olacak diye geçirdi aklından. Dikkatle baktığında büyücek bir petrol feneri ışıdığının farkına vardı. Kim gelmişti ve gecenin bu saatinde tarlalar arasında ne arıyordu acaba? Çocukluk yıllarını hatırladı. Akranlarıyla birlikte hayvanları otlağa götürdüklerinde ve kendilerini oyuna aldırdıklarında bazen sığırları kaybettikleri oluyordu. Akşam olunca eve dönmeyen hayvanları babalarıyle birlikte işte böyle fenerle aramaya çıkıyorlardı. Karşı yakadaki kişinin de bu anda öyle bir derdi mi vardı acaba? Işığı birkaç dakika devamınca ilgiyle seyretti. Nihayet onun devamlı bir yerde durduğunu anladı.
Çok geçmedi, daha bir sürprizle karşılaştı. Aynı cihetten şimdi kulağına hafif bir müzik sesi geliyordu! Tahminine göre bu anda Göllerköyden yaya en az bir buçuk saat uzakta bulunuyordu. Komşu köy ise daha da ırakta olmalıydı. Böyle uzak bir semtte gecenin bu saatinde bu ışık ve bu müzik ne demek oluyordu? Ya az öncesi onu ceviz altında uyumanın getireceği tehlike için uyarmak isteyen bir kimsenin bıraktığı pusula?!
Böyle düşünüp dururken bir şeyler hatırlar gibi oldu.
Bugün dere boyunca ilerlerken sağ taraftaki yakada yeşerip duran hayli büyük bir yemiş bahçesi görünmüştü gözüne. O anda ona herhangi bir dikkat ayırma gereği hissetmemişti kendinde. Bahçede bekçi kulübesi var mıydı, yok muydu, hatırlamıyordu. Kulübe varsa eğer, bu yaz döneminde orada geceleyen bir kimse de vardı demek. Ya bugün ona kahve getiren kadın? Demek ki, onun gibi geceyi bu semtte geçirecek olan daha bir kişi vardı! Hatta bir kişi değil, büsbütün bir aile olmalıydı!
Az öncesi göz kapaklarına çökmeye başlamış olan uyku şimdi birdenbire dağılıp gitti. Yerinde doğruldu, ışığın ve müziğin geldiği ciheti dikkatle izledi. Fener hep bir yerde durarak ışımaya devam etmesine ve müzik sesinin kesilmemesine bakılırsa orada olanın veyahut olanların bu anda ne uyku ile alâkaları vardı, ne de hayvan aramakla. Onların yanına gitse ve kısa bir süre bari sohbet etseler hiç kötü olmayacaktı. Göllerköye ayak basalı yarın bir hafta olacaktı. O hâlâ Kahveci Veli, muhtar ve kır bekçisi Mehmet dayıdan başka hiçbir kimseyle durup konuşma imkânına nail olamamıştı… Lakin davet edilmeyen yere gitmek iyi olur muydu acaba? Hele bu gece vaktinde?
Tetiklemesi çok az sürdü. Hayli bir çeviklikle kalktı, cep feneriyle önünü aydınlatmaya çalışarak ışığın ve müziğin geldiği cihete doğru yürüdü.
Cevizden birkaç yüz adım uzaklaştığında kalın bir tel örgü çıktı önüne. Onun boyunca sol tarafa doğru yürüdü. Az sonra tel örgü sağ tarafa kırıyor ve yukarıya doğru devam ediyordu. O da sağ tarafa kırdı ve yukarıya doğru yürüdü. Işığın bulunduğu seviyeye çıktığında tel örgü bir daha sağa döndü. O da döndü. Şimdi doğruca ışığın üzerine gidiyordu. Ona yirmi yirmi beş adım kaldığında kulağına bir ses geldi:
“Kapı karavanın tam yanıbaşında!”
Bugün ona kahve getirmiş olan kadının sesine benziyordu. Herhalde beş altı dakikadan beri cep fenerinden çıkan ve bahçe avlusu boyunda gezinip duran ışığı dikkatle izlemiş ve yanına gelmek istediğini anlamış olacaktı ki, giriş kapısını daha kolay bulabilmesi için ona yardım etmek istiyordu.
Kapıyı buldu ve girdi. Karavan önüne yetiştiğinde karanlığa alışmış ve şimdi petrol fenerinin saçtığı kuvvetli ışıktan kamaşmış olan gözlerini kıpıştırdı ve selam verdi:
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.