Yakup İsmail

Göllerköy Çeşmeleri


Скачать книгу

hatırlıyorum. Sen ise benden daha gençsin ve unutmayacağını çok iyi biliyordum! Köyümüzü ikinci defa ziyaret etmenin de bir sebebi olmalı. Herhangi bir bilgiden, herhangi bir yardımdan ihtiyacın varsa söyle! Derhal gerekeni yapmaya hazırım!”

      “Eğri oturalım, doğru konuşalım. Ben hakikaten de gazeteci değilim.”

      Kahveci büyük bir kırgınlıkla onun sözlerini kesti:

      “Benimle alay etmek mi istiyorsun? Tam öyle tatlı bir sohbete dalmıştık!..”

      “Gerçeği konuşuyorum. Gazeteci olan kişi benim ikiz kardeşim. Ben mimarım. Gazeteci Beyhan Boyacının ikiz kardeşi Mimar Behçet Boyacı.”

      Kahveci hep aynı kırgın sesle sordu:

      “Ya beş yıl öncesi öğretmen olduğumu nerden biliyorsun?”

      “Kardeşim söyledi. Sizin köyü ziyaret etmek istediğimi öğrenince bana her şeyi iğneden ipliğe kadar anlattı. Onun tavsiyesi üzere köyünüze ayak basar basmaz ilk işim sizi arayıp bulmaktı. Hem onun gönderdiği selâmları iletecektim, hem de önümde duran vazifeyi başarıyla icra edebilmek için bana yardımcı olmanızı rica edecektim. Kısmet işte, vazifemin ilk kısmını çok çabuk ve kolay icra edebildim.”

      “Kardeşin bu anda…”

      “Aynı gazetede çalışıyor. İki yıl öncesi başyazar yardımcısı oldu ve şimdi daha seyrek yolculuk ediyor.”

      Kahvecinin çehresinde söylenenlere hep daha inanamadığını ifade eden bir tutum vardı. Buna rağmen sakin ve teşvik edici sesle devam etti:

      “Burada bana herkes Kahveci Veli diyor. Derdini derhal anlatabilirsin! Senin için elimden geleni yapmaya hazırım!”

      “İlkin bir köydeşinizle karşılaşmak istiyorum.”

      “Kimmiş o?”

      “Kadir Kadiroğlu.”

      “Hatırlayamadım. Soyadı?”

      “Bilmiyorum.”

      “Kadir dediğin bu kimsenin mesleği ne?”

      “Bilmiyorum.”

      “Onu nereden tanıyorsun?”

      “Yedi Gün” gazetesine bir yazı göndermiş.”

      “Yazı mı? Ne yazısı?”

      “Sizin köyün çeşmeleri için.”

      Elindeki gazetenin gereken sayfasını açtı ve muhatabının önüne sürdü. O da dudaklarının ucu ile okudu:

      “Göllerköy Çeşmeleri. Köyümüzün suyu çok boldur. Adı köyün kuzey-doğusunda bulunan ve kırk dekardan fazla sahası olan Kocagölden gelmektedir… Köy içinde, ve tarlalar, otlaklar ve ormanlar arasında yüzyıllar devamınca birçok çeşme inşa edilmiştir. Bu anda onların sayısı on beşten fazladır. Her birinin suyu birbirinden farklı ve soğuktur. Her birinin ilgi çekici, dilden dile ve nesilden nesile anlatılan hikâyesi ve efsanesi var… Son yıllarda, hele her eve su getirildikten sonra yüzyıllardan beri akıp duran, gelip geçen yolcuya ve hayvana soğuk su sağlayan çeşmelere kaygı gösterilmez oldu… Muhtarlık bu sorunu… Kadiroğlu… Kadir Bu yazıyı yazan bizim köyden değil. Bizim köyde böyle bir kimse yok!”

      “Ne diyorsun Veli ağabey? Adam ayan beyan “köyümüz” diye yazmış!?”

      “Dedim ya, bu köyde benim bilmediğim, tanımadığım tek bir kişi yok! Bu kimse bizim köyden olamaz! Köyümüzde şimdiye kadar gazeteye yazı gönderen yoktur!”

      Durdu, misafirin gözlerine dikkatle baktı ve sordu:

      “Bana derdini gerektiği gibi anlatırsan sana bu Kadir dediğin kimseden daha fazla yardım edebilirim!

      “Üniversitenin Mimarlık Fakültesini bitirdim ve şimdi aynı fakültede ders veriyorum. Birkaç yıldan beri eski çeşmeleri araştırıyorum ve onlar için her çeşit bilgi topluyorum. Şimdiye kadar böyle büyük gölü ve bu kadar çok çeşmesi olan başka bir köy işitmediğim için bu yazı beni çok ilgilendirdi. Bu anda önümde duran en mühim vazife sizin köyün çeşmeleri için bilgi edinmek. Bu vazifeyi başarıyla yerine getirebilmem için bana rehberlik edecek bir kimseden ihtiyacım var.”

      Kahveci Veli dirseklerini masa üzerine dayadı ve gururla dolu bir sesle konuştu:

      “Bu vazifenin icrası için sana elimden gelen yardımı esirgemeyeceğim! Rica ederim, ne yapmak istediğini bana teferruatlı bir şekilde anlat!”

      “İlk önce sizin köy topraklarında bulunan çeşmelerin ve su kuyularının listesini yapmam gerekiyor.”

      “Bu vazifeyi kahvelerimizi içerken de halledebileceğiz. Köyümüze sadece bir o liste için gelmedin ya! Sonra ne olacak?”

      “Çeşmeleri ve su kuyularını birer birer ziyaret edeceğim ve fotoğraflarını çekeceğim. İlginç olanların krokilerini de çizeceğim. Çeşmelerin ve su kuyularının inşaatıyla ilgili herhangi bir bilgi veyahut belge sahibi olan, öykü, efsane veyahut rivayet bilen kişilerle karşılaşacağım ve anlattıklarını yazacağım.”

      “Bizim köyün çeşmeleriyle ilgili öykü veyahut rivayet yok! Olsaydı ben nasıl nice işitirdim. Şimdiye kadar hiçbir kimseden böyle bir şey dinlemedim.”

      “Her birinin bir tarihi vardır. Hangi çeşmeyi kim, ne zaman ve niçin inşa etmiş… Sen de biliyorsun, yıllar öncesi Deliormanda birçok köy susuzluk çekiyormuş. Bu sebepten herhangi bir yerde su belirir belirmez insanlar emeklerine acımadan ve masrafa bakmadan onu çeşmeye, yahut su kuyusuna dönüştürüyorlarmış. Yüzlerce, binlerce metre künk dizerek köy ortasına, yol boyuna, veyahut başka uygun bir yere su getirilmiş. Bununla ilgili olarak onlarca çeşme ustası yetişmiş. Her ustanın mahareti diğerinden farklı olduğu için birçok çeşmenin mimarisi de diğerlerinden farklı. Her birinin inşaatıyla, suyunun keşfiyle ilgili değişik öykü, efsane ve rivayet yaratılmış. Her ustanın hayatı ve maharetiyle ilgili öykü ve söylentiler de dilden dile aktarılıyor.”

      “Bu hususta bir bilgim yok.”

      “Bu hususta bilgisi olanlar vardır. Köyün en yaşlı insanlarıyla karşılaşarak onlarla konuşmak için bana yardımcı olur musun?”

      “Olurum! Bütün yaşlıları yakalarından tutarak birer birer senin yanına getiririm!”

      Mimar Behçet bıyık altından gülümsedi:

      “Hayır. Ben onları birer birer ziyaret edeceğim ve anlattıklarını yazacağım.”

      “Öyle olsun. Sır değilse, elde ettiğin bilgiler ne işe yarayacak?”

      “Önümde duran sorunu gerektiği gibi icra edebilirsem, Göllerköy çeşmeleri ve su kuyuları için bir kitap hazırlamak istiyorum.”

      Kahveci Velinin çehresinde belli bir gurur belirdi. Göğsünü gererek sandalyenin arkalığına dayandı ve canlı canlı konuştu:

      “Demek bizim köy çeşmelerinin tarihini yazmak istiyorsun? Köyümüz için şimdiye kadar gazetelerde iyi şeyler yazılmadı. Bugünden sonra ise kitap bile olacak yani. “

      “Göllerköy gazetelerde hakikaten de hiçbir defa iyilikle anılmadı mı?”

      Kahveci Velinin dudaklarında esrarengiz bir gülümseme belirdi, lakin hemen sonra onun yerini üzgün bir ifade aldı ve elini salladı:

      “Neyse!.. Çıkar defteri, kalemi ve yaz!”

      Birkaç dakika sonra ak kâğıt üzerine bir sürü çeşme adı dizildi.

      “Kaç tane oldular?” diye sordu Kahveci Veli.

      “On yedi.”

      Kahveci Veli parmaklarıyla bir