asırlar önce çekip başını
Bu topraklardan ta nerelere gitmiş
Yolunda evladına devretmiş savaşını
Varılacak yelere hasretle bitmiş
Bozkırlarda kavgayı dağlarda yası
Şarkı edip söyleyen yiğitmiş.
AKROSTİŞ 45
Seni seviyorum demek lafa kolay
En sıcak en güzel, en derin sularda
Neredesin diye sormadan sana varmak
İşte sevgilerin en güzeli dünyada
Sen kaderim oldun doğan güneşim
Ey beni benden eden gönüldeşim
Varsın yıllar yılı dinmesin acım …
İlkyazım, kışım, sonbaharım, yazım
Yaşa rüyalarımın gizli kuytularında …
Orda bulmalıyım seni bu gün de yarın da
Rüzgarlar dinsin gözlerimin yaşında.
Unutmadım sana verdiğim vaadi
Madem ki hala seni seviyorum bu yaşımda.
NO: 81 MEHMET ALİ MACAR (1941)
Mehmet Ali Macar 6 Ekim 1941 yılında Kırcali ilinin Sırt köy (Rogozçe) köyünde fakir bir tütüncü ailesinde dünyaya geldi. Kader onu daha küçük yaşta üç aylık iken babasız bıraktı. Annesiyle birlikte Eğri Dere’ye giden Mehmet Ali Macar ilk ve orta okulu orada bitirdi. Daha sonra 1961 yılında Kırcali Türk Pedagoji okuluna yazıldı ve üç yıl sonra oradan ilk okul öğretmeni olarak mezun oldu. Uzun yıllar Rodopların çeşitli köylerinde ilk okul öğretmeni olarak görev yaptı. Türk çocuklarına alfabeyi öğreterek Türkçe sevgisini onların minik yüreklerine yerleştirdi.
Bulgarlaştırma kampanyası onu Kırcali ilinin Çiftlik köyünde öğretmen olarak buldu. Bu kampanyaya karşı direnen şair işten atıldı ve üç yıl inşatlarda çalışarak hayatını kazandı. 1989 yılının Haziran ayında zorunlu göçe tabi tutularak Türkiye’ye iltica etti. Malkara şehrine yerleşti ve oradaki ilk okulda müdür yardımcısı olarak göreve başladı. Halen o görevi sürdürmektedir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Bulgarca biliyor.
Mehmet Ali Macar şiiri çocukluk yıllarında sevdi, lakin ilk şiir denemelerini öğretmenliğe başladığı yıllarda yaptı ve bir daha şiirden ayrılamadı. O şiirlerinde yurt sevgisini ve milli bilinci dile getirdi. Onun şiirlerinde sıcak bir duygu yoğunluğu ve Rodop Türk folklorunun deyim özelliklerini buluyoruz ki, bu da onun şiirine yeni bir ifade ufku getiriyor.
Eserleri Türkçe merkez ve yerel dergi ve gazete sayfalarında serpilmiş bir vaziyettedir.
“Yıllaar ve Yollar”, Şiirler, İstanbul, 2006
ÖMÜRDEN KALAN 46
Çiçek açar
Solar çürür
İnsan doğar,
Yaşar ölür.
Ondan yalnız
Anı kalır.
YOLLAR VE YOLCULAR 47
Yollar var ki inişli çıkışlı
Dikenli taşlı
Hep yokuşa sürer kişiyi
Hasret dolu gurbet yolları
Acı dolu göç yolları…
Yolcuların yalın ayakları
Çatlak, patlamış tabanları
Bazıları aşar yılları
Yarıda kalır bazıları…
Gölgede gölgelenir
Kimilerine yetmez ömür
Ne kadar gidilirse gidilir
Yolun somuna gelinir.
Orası artık son duraktır
Gözlere siyah perde çekilir
Kişi karanlığa bürünür..
Bırakarak arkasında izini
Götürdüğü cepsiz kefendir
Kalıcıdır tüm yollar.
Bekler yeni yolcular…
Neler görmüş
Neler geçirmiş
Kahkahayla gülmüş
İçin, için ağlamış
Avaz, avaz haykırmış …
Çağıl, çağıl çağlamış
Türk olduğu için
Kumsalda öldürülmüş.
ZOR GÜNLER 48
Sessiz, sessiz ağıtlar,
Söylenir köşelerde.
Duygular gömülüdür
En derin yüreklerde.
Umut sinmiş içime
Esen rüzgarlar kuduz.
Kapanmışım içime
Kalmadı hayat huzur.
Gündüzle gecem olmuş
Gecelerim simsiyah
Güneşe var da batış
Yok, yok, yok, yok, yok doğuş.
Ölenler toprak oldu
Sızlıyor kemikleri
Bahçemde gülüm soldu
Kayboldu bülbülleri.
Bülbüller konmaz oldu
Güllerin tacına
Böylesine bir zulüm
Geldi Türk’ün başına.
RODOP GÜZELİ 49
Eli kınalı gözü dualı
Kaşı sürmeli başı sevdalı
Ayağı hallı (büyük) sırma ceketli
Tatlıdır dili, Fatma’dır adı
Takmış telleri Rodop güzeli
Ne güzel gülüyor mavi gözleri.
CABİLLER’DE GECE 50
Cabiller’ de gece buz
Gece ayaz, yıldızlar sayısız, parlak
Elle tutulacak gibi alçak51
Pomak Ahmedin evi eski, ahşap
Odada üç yatak
Birinde Halil İbrahim
Öbüründe Emmi