Sevda’ya
Bu akşam yüzüyor gecelerde düşüncelerim
Yüreğimin gizli derinliklerinde
Günlerimi değerleştiren
Gecenin geçmeyen saatleri
Mahvetti beni
Düşünürken seni…
Bu akşam
Yuvarlak dolunayın altında
Yine arayacağım uykumu.
Yüreğime inecek bitmeyen acı
Gözlerim arayacak
Günün doğacak gölgesini…
Kendi derdimle kaldım burada
Yalnızlığı kokladım o anda
Sonbaharda kurumuş yapraklarda.
Bugün de akşam oldu.
Bu akşam
Yine yüzecek gecelerde
Düşüncelerim.
BENİM ŞEHRİM
Deliorman’da Razgrad’ın olduğu semtte
Eşsiz Lom nehrinin aktığı yerde
Tüm sokalklarını geziyorum….
Karşılaştığım insan yüzlerinde
Zaaftan, acıdan izler görüyorum.
Bu insanların haykırışlarında
Çaresizliğnde gençliğin
Bütün seslerde,bütün yasaklarda
Beyinlerine vurulan zinciri görüyorum…
Nasıl ağlıyorlar içten sessizce
Karartılmış günlerini gördükçe
İşsizlik çökmüş içlerine
Bir umut bekliyorlar elbette….
Ama nerede, yeryüzünün tanrısı
Umutmuş onları doğrusu…
Merhemet denen duygu kalmamış
Hayat bir arayış beyhude
Çünkü herşey insanın beyninde.
VEFATNAME
Ağabeyim Hasan Bilal’a
Bir Eylül sabahı getirdi
Senin kara haberini
İçime bir ateş düştü ki sorma
Rüzgarın asvurdu, güneşin kavurdu…
Ölüm haberin
Yaktı,tutuşturdu beni.
Oysa ben, Eylüllü severdim
Güz çiçeklerinin açışını
Yaprakların sararışını....
Bu defa bir açış açtı ki, sorma
Şimdi yaklaşınca sarı yapraklara
Hala titrerim.
Demek, zaman Eylüldür derim
O zaman o ateş yine yanmaya başlar
Paramparça olur dünyam benim…
Seni arıyuorum, sözde yaşıyorum
Yaklaşınca her Eylül
Bu böyle olacak…
Seni unutmak
Asla mümkün olmayacak.
BENİM ODAM
Saat sinirli, sinirli tik taklıyor
Çiçekler gülerek soluyor
Müzik ve şarkı sesleeri
Ellerim birşeylşer yazıyor…
Odam yine yaşıyor
Kendi tuhaf özel hayallariyle
Rüzgar şiddetle savrularak
Sıcak endamlı vücu kavrularak
Yaşıyor odam gökyüzü maviliğini
Bekçisi olarak.
İçimde bir elem
Yüreğimde burukluk.
Yaşıyor odam tik taklayarak
Sinemi yakarak.
GÖKKUŞAĞI
Bir demet çiçek yapmak isterdim
Aşkım sana
O yağmur sonrası semada ki gök kuşağından
Ve nazik ismini ıtıt saçan menekşelerle
Yazmak isterdim zaman tuneline....
Şimdi bir mlek gibi sakin, ışıldyarak
Bazı zaman bana şiirler yazdırarak
Devam ediyorum yoluma
Seni hatırlayarak.....
Evet, bir demet çiçek yapmak isterdim
Aşkım sana.
O yağmur sonrası
Semada ki gök kuşağından
Sonra, sevgiyle dolu aşk ocağından
Yangınlarla dolu yüreğimle
Seni anısayarak
Selam gönderirdim sana
Aşk diyarından…
UYKUSUZ GECELERDE
Salih Şişmanov’a
Geceler ağır,
Geceler sağır,
Geceler uykusuz
Bağır, bağır, bağır....
Uykusuz geceler burada
Onu düşündüğüm anda
İçime bir hüzün çöker…
Gözlerim ümit dolu yollarda.
Beni benimle bıraktın giderken
Gözlerimin feerinde kaldı caziben.
Uykusuzum, bilirmisin nedenini
Gönlüme oturdum
Ben yalnızlıkla kaldım,
Hep uykusuz gecelere darıldım
NO: 84 CEMAL KEMAL (1941)
Cemal Kemal 1941 yılında Kırcali ilinin Söğüt Kesiği (Mleçino) köyünde fakir bir köylü ailesinde doğdu. İlk ve orta okulu doğduğu köyde okudu. Daha sonra Koşukavak şehrinde Makine-Traktör Meslek Lisesinden mezun oldu. Uzun yıllar araba tamircisi, şoför ve Emek Ziraat Kooperatifinde yönetici olarak görev yaptı. Bu çalışmaları esnasında bölgenin etnik, sosyal ve ekonomi durumunu çok iyi tanıma fırsatı buldu. Aldığı çeşitli görev ve sorumlulukları vicdanı ile yerine getirdi. Şiiri hiçbir zaman ihmal etmedi.
Cemal Kemal 1989 yılında zorunlu göçe tabi tutuldu. Türkiye’ye iltica etti. İstanbul’a yerleşti. Özel bir şirkette kıdemli şoför olarak çalışıyor. Halen İstanbul’da oturuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.
Cemal