toplarımızın en güçlü salvosunu
Yuvasına döktük ejderin / Cehennem olsun /
Alevler etrafa saçıldı, dünyayı ateşlediler
Bundan bu gün yanmada yer, yer cehennemler
ve içlerinde büyük saffetiyle Beatriçeler
Fakat sen pek iyi biliyorsun ki Dante.
Biz isteriz ki sevgilimiz elimizden tutarak
Yıldızdan yıldıza uçursun bizi
Ve en son haykıralım: Yeter!
Artık ne bir kimse cehenneme gitmeli
Ne de dünya cehennemler içinde devam etmeli!
BAŞLIKSIZ ŞIIR 36
Sen baharı yaratıyorsun içeride
Son bahar pencereleri zorlarken
Sarı gölgeler gibi perdelerde
Düşen yaprakların izi erken, erken.
Isıtır son bir gayretle kuytularda
Sıcak yazda arda kalan o güneş
Mahzun bir anne gibi yorgun sularda
Yüzer iki kuğu birbirine eş.
Yükselir sonbaharın ıslak sabahında
Tüten buhardan gibi bir buğu
Mağrur dağ başlarında dağın ahında
Yüzer baş başa iki dost kuğu.
SEVENLER 37
Svetanka’ya
Anlatsak anlamazlar yüceliğini sevgimizin
Oysa ki sevenlerdir yaşatanlar dünyayı
En güzel türküleri sevenlerdir çalan
Bizimdir tellerine dokunulan gitar.
Onlar ki hayatta bir gün bilmeyecekler
Anlatsak anlamazlar yüceliğini sevgimizin.
Dehşet bir ümitle bekler sevenler
En bitik, en küçük, en son eşliğinde
Hiç olmayacak dönüşünü gidenlerin
Ve sonsuz bir ümitle ardından terk edenlerin …
Onlar ki hayatta bir gün bilmeyecekler
Nasıl dehşet bir ümitle bekler sevenler.
ŞAİR 38
Şaban Mahmudov’a
Şair olmadıysak da
Şiirler karaladık karınca kaderince
Ve anladık mesleğin müşkül oluşunu.
Anladık şairin haykırışını susuşunu
Eller uyurken sen uyanacaksın
Vicdanlar susarken sen haykıracaksın…
Uyandıracaksın insanları birin, birin
Başkaca yalan.
Büyük laflar etmiş olması şairin …
FALCI 39
Bana yüzyıl vadeden falcı,
demek daha yarıya çok var....
Tut ki otuzu geçmiştir artık
Henüz dün saymaya alıştığım yıllar.
Yüzyıl büyük laf, yarısı yeter
Kolay mı bu günde yarım asır geçinmek
Bir ömür değil mi, savaşa, savaşa biter
Tam bir asra bedel şimdi bir yıl didinmek.
Barut, bomba, balta ve baskı
Kan, kaza, kalp ve kanser…
Dünya sade bu değil ki
Kolay mı her doğanla doğ her ölenle can ver.
Ölüm diye bir yön yok pusulamızda
Dünyadan savaşa, savaşa gideceğiz
Bana yüzyıl vadeden falcı,
Söyle hayattan nasıl vazgeçeceğiz
BURSADA SALA 40
Gezdim adım, adım yeşil Bursa’yı
Dolaştım yüce ecdadın türbesini
Yeşil camide dinlendim tekrar, tekrar
Ataların maziye karışan sesini.
Duydum ki çınlıyor içimde hala
Şimdi mi başlıyor geleceğe o akın?
Yeşil camide okunan o güçlü sala
Neden böyle bildik bu derece yakın.
İçimde çiçeklenen bir sevda sürüyor
Bu ne sihirli şehir.,bu ne yaman
Gördüm ki damarlarımda dolaşıyor
Bursa türbelerinde duran zaman.
İSTANBULA UYARI 41
Mavi semalarda yüklü boydan boya
Ucu göklere değen sivri minareler
Bildin mi sofiyane haliyle ne der?
Fatihi, Süleymaniye’ yi, Sultan Ahmed’i
Yahut’ ta tarihi Ayasofya’ yı
Ayakta tutan direkler …
Kolay değil iki kıtaya ayak basmak, İstanbul
Kapında dost bekler, düşman bekler.
NASİP 42
Beyazıt’ta bir güvercin kanadı
Boğaz içinde gümüş bir dalda
Sultan Ahmet’te okunan ezan sesleri....
Bir şarkı güftesi Gülhane parkında
Eminönü, Üsküdar, Çamlıca
Gerçek bu mudur? Hayal mi bunca?
Saraylar, camiler, meydanlar, hanlar
Güncel işi peşinde koşan insanlar.
Tarih ve bugün örüm, örüm kucak, kucak
İşte Boğaziçi, Marmara sımsıcak
Burada herkese ömür boyu sevgi var
Uzan okşa Haliç’ i, karşıda Üsküdar
Artık yok bir özlemim, kalmadı bir ahım
Bana İstanbul’u nasip ettin Allah’ım.
MEST ETTİN BENİ 43
Mest etti beni İstanbul’un hali
Aradım