Amircan Alpeyisov

Genç Tulpar Hareketi


Скачать книгу

sorumlusu tayin edildim.

      O zamanlar Kazakistanlı gençler, farkına bile varamadan, eğitim kurumlarının yöneticileri tarafından okullarından çok kolay atılabiliyorlardı. Kazak öğrencilerinin kaderi, onların elinde oyuncağa dönüşmüştü. Benim görevim bu meseleyle ilgilenmek, uğraşıp çözmek idi. Çabalarımız sonuçsuz kalmadı. Moskova’daki Kazakistan Temsilciliği’ne gidip, orada çalışan Galım Süleymanov adlı ağabeyimize danıştım. Kazakistanlı öğrencilerin kaderi sözkonusu olduğunda Temsilciliğin de bu işe dâhil olmasını, devreye girmesini rica ettim.

      Ağabeylerimiz bu öneriyi desteklediler. Sonuç olarak, bu tür girişimlerimiz sonucu, Kazakistanlı öğrencilerin Temsilciliğin haberi olmadan okuldan atılamayacakları konusu, hukuki bir zemine kavuştu; diğer yandan biz de, Temsilcilikle sıkı iletişim kurma imkânı elde ettik. Bu arada, Genç Tulpar teşkilatı adına düşük gelirli öğrencilere maddi yardım talep etme hakkındaki başvuru belgelerini Temsilciliğe ulaştırma işi de benim sorumluluğuma verildi.

      Sevindirici olan ise Temsilcilikte çalışanların Kazak gençlerine oldukça samimi bir yakınlık gösteriyor olmalarıydı. Temsilciliğin yerleştiği bina, küçük Kazakistan haline gelmişti. Orada bizim “Genç Tulpar” adını taşıyan duvar gazetemiz de sürekli asılı dururdu.”

      Bağımsızlık özlemiyle ortaya çıkan bu ilk gençlik hareketinin öncüleri Murat Avezov, Bolathan Taycan, Altay Kadırcanov, Anvar Sartbayev, Bolat Hisarov, Temirhan Bektibayev, Serik Baykenov, Makaş Tatimov, Sovyetkazı Akatayev, Marat Baltabayev, Bazar Damitov, Cenis Ömirbekov, Beken Duysebayev, Kutcan Kunapina, Jemile Avhadiyeva, Kalkaman Tilevhanov, Ömirserik Kasenov, Aldar Tunğışbayev, Asiya Muhambetova, Ağlaş Jaldıbayeva, Rahima Maşşanova, Arlop Ahmetov, Sara Tınıştığulova, Dameş Belesarova, Roza Süleymenova, Amangeldi Sembin, Mukan Orınbekov, Bekeş Şakirbayev, Aymukan Tavcanov, Ravşanbek Avsattarov, Roza Berdiğaliyeva, Nurlan Abişev, Sagıntay Toytanbayev, Şuga Aldabergenova, Şarapat Japarov, Kazbek Tattibayev, Marat Seydalin, Mırzağali Şotkaliyev, Roza Japparova, Meriyem Bekeşova gibi gençler oldu. Genç Tulparlıların hemen hepsi, Rusya’da okuyan, düşüncelerini iyi ifade edebilen, konuşmaları keskin, lider ruhlu ama mütevazı Kazak oğul ve kızları idi.

      Nasıl ki, Alaş aydınları; Korkut Ata (Dede Korkut), Asan Ata,17 Buhar Jırav18 gibi milletimizin altın cevherlerinin devamı iseler, Alaşlıların ülkü ve düşüncelerini kendilerine bayrak yapan yeni kuşaklar da, “Ben Kazak’ım!” diyerek onların izinde tarih sahnesine atıldılar. Yerinde olan düzelir; tevekkülün gemisi batmaz ve risksiz yol alınmaz. Geçmişten aldıkları güç-kuvvet ve şeref duygusuyla göğüsleri kabaran Kazak gençleri, mücadeleye atılmadan duramadılar. Genç Tulparlılar da, Alaş aydınları gibi, önderlerin bilgili olacağı, toplumun güçlü ve başı dik, halkın mutluluk içinde yaşayacağı bir dönem tasavvur ediyorlardı.

      Milli varlık endişesi, gelecek neslin durumuyla ilgili kaygılar Moskova, Leningrad ve diğer Rusya şehirlerinde okumakta olan Kazak gençlerini bir araya getirdi. Onlar genç olsalar da, halkın kaderi için kendi sorumluluklarının idrakindeydiler. Medeniyet yürüyüşünde, Kazak toplumunun geçmişini unutmadan kendisine layık yere sahip olmasını istiyorlardı. Bu hareketleriyle, insanlık tarihinde yapılan her şeyin temelinde milli varlık olduğunu gösterdiler.

      Kazak halkının milli, siyasi şuurunun şekillendirilmesinin zirvesi Alaş hareketi ise, bu büyük ülküyü, kırk yıl sonra halka aktarmaya gayret eden de Genç Tulpar teşkilatı olmuştur. Murat Avezov, kendi hatıralarının birinde Genç Tulpar’ın kuruluş amacını şöyle anlatır:

      “Biz, kendimizin kim olduğunu, tarihimizi bilmek istedik. Kazak ulusuna yapılmakta olan adaletsizlikleri gördük. O sıralarda Kazak okulları kapatılmaya başlamıştı. Semey Poligonu’nda nükleer denemeler yapılıyordu. Kazakistan’ın beş eyaletini içine alan “Bakir Topraklar Bölgesi” kurulup, oraya dışarıdan kaç türlü insanlar getirilmişti. Bu beş eyalet için sadece bir Kazakça gazete çıkarılırdı, o da Rusça baskının çevirisi olarak. Büyük Açlık felaketi hakkında duyduklarımız da vardı. (Ama) bunu araştırabilecek hiçbir kaynak yoktu. Sadece ata-analarımızın, yaşlıların hatıralarını dinlemiştik. Hakikatin üstünün açılmadığını gönlümüz seziyordu. Kazakların kurşuna dizilen şair ve yazarları, Alaş aydınları ve başkaları da vardı. Bütün bunlar bizim gibi heyecanlı gençlerin zihnini meşgul ediyordu. Bizim düşüncelerimiz bu şekilde oluşmaya başladı. İkinci ve üçüncü sınıftan başlayıp ekonomi okuduk. Kazakistan’ın, hammadde merkezi olmasına rağmen, sömürgecilik siyasetinin kurbanı yapıldığını idrak ettik.

      Bolathan Taycan (Tayjan) , Altay Kadırcanov, Anvar Sartbayev ve ben, dördümüz bir buçuk ay içinde 46 öğrenci yurdunu dolaşıp tanıtım çalışmaları yaptık. Gittiğimiz yerlerde Bolathan ile Altay, Kazak şarkıları söyler, İlyas Jansügirov’un “Himalay” adlı şiirini okurlardı:

      Rahatlar karnı tokken

      Öfkelenir aç kalınca,

      Sis adettir, karda kışta,

      Eksik olmaz başından.

      Yaraları kurtlanıp,

      Yüzyıl boyunca kokuşmuş,

      Bedeni dertle dolmuş…

      Böyle derde em olmaz,

      Can yaralı, ten hasta,

      Himalaya çaresiz, zavallı.

* * *

      Himalaya’da kuvvet var,

      Kımıldadı onu yığmaya.

      Himalaya’da ulu od var,

      Bekleyip duruyor, tutuşmaya.

      Himalaya’da ağılı ok var,

      Kul hediye eder Hüda’ya.

      Olursa olur, olduğunca…

      Arzulayıp güneşle gök, imkân,

      Soranlara niçin böyle?

      Söyler o zaman Gımalay!

      Bu şiir, Kazak gençlerinin ruhunun yücelten bir şiir oldu.

      Böylece, Moskova’da okuyan Kazak gençlerini bir araya getirdik. En önemlisi, bugünkü gençlerden farkımız, düşmanımızın belli olmasıydı. O, sömürgeci Kızıl İmparatorluk’tu. Sovyetler’in diğer milletlerin kanını emen bir sömürgeci olduğunu anlamıştık. Bundan dolayı, ona karşı direniş başlattık. Özellikle yabancı ülkelerde bulunmuş, kıvrak zekâlı, siyasi ufuk sahibi bir diplomat olan Bolat Taycan’ın katılması, Genç Tulpar Cemiyeti’ni yeni bir merhaleye taşıdı.”

      Her dönemin, herkese göre ortaya koyduğu sorunlar vardır. Buna göre yaşantı, tecrübe, maksat da türlü türlü olur. Genç Tulparlıların vatanın kaderi ile ilgili hedefleri belliydi. Puslu günlerin dünyasında, ne idiğü belli olmayan kavramlara aldanıp ardından yürüyenlerin sayısının çoğaldığı bir zamanda, Genç Tulparlıların siyasi arenaya çıkışı milli ruhumuzun ölmediğini gösteriyordu. Kazakların içindeki milli ruh, hiçbir zaman sönmemişti zaten.

      Genç Tulparlılar, başka şehirlerde cemiyet şubelerini açmanın yanı sıra üç istikamette faaliyet gösterdiler.

      Birinci istikamet, Kazakistan dışında okumakta olan Kazak gençlerine yardım etmek gibi teşkilatçılık, kardeşliğin güçlendirilmesi ve yardımlaşma meseleleriydi.

      İkincisi, kış ve yaz tatillerinde Kazak köylerini ziyaret edip, ülkeyi yakından tanımak, kitlelerle doğrudan temas kurmaktı.

      Üçüncü istikamet ise milliyet meselesiydi. Kütüphanelerde milli konularla ilgili kitaplar araştırılıyor, halkın geçmiş ve geleceği