Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2


Скачать книгу

ağlar…

      Ey, güz günleri, güz günleri.

      Eh, gözyaşları, gözyaşları…

      Aktı avuçlarımdan bir güz günü

      Güz günleri gibi sarı

      Göz yaşları gibi duru

      Yarimin kınalı saçları.

      GECE 89

      Gece yumuşacık salınıyor üstümüze

      İçimiz rahatsa

      Yoksa bir ezikliğimiz

      Geceye yumuşacık gömülüyoruz

      Sevdiklerimizden uzak da olsak

      Eminsek sevildiğimize…

      Geceye kuşkusuz

      Bırakıyoruz hayatımızı

      Geceye güveniyoruz

      Anamız gibi…

1967 Şumen

      GECE NÖBETİ 90

      (Asistanım Dr. Tokin’ e ithaf)

      Bu saatlerde dünyamızın yüzü

      Bu saatlerde insanlar

      Bu saatlerde diriler ve ölüler

      Ne haldeler?

      Karşıda

      karanlığın çukurunda bir ışık,

      Bir ev olmalı.

      Niye yanar bu vakit

      Belki iki sevdalı

      Belki bir anne yavrusunu emzirir

      Belki sarhoş koca şimdi döner evine

      Belki bir hasta…

      Belki bir ölü

      Işık kapadı gözünü

      Döndü beynime saplanan sarı oklar.

      Bu saatlerde bizim doğum evi

      Bu saatlerde nöbetçi asistanım

      Bebekler

      Anneler

      Bu saatler, bu saatler…

      Bu saatlerde uyuyor şehir

      Ve tramvaylar durakta

      ağaçlar ayakta.

      bulutlar gökte.

      Yar uyuyor

      kar gibi bir yatakta

      Annem uyuyor uzaklarda

      rüyalarında ben

      Kuşlar uyuyor

      kanatları altında yavruları.

      Sesler uyuyor, renkler uyuyor

      Uyuyor şehir bir bebek gibi.

      Böyle sakin

      Böylesine korkusuz

      uykular ne iyi!

      Uyuyor şehir

      uykusuzluklardan bihaber.

      Uyuyor şehir,

      dertleriyle, ümitleriyle

      ölecekleri doğacakları ile beraber.

      Uyuyor şehir.

      İSTEK 91

      Çıldıracağım, çatlayacağım

      bir şey yapmamaktan

      Kuru bir yaprak gibi günlerce

      yeşil bir dalda sallanıp durmaktan.

      Bulut olmalıyım, bulut

      yağmalıyım iri, iri, bol, bol

      tohumlu topraklar üstüne

      Ve yerimi güneşli bir maviliğe terketmeliyim.

      GÜLÜŞÜN 92

      Bir eşil yaprak gibi

      Kopup düştü içime

      Anıların arasından…

      Niye sararmamış

      Güz olmasına rağmen çoktan..

      Şaştım

      Sevindim

      Kederlendim

      Meğer oymuş yaşayan

      Bir günkü aşkımızdan

      Ruhumda solmadan.

1968, Şumen

      HAYAT 93

      Belki gencim

      Bel ki ihtiyar

      Belki baharındayım ömrün

      Belki güzünde

      Belki gülmekten çok

      Ağlamayı öğretti bana yıllar....

      Belki geçtiğim yollarda

      Pişman da olurum yaşadığıma

      Belki yeşermeyecek umudum gibi

      Hayat dalım hiç bir gün

      Belki hiç bir şey bırakmayacağım

      Sana layık

      Ama yaşadım

      Yaşıyorum

      Sevdim seni hayat

      Tepeden tırnağa kadar.

1969, Sofya

      SEVGİ ÜSTÜNE 94

      Seviyorum demek

      ne güzel

      Belki bir çocuk

      ne canından ne kanından kopma,

      Belki bir kadın

      belki senden hiç habersiz

      ama Anjela95 gibi aydınlık saçan.

      Belki bir ağaç

      kışta kederli

      baharda ışıl, ışıl.

      Belki bir türkü

      yıllanmış şarap gibi

      içe işleyen.

      Belki her gün biraz daha güzelleşen Yurdum

      Belki bir küçücük

      bu kocaman evren…

      Alnın bıçak, bıçak bölünmüş

      Kat, kat nasırlı ellerin

      Seviyorum diyerek

      yaşamak ne iyi…

1972, Şumen

      BİR MELODİ 96

      Nereden geldi bu yumuşacık ses

      Hangi kuşun kanadı çarptı ruhuma

      Hangi çocuk elini almışım avucuma

      Gözlerim kime güldü böyle ansızın…

      Anne, bu kuşluk vakti sen mi beni andın

      Yavrularım mı yoksa oynaşır sokakta

      Yoksa bahar mı yaklaşıyor

      ve