Tuna
Akma Tuna, derdim yetiyor bana
Sönmüş ocağı bak duman tütüyor.
Kahpe düşman aldı senin canını
Caniler vampirce içti kanını
Gün olur alırız intikamını
Uyu dostum uyu, sabrım yitiyor.
Recebin kanın emen bu toprak
Uyanıyor şimdi bak yaprak, yaprak
Mezarını örten o allı bayrak
Yepyeni bir vatan kökü atıyor.
Sipahi’ yim, yılmam düşman selinden
Dönmem asla ülkü denen gelinden
Bayrağı bir Mehmet kaptı elinden
Uyu şair, yeni erler yetiyor.
DELİORMANDA BAHAR 32
Güzel olur Deliorman’ın baharı
Güller açar pembe, beyaz, al olur
Mis kokulu ormanların seheri
Ilık, ılık gönül okşar yel olur.
Akçabardak muştu verir kırlara
Yeşil, yeşil halı olur yerlerde
Delikanlı kır çiçeği derler de
Sevgilimin duvağına tel olur.
Kilim olur yaseminle, sümbüller
Yol boyunca selam verir al güller
Ağaçlarda şarkı söyler bülbüller
Dinleyenler hayran olur kul olur.
Sarı çiğdem ışık saçar ay gibi
Menekşenin mor kaşları yay gibi
Tülübaba33 kurulur bir bey gibi
Gören gözler mest olur, bir hal olur.
Koyun kuzu ovalara yayılır
Sihirli bir kaval sesi duyulur
Çiftçi dayı ekimine koyulur
Bizim ilde harman hasat bol olur.
Sipahi der aşık olup yazmalı
Deliorman’ın dilberini sezmeli
Arı olup çiçek, çiçek gezmeli
Bu kırlarda petek, petek bal olur.
NO: 80 İSMAİL AHMET ÇAVUŞ (1940-2017)
İsmail Ahmedov Çavuşev 1941 yılında Razgrat iline bağlı Hebip Köy (Vladimirovtsi) de dünyaya geldi. İlk okulu ve ortayı doğduğu köyde okuduktan sonra Sofya’da açılan Türk Pedagoji okuluna gitti. Ve oradan mezun oldu. İki yıl kendi köyünde öğretmen oldu. Askere alındı. Bulgaristan’da çok az Türk çocuğu sıra askeri olarak askerlik yapar, lakin babasının yeni idareye olan katkılarından dolay İsmail Çavuş bu imtiyazdan faydalanabildi. Terhis olduktan sonra Sofya’da Kliment Ohridski adlı Devlet Üniversites’inin Şarkiyat Bölümünü kazandı ve oradan Türk Dili ve Edebiyatı uzmanı olarak mezun oldu. Önce “Piyoner” adlı Türkçe neşredilen çocuk dergisinde çalışmaya başladı. Dergi kapatılınca “Halk Gençliği” gazetesine atandı. Orada uzun yıllar çalıştıktan sonra o gazete de kapandı. Belli bir zaman işsiz kaldı, sonra “Yeni Işık” gazetesinde işe başladı. Edebiyat uzmanı olmasına rağmen uzun yıllar gazetenin İktisat bölümünde çalıştırıldı. Birkaç yıl Dış Haberler servisine gönderildi. Gazetenin bayıltıcı atmosferine dayanamayarak istifa etti. Birkaç yıl Sofya Devlet Üniversitesinde Türk Dili ve Grameri derslerini okuttu. Orda da haksızlıklara dayanamadı tekrar “Yeni Işık” gazetesine döndü. Birkaç yıl çevirmen olarak görev yaptı. Ad değiştirme kampanyasında sustu ve idarecilere susarak cevap verdi.
On bir Kasım 1989 Demokratik Devrimden sonra, “Işık” ve “Güven” gazetelerinde kurucu üye olarak görev aldı, çok ağır bir dille asimilasyon olayların ifşa eden yazılar yazdı. Sofya da yeni açılan İslam Enstitüsü”nde Türk Dili ve Grameri dersleri okuttu. “Hak ve Özgürlük Hareketi”ni destekledi. “Hak ve Özgürlük” gazetesinin dört yıl baş yazarlığını yaptı. 2002 emekli oldu. KIBATEK kurucu üyesidir. Halen Sofya’da oturuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca ve Rusça biliyor.
Şiirlerinde sosyal konuları, gazellerinde aşkı ve neslinin özgürlük özlemini dile getirdi. Şiir,röportaj ve siyasi yazıları ile tanınmaktadır. Kutlu doğum haftası şiir yarışmasında 2 ödülü aldı. 1997 Türkiye Dinayet VAKFI “Vuslat” şiiri ile ikincilik ödülü aldı. Türkiye Dinayet Vakfının1998 yılında Ankara’da düzenlediği “Balkanlar ve KKTC” adlı şiir yarışması “Haziran Yangını” şiiri ile üçüncü oldu, “Ümit” dergi Sofya 1998, N. 19
Eserleri:
“Dilek”, Şiirler, Sofya / 1967
“Yay Burcu”, Şiirler, Sofya 2002
“Altın Petek”, Çocuk Şiirleri, Antoloji, Sofya 2001
“Türkçe Dil Bilgisi”, Sofya, 2002
“Gazetecinin Artık Yılları”, Anı roman, Sofya 2004
“Terapi Patikası”, Öyküler, Sofya, 2005
GAZEL 34
Bilmem aynı mey, aynı kadehle yine içilir mi
Ve aynı yol, bir gün olur yine geçilir mi.
Bir kere gelmiş geçmiş sayılırken o günler
Aynı bahçelerden, aynı çiçekler biçilir mi.
Bir kutup gecesinin karanlığı, sarmışken etrafı
Acep o ümit yıldızı, bir gece tekrar seçilir mi.
Bahar da nice bekleyiş, nice çiçeklerle gelir
Siz söyleyin, bu güzel bahardan geçilir mi.
Açmadıysa da eski bahçelerde aynı çiçekler
Aynı dudaktan, aynı nektar içilir mi.
DANTEYLE HAZBUHAL 35
Cehennem bir değil artık Dante
Beş değil
Ve senin tanımadığın cehennem çok değişti
Nice yeni cehennemlere sahne oldu hayat.
Dünyevi komediler oynaya, oynaya
Gölgede kaldı şarklı din ulemasının
nar ile pür cehennemi.
diri insan eritmiş
krematoryumların yanında.
Cehennem araf ve cennet.
Muhayyel değildi seyahatlerimiz
Katran değil
kayalar yanıyordu ayaklarımızın altında
Ve cehennemlerden geçerek dünya lanetle
görgüsüne çıktı bir Paskalye sabahı
yeryüzünün mübarek Kudüs’üne.
Yeni bir Beatriçe