Beksultan Nurjekeuli

Ey Dünya Ey


Скачать книгу

olayı hatırlayıp hemen duruverdi. Çıkarsa her şeyi babası yüzünden anlayacak gibi hissetti ya da kendimi tutamadan ağlarım diye kendine güvenemedi. O arada Tazabek yine aklına geldi. Hepsinden önce o ne yapardı, beni geri bırakıp gider mi, acaba Rus kirletti diye almayabilir mi diye düşündü.

* * *

      Tazabek, kendisi yokken bir şey olduğunu Jüzük ile Şeyi’nin yüzlerinden anladı. Bir şeyi yanlış mı yaptım der gibi Jüzük Şeyi’ye yan gözle bakıyordu. Şeyi ise ona belli belirsiz surat astı.

      – Abla, tekrar tekrar Şeyi’ye yan gözle bakıyorsun, ikiniz bir şey mi kaybettiniz yoksa?

      – Kaybetmedik fakat az kaldı kaybedecektik. Allah’tan Avbakir ağabey yetişti, sayesinde sağ kaldık.

      Jüzük’ün imasından Tazabek bu sefer ciddi kuşkulandı. Kırgız halk hekimi Tilevli’ye baktığında Jüzük Sopıya’yı ayrı bir çadıra götürdü. Arkasından Şeyi’yi de çağırdı. Hepsini dışarıdan fark eden Tazabek, ‘Eee, bunların sakladığı bir şey var’ diye düşündü.

      – Avbakir iyi tedavi yapmış, dedi Kırgız halk hekimi dışarı çıkıp. Size söylemedi mi, onu hapiste yaralayan kurşunu ben aldım.

      – Onu sorgulayacak durumda değildik. Acele Çin’e kaçıp gidiyordu! dedi Ağıntay suçsuz olduğunu göstererek.

      O arada Sopıya da çadırdan çıkıp Tazabek’e gülümseyerek,

      – Şeyi çağırıyor, ağabey!

      Jüzük, ağlayan Şeyi’yi kucaklayarak oturuyordu.

      – Gel! dedi Jüzük sert sesle.

      – Şeyi’nin yanına otur!

      Şeyi yengesine surat asıp inat ederek baktı.

      – ‘Halkın kulağı ellidir’ Halk içinde her şey duyulur, hiçbir şey gizli kalmaz.’ diye bir söz vardır. Yine de başka birisinden duyarsın. Kuşkulanmaman için her şeyi bizzat şahit olan benden duyman gerekir.

      Tazabek’in tüyleri diken diken oldu fakat belli etmeden donarak dinledi. Jüzük anlatmaya başlayınca Şeyi yüzünü el beziyle kapatarak sürekli hıçkırıyordu. Jüzük anlatıp bitince Şeyi’yi kucakladı, Tazabek ise saçlarını okşayıvermişti. Kız kucağına girip hıçkırarak ağladı.

      – Rus acımasa da Allah acımış, dedi Şeyi’yi kucağında sıkarak,

      – Abla, gerekenleri gündüz yapın! Bu akşam gelip Şeyi’yi alacağım. Annem ile Jameş de bekliyorlar!

      Hemen koyun kesildi, yemek yapıldı. Kırgız’ın biraz imamlıktan da bilgisi varmış, nikâhlarını o kıydı.

      Ne kadar sevinse de Şeyi’nin içini rahatsız eden şey gitmiyordu. O iki Rus’un yine gelmesi şüphesiz gibiydi. Avbakir biraz peşlerinden gidip birisinin sağ elini yaralamış. ‘Elinden silahı düştü, demiş. Bundan sonra onlar nasıl sakin yatabilirdi ki? Jüzük ile Sopıya’nın eve birlikte girip birlikte çıkması ve fazla samimiyet kurmaları Şeyi’yi şüphelendiriyordu. Sanki bunu kandırıyor gibiydiler.

      – Sopıya, Jalanaş’ta gördüğün iki Rus nasıldı? Bıyıklı, zayıf olan değil miydi? dedi Jüzük.

      – Evet, küçüğü aynen öyleydi.

      – Büyüğü nasıldı?

      – Onun yüzü korkunç, çok iri, çirkin birisiydi!

      – O zaman gelenin ikisi de tam öyleydi!

      – Dedim ya, onların düşünceleri çok kötü. Tekrar geri gelmeden buradan hemen ayrılmamız gerekiyor. Avbakir ağabey birisini yaraladıysa, o zaman kesin onlar hazırlanıyordur.

      Kırgız halk hekimi, nikâh şerbetlerini içtirdikten sonra Tazabek ile Şeyi karı koca sayıldı. Yemek pişirilip sofra hazırlandı. Tilevli ile Ajiken, ‘Bunu da büyük düğün gibi kabul edip, ihtişamla oturun!’ diye hürmet ettikten sonra üstünlük Jüzük’ün eline geçti.

      – Pazarda şarkını yakından duyamamıştım, şimdi kendi evimde rahat rahat oturup dinleyeyim, babamla annemin de biraz moralleri düzelsin! Yeni evlenen iki gencin hatırına bir şarkı söylesen, Sopıcan!

      – Aynen! Bir türkü söyle yavrum! Kocam belki kendine gelir, bir sevinir!

      – Jüzük yenge! Kazakların geleneklerine göre ilk önce “Avıldın altı avzı6” olmaz mıydı?

      – Ayy! Sopıcan! Sen de olmayacak şeyleri söyleyip duruyorsun! Şimdi ne yaptım? Tamam, kalabalıkla söylemesek de kendim söyleyebilirim! Söyle derseniz hemen söyleyivereyim! Olur mu anne?

      – Bugün senin dediğin her şey doğru, evladım! Bizzat kendin her şeyi hallediyorsun, türküye de kendin başlayıversen hiç kötü olmaz.

      – İyi tamam o zaman başlayayım!

      Avcılar dağ ile taşı dolaşır,

      Kaçan av yarı gözetir,

      Kötüler sağ canı yaralar.

      – Ooo! Jüzük yengem çok iyi türkücüymüş? diye Sopıya sevindi,

      – Dombırayla söylemeye alıştığım için yengem gibi söylemeye cesaret edemiyorum.

      – Söyle yavrum, pehlivana sağ da sol da aynı değil mi? diye Tilevli destekledi.

      Yerleşti İli boyuna Alban, Suan,

      Yaşadığı kış yaz eğlencedir,

      Can kurtarmak için Çin’e göçtüler,

      Rus’un zulmü hepsini kovdu.

      Olsa da adım Rus, eşim Kazak,

      Kazak’ın çektiği acı bana da ortak,

      Kazak kaçarsa ben de kaçarım,

      Rus, Kazak’ın gelini diye alay eder.

      – Eee, yavrum! Çok güzel söyledin! diye Ajiken de diğerleri de mutlu oldular.

      Türküden türküye geçip Sopıya, ‘Kojak da benimle birlikte söylüyor’ dedi. İkisi Şanşar adlı şairin meşhur ‘Sırgalı erkemin’ türküsünü birlikte söylediler,

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      Kazak geleneğine göre gelin kayın biraderleriyle görümcelerinin gerçek adlarını zikretmeyip onlara ad takar.

      2

      At donu