Amircan Alpeyisov

Genç Tulpar Hareketi


Скачать книгу

sahip Kiev, tarihte Rus Kiev’i adıyla ünlenmişti.

      Kiev’in de, gençlerin kendilerini yetiştirmelerinde özel bir yeri vardır.

      Ukrayna, Moskova idaresinden hoşnutsuzluğunu her zaman açık olarak gösteriyordu. Kazakistan ile Ukrayna arasında ise yakın ilişkiler vardı ve bunun gençler üzerinde büyük etkisi olmuştur. Taras Şevçenko’nun Kazak ülkesinde devam eden yaratıcılığı da iki ülkeyi yakınlaştırıyordu. Genç Tulpar teşkilatının Kiev şubesinde Kaşakbay Yelevov, Serik Şartıkov, Orınbasar Kaşkınbayev, Kıdırgali Baybekov, Altınay Bertelevova, Turdıbek Sadıkov, Maydan Satkaliyev, Bahıt Ceksenbiyev vb. Kazak oğul ve kızları aktif olarak çalıştılar. Kiev’deki Genç Tulparlılar, sadece Kazakistanlı Kazak gençleri değil, diğer yabancı ülkelerin vatandaşı Kazak öğrencileri de içlerine almışlardı. Sloganları, “Aynı beşikteki Kazak çocuğuyuz!” idi. Onların saflarına Moğolistanlı Turusbek Ayathan, Jaksılık Kusmankızı gibi gençler de katılarak, Kazakistan’ın bağımsızlık mücadelesine katkıda bulundular.

      Genç Tulparlılar, sosyalist toplumun imkânları dâhilinde, Alaş düşüncesinin mirasçıları olma, Alaş aydınlarının işlerini devam ettirme yolunda faaliyet gösterdiler. Onlar, Sovyet yönetimine, sosyalist ideolojiye siyasi olarak doğrudan karşı çıkmadan, totaliter sistemle, manevi ve kültürel maarifçilik yoluyla karşı karşıya geldiler, bu alandaki eksiklikleri gündeme getirdiler. Bu arada, yönetim de, aydın kesim de, açıkça söylenmemekle birlikte, asıl maksadın bağımsız devlet kurma idealine yönelik olduğunu anlamışlardı.

      Genç Tulpar önderleri genç olsalar da, hareketi organize etme, plan projeleri belirleme sırasında, çok ileri siyasi basiret sergilediler. Her şeyden önce, yıldan yıla maneviyatı çöküntüye uğrayan, bölüp parçalanan, milliyetsizleşip, dilinden kopup dağılmakta olan halka, kültürel-aydınlatma faaliyetleri yoluyla etki etmeye çabaladılar. Onlar, geçmişin gerçeğinin perdesi açılırsa, halkın da gözünün açılıp, şuurunun uyanacağına inandılar. Moskova’da hayatlarını sürdürüp “Kruşçev Ilımlılığı” döneminin imkânlarından geniş şekilde faydalandılar.

      Ülke (SSCB) çapında Leninist Komünist Gençlik Komitesi Merkezlerine ve Moskova Komünist Parti Komitesi’ne “Leninist politika temelinde ulusal kültürü geliştireceğiz” diyerek mektuplar gönderdiler. Bunun üzerine adıgeçen kurumlar, talep edilen kültürel-aydınlatma faaliyetleri gerekçesine engel çıkarmayarak izin verdiler, yardımcı oldular. Merkezi gazete ve dergilerde Genç Tulpar Uyumu’nun kültürel etkinlikleriyle ilgili makaleler yayınlandı, televizyonlarda haberler yapıldı. Genç Tulpar adına Murat Avezov, Bolathan Taycan ve Sabit (Sovetkazı) Akatayev, daimi temsilci heyeti sıfatıyla, Moskova Genç Komünistler Teşkilatı ile irtibat kurup, işleri takip ediyorlardı.

      Kazak gençleri, Moskova’da “Öğrenci Konseyi” de kurdular. Buraya Moskova’daki yükseköğretim kurumlarındaki temsilciler üye oldular. Onlar, esas olarak eğitim meseleleri ile ilgileniyorlardı.

      Genç Tulparlılar, Yüksek Sovyet’in bir toplantısına katılmak üzere Moskova’ya gelen Kazakistan Sovyet Cumhuriyeti lideri Dinmuhammed A. Kunayev ile de görüşüp, Kazak gençlerinin sosyal durumunu geliştirmek için yardım istediler. Bunun üzerine D. A. Kunayev, Maliye Bakanlığı’na talimat vererek, sosyal açıdan zayıf öğrenciler için ayrılan mali ödeneğin Kazakistan’ın Moskova’daki temsilciliğine tahsis edilmesini sağladı.

      Genç Tulparlılar, “Öğrenci Konseyi” kararı ile Kazak yazarlarının eserlerinin tanıtılmasına yönelik geceler de düzenlediler. B(eyimbet) Maylin, S(aken) Seyfullin, İ(lyas) Jansügirov için, geniş katılımlı anma törenleri gerçekleştirildi. Kazakça bildirileri Sovetkazı Akatayev, Rusçaları ise Murat Avezov hazırlıyordu. Hepsi de milletin istikbaliyle ilgili olan dersler de her türlü konuyu ihtiva ediyordu. Mesela, B. Taycan, 1965 yılının 9 mayısındaki Öğrenci Konseyi toplantısında, “Kazakistan Devleti’nin Egemenliği ve Dış Politika Yetkileri” konulu bir sunum yaptı.

      Murat Avezov’un önerisiyle Moskova’daki Öğrenci Konseyi’nin başkanı seçilen Sovetkazı Akatayev, anlayabilenler için, çok büyük işler başardı. Diğer Rus şehirlerindeki Kazak gençleri ile yakın ilişkiler kurdu, aralarındaki bağları güçlendirdi. Moskova’daki Kazak Öğrenciler Konseyi’nin çalışma raporlarına baktığınızda, yürüttükleri faaliyetlerin, yaptıkları çalışmaların geniş kapsamlılığını görüp hayran kalırsınız. Öğrenci Konseyi, Kazak gençlerine talim-terbiye vermede, okuma sisteminin kalitesini yükseltmede adeta bir bakanlık görevi üstlenmiştir.

      Genç Tulparlılar, Kazakların öz yurtlarına sahip olup yaşayabilmeleri için, uzun vadede bir milli mefkûre inşa etmeleri gerektiğine inanıyor, bunun kaynağının kültür ve sanat olduğunu savunuyorlardı. Milli kimliği gösteren de, âdet-ananeyi, gelenek ve göreneği koruyan da kültür ve sanattır diyorlardı. Ülkedeki özgürlük ve eşitliğin gerçek mi sahte mi olduğunu gösteren milletin içinde bulunduğu durumdur. Onlar, Kazakların, Kazakistan’da yani öz anayurtlarında ömür sürseler de, haksızlığa maruz kalmakta olduklarını görmüşlerdi.

      Genç Tulparlılar, nasıl bir faaliyet yaparız, işe nasıl başlarız diye çok fazla düşünmediler. Halkla beraber olabilmek maksadıyla, yüzlerini memleketlerine, köylerine çevirdiler. Mezarlıkları kentlerinden çok olan Kazak halkının kadim tarihinin, onun kutsal toprağında, her bir Kazak’ın yüreğinde, kanında, canında yaşadığını bilen gençler, köylere hasretle, arzuyla koştular. Anayurdu, köylerini, milli değerlerin kaynar gözesi, tükenmez bulağı olarak gördüler. Eski dönemler tarihinin doğrusunu da, eğitici menkıbe, hikâye ve şecerelerin hakikilerini de halkın ağzından bizzat kendileri işitmek istediler. Ülkenin durumunu kendi gözleriyle görüp bilgi edinmeyi arzu ettiler.

      Genç Tulparlılar, köy köy dolaşarak, çok şey görüp geçirmiş yaşlıları, aksakalları aradılar. Onların konuşmalarını dinleyip, ağırbaşlı, ciddi sohbetlerde bulundular. Aksakalların sahip oldukları bilgi ve feraset ile hal-tavırlarına sinmiş, olgunluk ve iyi ahlaklılık pınarlarından susuzluklarını giderdiler. En önemlisi, o görmüş geçirmiş ihtiyarların, önceki atalarının yaylak ve kışlaklarının hangi ırmak boyunda, hangi vadide olduğundan, hangi göllerin suyunun acı hangilerinin tatlı olduğuna varıncaya kadar anlattıkları onları gerçek anlamda mest etti. Böylelikle, “Kazaklarda sınır kavramı bulunmaz, devletleri olmamıştır” diyen cahillerin söylediklerine verilecek cevabın, köylerde aranması gerektiğine dair kanaatleri pekişti.

      Kazakların karakteri onların sanatındadır. Yaşananlar her daim türküler ve ağıtlarla dile getirilmiştir. Genç Tulparlılar, ülkelerine, elleri boş gelmemiş, sanat ve edebiyatla, yüreklerinin derinlerindeki arzularla, milletin geleceği hakkındaki fikir ve düşünceleriyle gelmişlerdi. Bunu, Türk dilleri uzmanı Klara Aşikbayeva’nın şu hatırasında açık olarak görüyoruz:

      “Diğer milletlerin uzun eteklileri ile karşılaştırıldığında, Kazak kızlarının kamusal işlerde çalışmaya geç başladıkları bilinen bir husustur. Ancak onlar, çok kısa bir sürede kendi yeteneklerini gösteriverdiler. Kazak kızları, altmışlı yıllarda sanatta da, bilimde de erkeklerle rekabet edebileceklerini ortaya koydular. Ben, Moskova Devlet Üniversitesi’nde okuduğum yıllarda, yüksek eğitim gören başka Kazak kızlarını gördüğümde göğsümün kabardığını biliyorum. Tenlerinden bozkırın kokusu yayılan, kalın saç örgüleri topuklarına kadar uzanan kızlarımız, faaliyetlere, sadece Kazak halkı için çalışan insanların sayısı çok görünsün diye sembolik olarak katılmıyorlar, üstlendikleri işlerde canla başla çalışıyorlardı. Onların bu davranışlarına gıpta ediyordum. Biz kızlar, Genç Tulpar mensupları, Kazak denen ulusa leke getirmemeli diye düşünüyorduk. Yabancı bir şehirde buna yakışır şekilde hareket etmeye çalıştık. Kazak erkeği Kazak