Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2


Скачать книгу

dinleniyorsun istemesem de

      Hatıralar diyorsun yanı başıma oturarak

      Anılar diyorsun.

      İlk akşamların kokusunu getiriyorsun bana

      O zaman sahteliği ile

      bir mehtap uzanıyor ağaçlar arasından

      Ve coşuyor ruhum bu kimsesiz

      saatlerinde gecelerimin.

      Seninle sermaye doluyor rüyalarım

      Seninle bir oluyor seyyar yıldızların pırıltısı

      Bildim bileli beyazlığı saman yolunun.

      Her saf ayrılıkta bir öpüş var.

      Bir güzellik ve gönüllerinde taşıdığı

      Ama bir kavga var senli benli her kötülükte.

      Her ayrılıkta bir kavgası var kötülüklerin,

      Gözlerini öpmesem diyorum bu defa

      Kendidir diyorum ayrılığın

      Bir kavga ile uyanıyor yalnızlığım.

      Ve seyahat eden kuşlar gibi

      Debrolmuş (bitkin halde) buluyorum tümünü.

      Gördüğüm rüyaların sabahları....

      Sonra iş başı yapmak var

      çok sevdiğim insanlarla

      gidermek yorgunluğunu bu gecenin.

      İSTEĞİM 16

      Ben öyle istiyorum işte…

      Tabiatı yeşil görmek her zaman

      Ve solmadan çiçeklerin tüm renkleri

      Ve incitmeden insanlığı

      Kn üfür bile etmeden karıncaya

      Yaşamak, yaşamak.

      Kırmadan birde hiç bir şeyi

      Yalancılığın şarlatanlığın

      Köküne kıran sokmak

      Ve imdadına koşabilmek herkesin

      Öylesine bir kuvvet işte…

      Bir de ezebilmek her kötülüğü istediğimde

      Ve bir de istediğimde koruyabilmek bu dünyayı

      Ve yaşayarak ve severek

      Yaşam hevesini söndürmemek insanlıkta.

      Ben öyle istiyorum işte.

      ORTAMSIZ SEVGİ 17

      Evler gibi yükledim belleğimi

      İnsan olmak

      Yaşamak geçiyordu benimde içimden.

      Salt seni değil

      İnsanları da sevmek

      Bir çağ boyu, dünyaca.

      Yasak ettin bana insan olmayı

      Her ilkyazı içimde yaşattım yaşamadan

      Seni değil kimseyi sevemedim,

      Sevmedim öpmedim

      Senin olsun diye sevgilerim

      Oldular mı?

      İnsan olmamak istedim sonra

      Mahkumlar gibi yaşadım

      Kendime karşı hiç yeşermeden

      Ne gölge yapabildim güneşli günlere

      Ne sisli havalarda benlik

      Yasak ettin bana insan olmayı da

      Çılgın akşamlardan korudun beni gönlünce

      Senin oldum mu?

      Şimdi neyim ben aslında?

      Ya bırak insan olayım

      Yahut’ ta gebereyim insansızlıktan

      Bir sevgi uğruna kirletme beni.

1966, Sofya

      KÜÇÜK SEVİNÇLER 18

      Uzun sürdü bu defa ayrıldığımız hafta

      Haftalardır hasretini çekiyorum

      O günü düşünüyorum da

      Her gün herkes gibiyken

      Pazarları bir büyük oluyorum

      Sana varacağımdan.

2

      Sigaramı çakmakla yakıyorum artık

      “Made in Austria” yazıyor dibinde

      Olup olacağı bir hediye dostlarımdan

      Hani öyle biçimi filan da yok ama

      Bir küçük sevinç ki içimde

      Insanları büyükten eden.

3

      Mektup yazdım şimdi yedek kalemimle

      Hem dostlarıma hem sana

      Kalemim “Soyuz” Leningrad’ tan…

      O bilir hani çocukluğumun şiirlerini de

      Yalnız gecelerimi de o bilir gülüm

      Yıldızların teker, teker sönüşünü de.

4

      Bir telefon yatıyor şimdi masamda

      Ne ses ne seda

      Bir sakinlik odamın her yerinde....

      Bir az sonra bir ses gelebilir

      Bu tellerle aşılabilir uzaklıklar

      Beklediğim olmasa da insan seviniyor gülüm.

5

      Bir benzeri var gönlümün sende

      Sen hakikisin düşüncelerimin.

      Az kimseler kaldı düşüncelerimde

      Unutamam ki artık gülüm içimdesin

      Aşık olsam da bir o kadar ben de

      Ama neyleyim kadınım el aleminsin.

6

      Küçük sevgiler bitmiyor nasılsa

      Büyük oluyorlar ama gün, gün

      Gülmek güzel şey gülüm

      Güzel şey sevinmek

      Bu dünya yaşadıkça tatlı

      Bir de sevilmek var ya hani

      Onu yapmalıyız gülüm insan kaldıkça.

      PENCERE 19

      Şaban Mahmut Kalkan’a

      Yazgımıza saplı bir tasayla

      Hüseyin Baba Tekke’sinden geçiyoruz

      İlk yazın esas renkleri

      Yorulmamış yeşil ve sarı.....

      Çimenler fışkırmışlar topraktan

      Yaban elması ağaçlarının yaprakları,

      Altın balıklar gibi ayaklarımızda

      Ayaklarımızda Mazhar Paşanın silinmemiş izi

      Yıpranmamış algılarımızla

      Güneş renginde bir hava