okuluna devam etti, ve oradan ilkokul sınıf öğretmeni olarak mezun oldu. Önce iki yıl kendi köyünde öğretmenlik görevinden sonra askere gitti. Vatani görevini emek eri olarak yaptı. Terhis olduktan sonra Silistre ilinin Suhodol köyüne ilk okul öğretmeni olarak tayini çıktı. Orada otuz yıla yakın öğretmenlik yaptı. Köyün kültür problemleri ile yakından ilgilendi. Uzun yıllar köydeki Okuma Yurdu’ nun (kütüphane) başkanlığını yaptı. Bu dönemde kitap tanıtımları yaptı, yazarlarla karşılaşmalar düzenledi ve folklar araştırmalarına aktif iştirak etti. Halen Silistre ilinin Suhodol köyünde oturuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.
Şiirle daha ilk okul yıllarında tanışan Yaşar Gafur Akif bütün güçlüklere rağmen şiirden ayrılmadı. Şiiri kendine bir sır dostu bildi. Doğduğu topraklara olan sevgisini anlatmak için bir liman bildi şiiri. Şiirlerinde Dobruca insanının lirik duygularını, baskılı yıllarda ki sıkıntılarını ve göçlerle gelen acıyı ve çalkantıları dile getirdi.
Şiirleri “Tuna Gerçeği” Ruse, “Ziya” Silistre, “Halk Gençliği” Sofya “Yeni Işık” ve onun sanat eki “Çağdaş” gibi gazetelerde yayımladı. Totaliter rejimin baskılarından dolayı şiirlerini bir kitapta toplayıp yayımlama imkanı bulamadı.
HATIRLIYOR MUSUN 120
Hatırlıyor musun hani
Karanlıkta yıldızlar kadar bahtiyar
Delicesine dalgalarla savaştık.
Hani gece kayığımız yelken oldu
Yıldızlar ışık
Bize sürpriz mi yapmak istedi.
O nazik tebessümüyle ay
Yoksa
Sana henüz açıklayamadığım
Arzumun teklifini mi sundu?
ANMAMAK ELDE DEĞİL 121
Bir daha beni anma demiştin hani
Aşkın hasreti kalbimde kanarken
Olmuyor unutmak elde değil güzelim
Sen hala gönlümün tahtında yaşarken.
ENDİŞE 122
Gece serdi kara saçlarını
Renklere gölgeler düştü
Çiçekler solgun …
Kalbim çağıran bakışını
Kumral saçlarını özlemekten yorgun.
Hasretli gözlerim
Bahtımın ufuklarında arıyor seni
Sensiz mi geçireceğim yine gecemi?
HATIRALAR 123
Kimi usandırıcı, kimi okşayıcı
Hepsi bir başka derin..
Diziliyor aklıma
İki nazik el dolanıyor boynuma.
O güler yüzlü, sarışın kızın
Belki bir üzüntü gizliyordu
Suyun ayansında
İlk buseyi aldığım an.
Hep bunu düşünüyorum Tuna
Her seyrine daldığım zaman.
NO: 95 AHMET MEHMET (1941)
Ahmet Mehmet 1941 yılında Kırcali’nin Koşukavak (Kru movgrat) Belediyesine bağlı Kıyılar köyünde tütüncülükle ge çimini sağlayan fakir bir ailede doğdu. İlk ve orta öğrenimini Koşukavak’ta tamamladıktan sonra Kırcali Türk Pedagoji oku lundan mezun oldu. Uzun yıllar Rodop köylerinde Türk çocuk larına Türkçe’yi öğretti.
Bulgarlaştırma kampanyasında iktidarın ilk hedeflerinden biri oldu. Benliğini korumak isteyen yazar bu olaya şiddetle karşı koydu. Tutuklandı, aylarca göz altında tutuldu, sorgulandı, dövüldü ve sürgüne gönderildi. Daha 1970 yılında çok sevdiği öğretmenlikten atıldı. Yirmi yıla yakın vasıfsız işçi olarak Rodoplar’da, Sofya’da ve kendi köyünün kooperatifinde çalıştırıldı. Jivkov diktatörlüğünün çökmesinden sonra 1989 yılında ülkedeki demokratikleşme sürecinden istifade ederek tekrar öğretmenliğe döndü. Halen köyünde oturuyor, Türkçe öğretmeni olarak hayatını kazanıyor şiirlerini ve öykülerini yazmaya devam ediyor. Evli ve bir çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.
Gönlünü daha öğrenciyken edebiyata kaptıran Ahmet Mehmet yaratıcılığa lirik şiirle başladı. Rodop Türklerinin acı kaderini anlatan öyküler yazdı. Konularını hep çevresindeki olaylardan aldı. Onun tipik kahramanları hep tanıdığı insanlar oldu. Şiirlerinde aşkı ve işsizliğin getirdiği buruk hayalleri işledi. Öykülerinde Rodop insanın acısını, huzursuzluğunu, ekmek kavgasını ve mutlu günlerin geleceğine olan inancını dile getirdi.
Eserleri :
“Kır Çiçekleri”, Öyküler, Kırcali, 1997
“Ve Varız”, Şiirler, Kırcali, 1999
BENİ RAHATSIZ EDEN 124
Beni rahatsız eden sokaklar
Sokaklardaki evler
Ölen saksılar
Tütmeyen bacalar.
Beni rahatsız eden evler
Sokakların heykeli
Nürtonu sarmış alevler
Yitirilmiş insan emeli.
Beni rahatsız eden saksılar
Ağlar benim bacılarım ağlar
Bursa’da mı İzmir’de mi
Yoksa İstanbul’da, sığınak arar.
Beni rahatsız eden bacalar
Tütmüyorsunuz
Her şey sönmüş soğumuş
Ağlar kanım, ulusum ağlar.
BENİ ANARSAN 125
Beni anarsan
Sakın arka kapıdan gelme
Gizler, şüpheler girer oradan
Beni anarsan
Arka kapıdan gelme.
Beni anarsan
Karı, buzu
Taşı, toprağı delen
Baharı müjdeleyen
Akçabardak gibi gel.
Ve
Sakın arka kapıdan gelme.
Toprağımdan gel.
Kardelen gibi…
İŞSİZLİK 126
İşsizlik de iyi bir şeymiş meğer
Günleri saymaktan