Beksultan Nurjekeuli

Bir Pişmanlık Bir Ümit


Скачать книгу

mira Kaljanova

      Bir Pişmanlık, Bir Ümit

      Takdim

Canseyit TÜYMEBAYEVKazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi

      Kazak halkının asırların kültürel ve sanatsal birikimi sayılan Kazak edebiyatı, geçmiş ile günümüzün aydın dimağlarını yetiştirmiş, söz sanatına yeni bir boyut, yeni bir ufuk kazandırmış ve milletin kaderi açısından geleceği daha net görebilmek için kendine has rengiyle ve şivesiyle derin bir düşünce dünyasını oluşturmuştur. Kazak söz sanatı, her ne kadar zamanın devamlı değişen konjoktörüne bağlı kalarak şekillenmiş olsa da, insanı temel olarak ilgilendiren ortak değerlerini anlatmadan ve aktarmadan hiçbir zaman vazgeçmemiştir. Bu da, şüphesiz sanat dünyasına sadık kalarak, millî ruhumuzun abidesini inşaa etmeye, kendi hayatlarını adayan sanat fedailerine, değerli yazarlarımızın sayesindedir. İşte yaşayan Kazak yazarından Beksultan Nurjekeulı da, millî edebiyatımızın sunturlu söz sanatçılarından biri olarak, asırlardan beri devam ede gelen bu önemli kültürel misyonunu en iyi şekilde yerine getirmektedir.

      Beksultan Nurjekeulı, kendine has üslubuyla kimseyi tekrarlamayan önemli bir kuşak temsilcisidir. Edebiyat adlı sihirli dünyaya ter ü taze duygularla gelen yazar, yüksek sanatını sergileyerek yoğun bir okur kitlesine kendisini kabul ettirmiştir. Onun eserlerindeki hayatın ölümsüz kareleri gerçek pano ve resim şeklinde göz önünde canlanır. Kahramanlarının devamlı değişen hissiyatları ister istemez okurunu da etkiler ve onlarla birlikte yaşıyormuşcasına yeni duygular yaşatır. Yazarın kaleminden doğan her cümle doğal bir şekilde gönlünde yer edinir. Okur için yabancı olan kelimelerle boğmaz, resim üzerindeki boyaların üzerine fazla boya çalmaz. Dolayısıyla eserlerinde herşey yeri yerinde işler, söz edilir ve Kazak halkının doğal ifadeleriyle okurun hayal gücüne güç katar.

      Beksultan Nurjekeulı’nın tüm eserlerinde, roman olsun, uzunöykü olsun, hatta hikayelerinde bile “aşk” adlı bir tek konu işlenir. Mesela, “Beklentiyle Geçen Hayat” romanında Etike ile Kaynıkeş gibi, “Bir Pişmanlık, Bir Ümit” romanında Şegen ile Bübiş, Şegen ile Şaziye gibi, “Suçlu Sevgi” uzunöyküsünde Zeren ile Nurcan gibi kahramanları bu aşk ölümsüz sembolleridirler. Evet, aşk ve sevgi. İnsan sevgisi. Beyaz güvercinlerinin sevdası. Karasevda. Bu konulardır yazarı yazar yapan. Bundan dolayı bu ünlü yazarı zaman zaman “Aşk Aşığı”, “Duyguların Ressamı”, “Kadın Doğasının Cevahircisi”, “Kadın Sırrının Bilgesi” diye adlandırırlar. Şüphesiz aşkı duyan yaşıyor demektir. Aşk ile sevgiyi ebediyete armağan ederek yaşatan da gerçek hayat sahibi olsa gerek…

      Elinizdeki “Bir Pişmanlık, Bir Ümit” adlı romanın ana teması da bu kutsal sevgi ve aşktır. Yazar Beksultan Nurjekeulı aşk macerasını anlatan romanı hakkında: “Bu eser, hayatımın bir karesidir. Şahitlik ettiğim bir olaydır. Aslında hayatımın ta kendisidir de. Delikanlıyı büyüten, adam akıllı düşünmeye sevk eden aşk hissidir. Bu güçlü his insanı tamamen farklı bir boyutta yaşatır. O boyutta, hatta o ufukta yaşarken insan ister istemez farklı düşüncelerin peşine düşer, kendince fikirler üretmeye başlar. Aşk ile nefret, insanın iç dünyasındaki en güçlü duygulardır. Bu güçlü duyguların etkisiyle insanın kişiliği veya ahlaksızlığı, sadakati veya hainliği, utanma duygusu veya hayasızlığı oluşur. İşte bu konuya değinerek kendi zaviyemden değerlendirmek amacıyla bu romanı yazdım.”

      Evet, aşk, edebiyat ve sanat dünyasında ebedi bir konudur. Herkesin ilgisini çeken ve yaratılıştan bu yana gönüllerde tazeliğini koruyan sihirli bir duygudur. Umarım, bu kitap okurlarımızın ilgisini çeker ve kardeş ülke Kazakistan’a, Kazak halkına, aşkın Kazakçasına karşı yeni bir sevgi hissini uyandırır. Değerli Kazak yazarı Beksultan Nurjekeulı’nın romanını Türk diline aktaran Elmira KALJANOVA’ya ve yayına hazırlanmasında emeği geçen Avrasya Yazarlar Birliği’nin “Bengü Yayınevine teşekkürlerimi sunar, bu kitabın okurlarımıza ve roman severlere yararlı olmasını dilerim.

      Takdim

Yrd. Doç. Dr. Yakup ÖMEROĞLU Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı

      Türk kültür ve sanat dünyası aşk eserleriyle doludur. Köroğlu ile Nigar’ın, Bircan ile Sara’nın, Ferhat ile Şirin’in, Leyla ile Mecnun’un destanlaşan aşkları nice aşk hikâyelerinin, aşk maceralarının ilham kaynağına dönüşmüştür. Dilden dile dolaşan bu hikâyeler günümüzde de büyük bir ilgiyle takip edilip sadece kitapların değil, minyatürden opera ve bale sanatlarının da eşsiz eserleri olarak kabul edilmektedir.

      Gerçek ve saf aşkı zamanla sınırlamak mümkün olmadığını herkes bilir. Bu bağlamda Kazak edebiyatının usta yazarlarından biri olan ve aşk konusuna hayatını adayan değerli kalem sahibi Beksultan Nurjekeulı’nın “Bir Pişmanlık, Bir Ümit” adlı romanı, zamandan aşkın, mekândan üstün olan aşk ve sevgiyi temele alarak ter ü taze duygularla ustaca yazılan bir eserdir.

      Beksultan Nurjekeulı, toplumdaki kadının rolünü, erkeklerde bulunmayan hasletleri ince noktalarına kadar inceleyen, kadının dünyaya bakış açısı ve düşünce dünyasını, gerçek manada araştıran bir yazardır. Onun eserinde kendine has bir karakter saklıdır. Tabiatında ne kadar doğru ve doğal ise, eserlerinde de bu doğruluğu ve doğallığı görmek mümkündür. Mesela, “Bir Pişmanlık, Bir Ümit” romanında kadının soluğu, ananın sesi, kız kardeşinin ve ablanın nefesi olmadan toplumdaki sorunları çözmek mümkün olmadığını okuruna ayan beyan gösterir ve bunu sanat yoluyla ispat eder. Türk okuru için her şeyden önce ilgi çekici olan, bu roman aracılığı ile Kazak kadınının tabiatı ile tanışmak olacaktır. İşte bu açıdan yazar, Kazak kadınının tabiatını, hürriyetini, toplumdaki yerini, hatta hissiyatını ustaca resmederek günümüzün okuruna yeni duygular yaşatır.

      Kadın ve kadına bağlı olan güzellik dünyası, edebiyatın ezeli ve ebedî konusudur. Kazak edebiyatında tarihe yön veren birçok kadının söz boyasıyla çizilen eşsiz portreleri mevcuttur. Gabit Müsirepov’un “Ulpan” romanındaki Ulpan’ın resmi, Şerhan Murtaza’nın “Ay ile Ayşe” romanındaki Ayşe’nin portresi gibi kadın kahramanlarının çok net ve belirgin karakterleri sergilenmiştir. Beksultan Nurjekeulı’nın eserlerindeki kadın karakter ve figüranları unutmak mümkün değildir. Çünkü yazar gerçekten kadın resimlerini çizerek muhteşem galeri oluşturmuştur. Zeren’in resmi, Kaynıkeş’in portresi ustaca çizilen karakterlerdir. Yazar, alışa geldiğimiz aşk romanlarındaki klasik motiflerden ziyade gerçek hayatla yüzleşen aşıkların ortak kaderlerini belirler. Kadına işkence vermenin sadece bir tek insan tarafından değil, toplum tarafından yapılan bir zulüm ve suç olduğunu Zeren gibi, Kaynıkeş gibi karakterlerin gönül dünyası açısından anlatır. Zira kadına yapılan zulümler asırlar öncesinden günümüze kadar halen devam etmektedir. İşte bu zulme ve işkenceye kadının gözüyle bakabilmek önemlidir. Bundan dolayı Beksultan Nurjekeulı’nın kadın karakterleri, yaşadıkları dönem itibarıyla kaderin zorluklarına katlanarak yaşayan ve her şeye rağmen gerçek aşka aşık olan saf gönüllerdir.

      Türk okurunun ilgisini çekecek bu güzel eseri Türkiye Türkçesine aktaran Elmira KALJANOVA’ya, baskıya hazırlayan Malik OTARBAYEV’e ve Kazak edebiyatının bayrağını Anadolu’da dalgalandıran Kazakistan Cumhuriyeti Ankara Büyükelçisi Prof. Dr. Canseyit TÜYMEBAYEV’e teşekkürlerimi arz ederim.

      VESİLE

      “Kendi eşimi sevdiğim hâlde, bir başkasını unutamamam, hatta özlemem, çocukluğumdan beri birlikte büyüdüğüm dostumu en içten duygularla sevip saymama rağmen, onu sevmeyen insanlarla iyi geçinmem, bunların hepsi nasıl bir davranış türüdür: İnsanlık mıdır yoksa ikiyüzlülük müdür?”

      Bu düşünceler aklına geldiğinden beri kendi hırsızlığını rastgele kendisi açığa çıkarmış bir insan gibi, Şegen’in içini bir şüphe kapladı.Tüm hayatı boyunca edindiği asıl amaçta aniden bir hata tespit etmiş gibi korktu. Ayıldıktan sonra bir önceki gün yaptığı, ancak hatırlayamadığı suçlardan dolayı cezasını bekleyen insan gibi ne yapacağını bilemeyip iyice rahatsız oldu. “Gerçekten insanlık mıdır, yoksa ikiyüzlülük müdür? Acaba hangisidir?” düşüncesinden sıkılınca alnından damla damla soğuk ter akmaya başladı. Bunca yılı rahat rahat geçirdikten sonra bu sorunun tam bugün aklına gelmesine ne dersin? “Yıkılana yumruk!” der gibi dünkü olaydan sonra sanki düşman biri özellikle yapmış gibiydi.

      Yazarlar Birliği’nin dünkü yıllık