Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2


Скачать книгу

okuluna devam etti, ve oradan ilkokul sınıf öğretmeni olarak mezun oldu. Önce iki yıl kendi köyünde öğretmenlik görevinden sonra askere gitti. Vatani görevini emek eri olarak yaptı. Terhis olduktan sonra Silistre ilinin Suhodol köyüne ilk okul öğretmeni olarak tayini çıktı. Orada otuz yıla yakın öğretmenlik yaptı. Köyün kültür problemleri ile yakından ilgilendi. Uzun yıllar köydeki Okuma Yurdu’ nun (kütüphane) başkanlığını yaptı. Bu dönemde kitap tanıtımları yaptı, yazarlarla karşılaşmalar düzenledi ve folklar araştırmalarına aktif iştirak etti. Halen Silistre ilinin Suhodol köyünde oturuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.

      Şiirle daha ilk okul yıllarında tanışan Yaşar Gafur Akif bütün güçlüklere rağmen şiirden ayrılmadı. Şiiri kendine bir sır dostu bildi. Doğduğu topraklara olan sevgisini anlatmak için bir liman bildi şiiri. Şiirlerinde Dobruca insanının lirik duygularını, baskılı yıllarda ki sıkıntılarını ve göçlerle gelen acıyı ve çalkantıları dile getirdi.

      Şiirleri “Tuna Gerçeği” Ruse, “Ziya” Silistre, “Halk Gençliği” Sofya “Yeni Işık” ve onun sanat eki “Çağdaş” gibi gazetelerde yayımladı. Totaliter rejimin baskılarından dolayı şiirlerini bir kitapta toplayıp yayımlama imkanı bulamadı.

      HATIRLIYOR MUSUN 120

      Hatırlıyor musun hani

      Karanlıkta yıldızlar kadar bahtiyar

      Delicesine dalgalarla savaştık.

      Hani gece kayığımız yelken oldu

      Yıldızlar ışık

      Bize sürpriz mi yapmak istedi.

      O nazik tebessümüyle ay

      Yoksa

      Sana henüz açıklayamadığım

      Arzumun teklifini mi sundu?

      ANMAMAK ELDE DEĞİL 121

      Bir daha beni anma demiştin hani

      Aşkın hasreti kalbimde kanarken

      Olmuyor unutmak elde değil güzelim

      Sen hala gönlümün tahtında yaşarken.

      ENDİŞE 122

      Gece serdi kara saçlarını

      Renklere gölgeler düştü

      Çiçekler solgun …

      Kalbim çağıran bakışını

      Kumral saçlarını özlemekten yorgun.

      Hasretli gözlerim

      Bahtımın ufuklarında arıyor seni

      Sensiz mi geçireceğim yine gecemi?

      HATIRALAR 123

      Kimi usandırıcı, kimi okşayıcı

      Hepsi bir başka derin..

      Diziliyor aklıma

      İki nazik el dolanıyor boynuma.

      O güler yüzlü, sarışın kızın

      Belki bir üzüntü gizliyordu

      Suyun ayansında

      İlk buseyi aldığım an.

      Hep bunu düşünüyorum Tuna

      Her seyrine daldığım zaman.

      NO: 95 AHMET MEHMET (1941)

(Ahmet Mehmedov)

      Ahmet Mehmet 1941 yılında Kırcali’nin Koşukavak (Kru movgrat) Belediyesine bağlı Kıyılar köyünde tütüncülükle ge çimini sağlayan fakir bir ailede doğdu. İlk ve orta öğrenimini Koşukavak’ta tamamladıktan sonra Kırcali Türk Pedagoji oku lundan mezun oldu. Uzun yıllar Rodop köylerinde Türk çocuk larına Türkçe’yi öğretti.

      Bulgarlaştırma kampanyasında iktidarın ilk hedeflerinden biri oldu. Benliğini korumak isteyen yazar bu olaya şiddetle karşı koydu. Tutuklandı, aylarca göz altında tutuldu, sorgulandı, dövüldü ve sürgüne gönderildi. Daha 1970 yılında çok sevdiği öğretmenlikten atıldı. Yirmi yıla yakın vasıfsız işçi olarak Rodoplar’da, Sofya’da ve kendi köyünün kooperatifinde çalıştırıldı. Jivkov diktatörlüğünün çökmesinden sonra 1989 yılında ülkedeki demokratikleşme sürecinden istifade ederek tekrar öğretmenliğe döndü. Halen köyünde oturuyor, Türkçe öğretmeni olarak hayatını kazanıyor şiirlerini ve öykülerini yazmaya devam ediyor. Evli ve bir çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.

      Gönlünü daha öğrenciyken edebiyata kaptıran Ahmet Mehmet yaratıcılığa lirik şiirle başladı. Rodop Türklerinin acı kaderini anlatan öyküler yazdı. Konularını hep çevresindeki olaylardan aldı. Onun tipik kahramanları hep tanıdığı insanlar oldu. Şiirlerinde aşkı ve işsizliğin getirdiği buruk hayalleri işledi. Öykülerinde Rodop insanın acısını, huzursuzluğunu, ekmek kavgasını ve mutlu günlerin geleceğine olan inancını dile getirdi.

      Eserleri :

      “Kır Çiçekleri”, Öyküler, Kırcali, 1997

      “Ve Varız”, Şiirler, Kırcali, 1999

      BENİ RAHATSIZ EDEN 124

      Beni rahatsız eden sokaklar

      Sokaklardaki evler

      Ölen saksılar

      Tütmeyen bacalar.

      Beni rahatsız eden evler

      Sokakların heykeli

      Nürtonu sarmış alevler

      Yitirilmiş insan emeli.

      Beni rahatsız eden saksılar

      Ağlar benim bacılarım ağlar

      Bursa’da mı İzmir’de mi

      Yoksa İstanbul’da, sığınak arar.

      Beni rahatsız eden bacalar

      Tütmüyorsunuz

      Her şey sönmüş soğumuş

      Ağlar kanım, ulusum ağlar.

Temmuz 1992, Koşukavak

      BENİ ANARSAN 125

      Beni anarsan

      Sakın arka kapıdan gelme

      Gizler, şüpheler girer oradan

      Beni anarsan

      Arka kapıdan gelme.

      Beni anarsan

      Karı, buzu

      Taşı, toprağı delen

      Baharı müjdeleyen

      Akçabardak gibi gel.

      Ve

      Sakın arka kapıdan gelme.

      Toprağımdan gel.

      Kardelen gibi…

      İŞSİZLİK 126

      İşsizlik de iyi bir şeymiş meğer

      Günleri saymaktan