Şaban Mahmudoğlu Kalkan

Bulgaristan Türk Şiiri Cilt 2


Скачать книгу

doğacak güneş

      Yine donuk olacak.

1987

      PAYDOS MEMLEKET HASRETİNE 52

      Nazım Hikmet’e

      Bir gemi geldi İstanbul’dan Varna’ya

      Okşadı gemiyi, yandı elleri

      Girdi yüreğine acıttı.

      Bir gemi kalktı Varna’dan İstanbul’a

      Yaktı yüreğini

      Kalkan tavası gibi.

      Dolu gözlerle baktı ardından

      Uzun, uzun....

      Ama rahat ol sen artık

      Paydos Vatan hasretine

      Memleketine geleceksin

      Belki de dilediğince

      Anadolu’ya gömüleceksin,

      Koca Nazım usta.

      SEVGİDEN YANA 53

      Bir dünya istiyorum sevgiden yana

      Kırgınlıklar, dargınlıklar bir yana

      Tüm yüzler gülsün, kaşlar benzesin yaya

      Çocuklar mutlu olsun, gelmesin dara.

      Şiirler yazılsın hiç yazılmadık

      Besteler yapılsın hiç yapılmadık

      Çiçekler açılsın hiç açılmadık

      Yollar geçilsin hiç geçilmedik.

      Kuşlar uçsun hiç görülmedik

      Uçurtmalar salınsın hiç salınmadık

      Şarkılar söylensin hiç söylenmedik

      Gönüller çelenk örsün hiç örülmedik.

      Kekik koksun doğa, hiç kokulmadık

      Sevgiler yaşansın, hiç yaşanmadık

      Güller dikilsin hiç dikilmedik

      Bülbüller sevda yaksın, hiç yakılmadık.

      NO: 82 HÜSEYİN RASİM GÜLER (1941)

(Hüseyin Rasimov Mustafov)

      Hüseyin Rasim Güler 1941 yılında Silistre ilinin Bosna köyünde bir çiftçi ailesinden doğdu. İkiz eşidir, ikizlerin ikincisi, ilk okulu köyünde ortayı Silisterde okudu. Razgrat Türk Pedagoji okulundan diploma aldı ve üç yıl ilk okul öğretmenliği yaptı. Askere alındı. Terhis olduktan sonra Sofya Üniversitesi’nin Türkoloji Bölümünü kazandı. Oradan mezun oldu. Kendi köyünde uzun yıllar orta okul Türkçe öğretmenliği yaptı. Daha sonra Silistre şehrine yerleşti. Orda Türkçe neşredilen “Ziya” gazetesinin Sanat ve Kültür sayfasını yönetti. Gazete kapanınca şehrin çeşitli liselerinde Bulgar Dili ve Edebiyatı derslerini okuttu. Bir ara Silistre Yüksek Öğretmen Enstitüsünde mürebbilik yaptı.

      Asimilasyon politikasına direniş gösterdiği için tutuklandı, sorgulandı ve kısa süreli sürgüne gönderildi. 1989 yılında zorunlu göçe tabi tutuldu. Türkiye’ye iltica etti. Uzun yıllar İstanbul Ticaret Meslek Lisesinde Edebiyat öğretmenliği yaptı. 2003 yılında emekli oldu. Halen İstanbul’un Yeni Bosna semtinde oturmaktadır. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca ve Rusça biliyor.

      Hüseyin Rasim Güler şiire ergenlik çağında gönül verdi. İlk şiiri on altı yaşındayken Rusçuk’ta Türkçe neşredilen “Tuna Gerçeği” gazetesinde yayımlandı. Daha sonra Hüseyin Rasim Güler şiirden ayrılmadı. Şiirlerinde kendi lirik duygularını ve gezip dolaştığı yerlerden esinlendiği doğa güzelliklerini dile getirmektedir.

      Eserleri:

      “Kardelen”, Çocuk şiirleri, İstanbul, 1997

      “Çoktan Tükenirdi Bu Nefes”, Şiirler, İstanbul, 1996

      “Kıbrıs İzlenimleri”, Yolculuk notları, İstanbul, 1998

      “İstanbul Defteri”, Şiirler, İstanbul 2001

      “Rumeli Türküleri ”, Derleme, Prizren, Kosova 20003

      “Köprü”, Mehmet Ali Oruç’un şiirleri, Derleyen, Hüseyin R. Güler İstanbul 20003

      “Dünyayı Geze Geze”, Şiirler, İstanbul 2005

      “Bodrum Esintileri”, Anı, İstanbul, 2008

      AKIN 54

      Şehir misali gemilerimiz

      Balık gibi suları yarar.

      Çelik kanatlı kuşlarımız

      Maviliklerden maviliklere dalar

      Yapay uydularımız

      Döner mi döner

      Uzay gemimiz.

      Gökleri deler

      Akın var akın

      Demek ki bu gün değilse yarın

      Biz misafiriyiz

      Mars’ın, Ay’ın.

1959 Ocak, Razgrat

      BİZ İNSANLAR

      Biz insanlar

      Kurucusuysak bugün yeryüzünün

      Yarın yelkenler açacağız

      Evren yolculuğuna

      Doluşacağız uzay yolcusu gemiye

      Otobüse biner gibi …

      Ve konacağız gezeğenden gezeğene

      Uçacağız koşacağız, yıldızlar aleminde

      Bir sözle uzayı fethedeceğiz kardeşim

      Yüzeceğiz uzay gemisiyle uzay denizinde

      İnan buna.

      Güç bizde, fen bizde

      İnanç denen kudret dümeni

      Sağlam irademizle

      Döndükçe elimizde …

Mart – 1965, Bosna Köyü Silistre

      SEN MİSİN, ARDA?

      “Ben sana demedim mi canlarım

      Yusuf’um, kayıklar batacak…”

Rumeli Türküsü

      Sen misin bre, Arda

      Sen misin bre çılgın nehir

      O Yusuf’u alıp giden?

      Getir Yusuf’u

      Getir Yusuf’u.

      Bakıyorum da doludizgin atlar gibi

      Coşuyor suları Arda’nın

      Hiçbir şeyden habersiz

      Her şeyden bihaber …

      Ötelerde

      Kayıklar beliriyor

      Sonra bir yat

      Kıyak mı kıyak

      Küçümencik

      Derken

      Bir türkü karışıyor

      Akışına dalgaların :

      “Çıkar abanı poturunu Yusuf’um

      Dalgalar