çocuk bilmem deme
Giriverince gündeme
Biraz seni incittiysem
Beni suçlu görme sakın.
Sen işlerken ben yattıysam
Kahvelerde zar attıysam
Sana öfkeli baktıysam
Kaba sözler deme sakın.
İşlerimiz iyi gitsin
Alem bize gıpta etsin
Kem sözleri kısa kestim
Kinden çelenk örme sakın.
NO: 79 AHMET HASAN CEBECİ (1940)
Ahmet Hasan Cebeci 1940 yılında Hacıoğlu Pazarcığı (Tolbuhin, Dobriç) ilinin Pirli köyünde aydın bir öğretmen ailesinde doğdu. İlk ve orta okulu köyünde okudu. Daha sonra Razgrat Türk Pedagoji okulundan ilk okul öğretmeni olarak mezun oldu. Bir yıl köyünde öğretmen olduktan sonra iki yıl da Hacıoğlu Pazarcığı’nda yeni açılan Türk Lisesinde Türk Dili ve Edebiyatı derslerini okuttu. Askere alındı, döndükten sonra köyünde ve ilin değişik bölgelerinde öğretmenlik yaptı. 1963 yılın son aylarında gizli örgüt kurma suçundan tutuklandı. Hacıoğlu Pazarcığı İl Emniyet Müdürlüğünde ve Sofya’da aylarca sorgulandıktan sonra dört yıl hapis cezasına çarptırıldı. İki yıl ceza evinde kaldı, umum aftan istifade ederek özgürlüğüne kavuştu. İllegal faaliyetinin her geçen günle güçleştiğini anlayan Ahmet Hasan Cebeci 1966 yılında bir dava arkadaşı ile beraber Türkiye Cumhuriyetine iltica etti. Öğrenimine Ankara Gazi Üniversitesi Tarih Bölümünde devam etti. Halen orada öğretim görevlisi olarak görev yapmaktadır. Ankara’da oturuyor. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.
Şiirle çocukluk yıllarında tanıştı. Şiirin siyasi ve sosyal gücünü çok erken, daha gençlik çağında anladı. Şiirlerinde milli ve dini duygularını ön plana çıkardı. Mısralarında güçlü bir Vatan hasretini ve özgürlük hayallerini, kararlı bir düşünce silsilesiyle dile getirdi. Şiirlerinde klasik vezni ustalıkla kullandı. Şiirlerinin dışında denemeleri ve yüzlerce bilimsel yazıları vardır. Bir çok panel ve bilimsel sempozyumlara iştirak ederek Balkanlarda ki Türk varlığını çürütülemeyecek delillerle ispat etti
Bu güne kadar şiirlerini bir kitaba toplayıp yayımlamadı. Şiirleri kendi dosyasında, dostlarının arşivlerinde ve dergilerde dağınık bir şekilde yer almaktadır.
VATAN MARŞI 27
Çiğnetme sakın, Allah sana en hak dini vermiş
Dünyada ki en hoş dili, en has dili vermiş
Ecdat sana en has yurdu ve en hoş ili vermiş
Saltık eli, Demir eli, Paşa eli vermiş.
Türklük yolu, İslam yolu bu gittiğin hak yol
Ey Türk yaşa, ey din yaşa, ey dil yaşa var ol.
Bir gün gelir elbet, biter bu kapkara devran
Sabrın sonu selamettir, bu iman davran
Yurdun senin ecdat kabri, etme sakın viran
Çalış, koru, cennet bağı eyle, durma bir an.
Türklük yolu, İslam yolu, bu gittiğin hak yol
Ey Türk yaşa, ey din yaşa, ey dil yaşa var ol.
RAZGRAT DESTANI 28
Kurulmuşsun Deliorman’ın düzünde
Gelen geçen yolculara hansın sen
Zümrüt yeşil ovaların yüzünde
Suya yanmış susuzlara cansın sen.
Akşam olup karanlıklar çökende
Kızıl hunhar masum kanı dökende
Mazlum ahı semalara çıkanda
Azatlığa nurlar saçan tansın sen.
Toprağında sessiz yatan yatırlar
Zannetme ki toprak olmuş yatarlar
Bir bakmışsın önde sancak tutarlar
Hasan Demir Babaya vatansın sen.
Sipahi der ki: Koçlar yatağı
Alp erenler, gök yarenler otağı
Al bayraklı yiğitler toprağı
Ey Razgrat, bayraklara kansın sen..
VATAN HASRETİ 29
Yıllar yılı hasretinle tutuşan
Garip gönlüm senin için yanıyor
Senden ayrı gurbet elde dolaşan
Evlatların seni anıp dönüyor.
Vatan senin her karışın benimdir
Her ağacın, her insanın canımdır
Al bayrağın ecdadımdan kanımdır
Bayrak aşkı yüreğimde kanıyor.
Bir kuş olup uçabilsem semana
Konabilsem kardeş dolu ummana
Bir açılsa, gelse yollar imana
Derim: Kuşlar yuvasına dönüyor.
BALKAN MÜCAHİTLERİ MARŞI 30
Türklük bizim şerefimiz, şanımız
Din uğruna akar temiz kanımız
Vatan için feda olsun canımız.
Türk İslam’ız, Ay yıldızız, sönmeyiz
Dünya yansa andımızdan dönmeyiz.
Dobruca, Deliorman bizimdir
Gerlovayla, Kocabalkan bizimdir
Rodop denen Türklü volkan bizimdir.
Türk İslam’ız Ay yıldızız sönmeyiz
Dünya yansa andımızdan dönmeyiz..
DENİZ ŞAİRİNE 31
Şair Recep Küpçü’ye
Daha dün kükreyen o coşkun deniz
Bu gün yerde durgun, durgun yatıyor
Vadiye sığmayan gür akan ırmak
Göçen yıldız gibi solgun batıyor.
Deniz sessizce bak mateme dalmış
Coşkun dalgalar yok, su ıssız kalmış
Bahçemde ki gülü kızıl yel almış
Bülbülün feryadı arşı tutuyor.
Çökmüş üzerime kara bulutlar
Boğulmuş kana bütün umutlar
Yasaklarla dolu kahpe komutlar
Çaresiz