Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2


Скачать книгу

ayva sarısı olacak.

      Karında üstelemeyecek

      Şunu alalım bunu alalım

      Çocuğunun gözünü yaşartacak

      Vitrindeki bisiklet …

      Ve sen

      Umurunda olmasın

      Şişmanlık derttir

      Olacaksın bir iskelet.

      İNSAN OLUŞUMU UNUTTUM 127

      Yıprattılar beni

      Dilimi yıprattılar

      Gözümü kaşımı

      Ayaklarımı yıprattılar

      Kollarımı

      Birer, birer ağarttılar

      Saçlarımı.

      Unuttum sağı solu

      Ekmeği unuttum

      Kaşığı, çatalı

      Tuzu, şekeri, biberi

      Ağlayışı, gülüşü

      Bulutu unuttum

      Yağmuru

      Suyu kumu…

      Vesselam

      İnsan oluşumu unuttum.

      SİGARA 128

      Gıpta ediyorum doğrusu sana

      Senin gibi olmadığıma

      Varsın vurmasın benim de sol yanım …

      Etim kemiğim

      Gözüm kaşım olmasın

      Damarlarımda akmasın kanım.

      Özleyiş de bilmesin bu gönül

      Bilmesin.

      Ama senin gibi ben de

      Yalnızlığın gecelerine eş olayım

      Ve dudağında titreyip bir kişinin

      Her sızısını, her kederini

      Saçlarını ağartan düşüncelerini

      Avutabileyim kana, kana.

      O zaman

      İstersen ben de kül olayım

      Senin gibi

      Yana, yana.

      YİTİRİLEN UMUTLAR 129

      Güz oturmuş her şeyin üzerine

      Güneş ışığını kaybetmiş

      Rüzgarın elinden sarı, sarı

      Düşen yapraklar mı?

      Örümcek ağı gibi önünde yollar

      Birinin çıkışını bilmiyorum

      Çocukluğumun yeşilliği solmuş

      Ayrılan dostlar mı?

      Ne gündüz, ne gece, ne yaz

      İçimde her şey yapayalnız

      Göz görmez, dil konuşmaz

      Yitirilen umutlar mı?

      NO: 96 HASAN NURİ AYDIN (1941)

(Hasan Nuriev)

      Hasan Nuri 1941 yılında Razgrat ilinin Ada (Ostrovo) köyünde orta halli bir çiftçi ailesinde doğdu. İlk ve orta okulu köyünde okudu. Daha sonra Razgrat “Nikola Yonkov Vaptsarov“ adlı Türk Lisesine yazıldı, lakin bir yıl sonra Türk okulları Bulgar okulları ile birleştirilince genç şair öğrenimine devam ederek oradan mezun oldu. Aynı yıl Sofya Devlet Üniversitesinin Zooteknik Bölümünü kazandı ve dört yıl sonra oradan Zooteknoloji uzmanı olarak diploma aldı. Uzun yıllar doğduğu köydeki Ziraat Emek Kooperatifinde Zooteknoloji uzmanı olarak görev yaptı. Bu zaman zarfında birkaç yıl köydeki Okuma Yurdunun başkanlığını üslendi. Dram ve folklor gruplarında aktif rol aldı. Köydeşi şair İdriz Hasan Ömer ile şiir geceleri düzenleyerek köyünün ve bölgenin kültür çalışmalarına önemli katkı sağladı.

      Bulgar Devletinin Türkleri eritme politikasına şiddetle karşı çıkınca, sürgüne gönderildi ve işsiz kaldı. 1989 yılında zorunlu göçe tabi tutuldu. Ailesiyle birlikte Türkiye’ye iltica etti. Çorlu’ya yerleşti. Çorlu Ziraat Bankasında göreve başladı ve 2002 yılında yaş haddinden emekliye ayrıldı. Halen Çorlu’da oturuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca ve Rusça biliyor.

      Hasan Nuri şiirle çocukluk yılarında tanıştı. Yunus Emre ile, Pir Sultan Abdalın nefesleri ile büyüdü. Lise yıllarında ilk şiir denemelerini yaptı. Şiirlerinde neslinin aşk duygularını, beklentilerini ve endişelerini dile getirdi. Daha sonraki yıllarda onun şiirinde mantık ve sosyal konular ön plana çıtı. Şiirlerinde sade ve akıcı bir dil kullandı.

      Hasan Nuri şiirlerini bir kitapta toplayıp yayımlama imkanı bulamadı. Eserleri Bulgaristan’da Türkçe yayımlanan merkez ve yerel basın sayfalarında ve dostlarının dosyalarında dağınık bir halde yer almaktadır.

      DOYABİLİR MİYİM 130

      Şöyle bir coşsam

      Doyasıya haykırsam

      Gönül, gönül…

      Nehir olup yatağımdan taşsam

      Çağlasam gürül, gürül..

      Sarı bereket denizlerinde dalgalanan başak

      Bulutlar delen neft kulelerinde

      Parlayan ışık olsam

      Enginleri öpen gözlerde fer

      Dağları devirenlerin saflarında er olsam.

      Ak güvercin olup uçsam

      Kızıl ufuklara, dünyayı dolaşsam…

      Bağrı yanık anaların göz yaşlarını

      Kanadımla silsem

      Soğuktan titreyen gavroşları (Sokak çocukları)

      Koynumda ısıtsam

      Şehit mezarlarına

      Al, mavi çiçeklerden çelenk örsem…

      Bir de bütün dünyayı bahtiyar görsem

      Yaşamaya doyabilir miyim dersin?

1965 Sofya

      HAYRAN 131

      Bağır

      Bağır

      Bağırıyor

      İçimde bir ses

      Bu tevekkel değil.

      Toprak bağırıyor

      Taş bağırıyor

      Ot bağırıyor

      Bahardan güzel

      Baharı çağırıyor.

      Güneş bile batarken

      Geri bakıyor

      Bize hayran.

1966 Sofya.

      İZ 132

      Durma,