Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2


Скачать книгу

SUÇ

      Tuna yalısında gecelerin boyu kısa

      Babaları kaybolanların öyküsü uzun…

      Ölüm dedikleri şey kapı, kapı gezmiyor

      Kol gezmiyor köyden köye, bağıra çağıra

      Zamanla Türklük öldürülüyor usul, usul…

      İKİNCİ GERÇEK: İHANET

      Diyelim ki bir akşam vakti

      Günlerden Salı aylardan Ocak

      Çocuğun mavi gözlerinde

      Mavi rüyalar hasreti

      Zaman duracak....

      Diyelim ki, bir akşam vakti

      Yıllardan bin dokuz yüz seksen beş

      Akşam yemeğinden evvel

      Sofrada “Bismillah” bile demeden

      Seni evsiz edecekler evinden....

      ÜÇÜNCÜ GERÇEK: İSYAN

      “Mecit Tabya’da yıldız yok bu akşam

      Ne kızların gülüşü var Silistre’ de

      Deliorman’ı boğmuş kıyım selinde

      Çarmıha gerilmiş ağlamakta Zaman

      Mezar taşları kırılmış gömütlükte

      Feryat ediyor sükut içinde yatan....

      Kıyamet günleri henüz gelmiş değil

      Çocuğun kutsal isyanı bitmiş değil…

      DÖRDÜNCÜ GERÇEK: İBRET

      Önce çocuklar kalacak Silistre’de

      Sonra deli divane olmuş bir öksüz Zaman

      Bir yol var

      Gidelim mi dostlar?

      Bir yol güneye, güneşe…

      Bir yolculuk yalınayak, çırılçıplak…

      Size değil, çocuklara sözüm

      Çocuklar aldanmasın

      Aldanmasınlar

      Olsunlar birbirlerine el ayak.

      BEŞİNCİ GERÇEK: ÜMİT

      Zamana sarılıyorum Zamana

      Yolum varıyor Asya bozkırlarına

      Aşıkların türkülerini dinliyorum düğünlerde

      Atalarımın öyküsü

      Üç kıtada koşan atların nal sesleri

      Seyrana çıkmış kızları görüyorum, gelinleri

      At üstünde yiğitleri

      Atlarıyla geliyor Türk illeri…

      Seni düşünüyorum, Seni

      Nerene gizledin bunca derdi?

      Yüreğin nasıl çatlamadı kahrından

      Tuna yalısında çırpınırken Zaman?

      Ve ümidim sendedir.

      Sen ümitsin ey çocuk

      Gözlerin demet, demet çiçek

      Gözlerin ışıl, ışıl bin bir dilek.

Haziran 1989 Silistre

      NO: 89 HASAN M. HASAN ÖZKAN (1941-2002)

(Hasan M. Hasanov)

      Hasan M. Hasan Özkan 1941 yılında Kırcali iline bağlı Aşağı Tozçalı (Dolno Prahova) köyünde doğdu. İlkokulu doğduğu köyde, orta ve liseyi Eğri Dere (Ardino) şehrinde okudu. Daha sonra Sofya Devlet Üniversitesi’nin Türkoloji Bölümüne yazıldı ve oradan mezun oldu. Birkaç yıl kendi köyünde okul müdürlüğü yaptı. Gayretli çalışmalarına rağmen totaliter rejimin yöneticilerine bir türlü yaranamadı. Türkçe’yi sevmesi ve Türkçe şiirler yazması idarecileri uzun zaman rahatsız etti. En sonunda Hasan M. Hasan Özkan kendi köyünden uzaklaştırıldı. Yıllarca etraf köylerde, önce öğretmen, Türkçe’nin yasaklanmasından sonra da eğitmen olarak zor şartlar altında görev yaptı.

      Hasan M. Hasan Özkan 1989 yılında zorunlu göç kapsamına alınarak sınır dışı edildi. Türkiye’ye iltica etti. Bursa’ya yerleşti. Osman Gazi, Hürriyet Lisesinde Edebiyat öğretmeni olarak görev yaptı. 2002 yılında Bursa’da vefat etti. Evliydi ve iki çocuğu vardı. Bulgarca ve Rusça biliyordu.

      Hasan M. Hasan Özkan lise yıllarında şiiri tanıdı,şiir hocası Şahin Mustafa’dan ders aldı ve bir daha şiirden ayrılmamak şartı ile ona bağlandı. İlk şiiri 1964 yılında yayımlandı, daha sonra yerel ve merkez basında adına sık, sık rastladık. Onun şiiri akıcı, sıcak ve düşündürücüdür, sanki kolay söylenmiş gibi görünse de ölçülüdür, pürüzlerden ustaca arındırılmıştır.

      Şiirlerini Bulgaristan’da yasaklar yüzünden kitaplaştırmadı. Türkiye’de yayınladığı eserler:

      “İnsan”, Şiirler, Bursa, 1994

      “Yardım Eli”, Şiirler Bursa 1996

      “Tan Gülcüğü”, Şiirler, Bursa 1997

      “Yeni Şiirler”, Şiirler, Bursa 2000 (Yayınlanmadı)81

      BAHAR OLSUN DA 82

      Mevsim olsun, dal olsun, yeşil olsun,

      Akan ırmak akar, akar denizi bulur

      Yeşil çimen püfür, püfür kabarır durur

      Yeşil olsun, güneş olsun, su olsun da…

      Leylek uçar, kırlangıç uçar, gök olsun da

      Yüzler güler, gönül hazla dolsun da

      İnsan yorgunluğunu unutur, nağmeler alsın da

      Bahar olsun, yeşil olsun, çiçek açsın da…

      Mutluluğundan yüz güler, hayat gülsün de

      Gönül coşar, kederi neşe silsin de

      Bahar olsun, güneş olsun, ışık saçsın da

      Mutluluk bahçesinde çiçekler açılır.

      UMMAK 83

      Elime bir damla su aldımsa

      Koskoca bir deniz umarım…

      Elime bir avuç toprak aldımsa

      Bir bütün toprak umarım

      Elime bir gül aldımsa

      Bir dünya, bahçe umarım

      Baharın bir gününden bile

      Bir bütün yaz umarım…

      Umudun elleri yok, ister

      Umudun ömrü uzun, yaşar

      Umudun gözleri yok, görür

      Umudun ayakları yok, koşar

      Elin aldım, gözün umarım.

      Gözün aldım, dudağın umarım....

      Bal gibi bulaştın ağzıma,

      Bahçemde her çiçekte seni ararım.

      1967, Söğütkesiği Kırcali

      UNUTTUN