Şeyh Sadi Şirazi

Bostan


Скачать книгу

olmadığı için inci saçıyor.”

      Nasihat Kabul Etmeyen Kimseye Karşı Sükût Etmek Hakkında Hikâye

      Naklederler ki, bir zalim, bir iklime padişah olmuştu. Onun zamanında insanların günleri, gecesi gibi idi.

      Geceleyin onun korkusundan uyku haram idi. Bütün gün iyiler onun elinden dert ve belada idiler. Gece olunca, temiz insanlar ellerini kaldırır, ona beddua ederlerdi.

      Birtakım insanlar o zamanın bir şeyhine gittiler. O zalim padişahın elinden zari zari ağladılar: “Ey âlim, güzel reyli zat. Rica ederiz, bu padişahın yanına git, ona nasihat ver, Allah’tan kork de!” dediler.

      Şeyh, cevap verdi: “Yazık değil mi, onun yanında Allah adını anayım? Çünkü o, bu mübarek adın anılmasına ve Tanrı’ya ait sözlerin söylenmesine layık değildir.”

      Hocam, bir kimseyi, haktan bir kenara çekilmiş görürsen öyle kimsenin yanında hak sözünü ortaya koyma.

      Alçak insanlara ulûm ve fünundan bahsedilirse ulûm ve fünuna yazık olur. O gibilere ulûm ve fünundan bahsetmek, daneyi çorak yere ekmek gibidir.

      “O gibilere nasihat kâr etmeyince, sana düşman olur. Canıgönülden incinir, seni de incitir.”

      Padişahım, senin adaletin hak üzere yürümektir. Bundan dolayı huzurunda kemali cesaretle haktan bahsedilebilir.

      Ey temiz düşünceli padişah, ben sana hak ne ise onu söyledim. Çünkü, Allah adamının huzurunda, haktan bahsetmek kabildir.

      Yüzük taşındaki mührün bir hassası var, basılır. Fakat muma basılırsa çıkar; katı taşa basılırsa çıkmaz.

      Zalim kimse benden canıgönülden incinse taaccüp etmem; çünkü o hırsızdır, ben bekçiyim. Sen de insaflı, adaletli bir bekçisin. Cenabıhakk’ın hıfzıhimayesi de senin bekçin olsun.

      Sayende rahat ediyoruz. Bize minnet yükletsen hakkın var; fakat yükletme. Çünkü hakikatte minnet, fazla ihsan, şükür, Cenabıhakk’a mahsustur.

      Yüce Tanrı seni halkın hizmetine memur etmiş, seni başkaları gibi aylak bırakmamıştır. Herkes çalışma meydanında koşuyor; fakat devlet topunu herkes çelemiyor.

      Sen cenneti çalışma ile kazanmadın; belki Cenabıhak sende cennet ehlinin ahlakını yaratmıştır.

      Gönlün aydın ve müsterih olsun. Devletin payidar, derecen yüce, yaşaman hoş, gidişin doğru, ibadetin beğenilmiş, duan kabul edilmiş olsun.

      Padişahların Reyi, Memleket İdaresi, Ayini Saltanat, Asker Çekme Kanunu

      Düşmana müdara ile iş bitiyorsa; müdara, muharebeden daha iyidir. Kuvvet ile düşmanı kahretmek mümkün değilse ona ihsan, inam ederek cemileler göstererek fitne kapısını kapatmak lazımdır. Düşmanın zarar vermesinden korkuyorsan ihsan nüshasıyla onun dilini, ağzını bağla.

      Düşman askerlerini taciz etmek için kale etrafına demir diken dökecek yerde, altın dök. Çünkü ihsan, keskin dişi kesmez eder.

      Tedbirle, yüze gülmeyle cihanı yenmek mümkündür. Isıramadığın eli öp.

      Düşmana hoş görün, onu okşa, kendine dost yap. Fakat sonra, fırsat bulduğun zaman derisini yüz.

      Kemendinden İsfendiyar’ın bile kurtulamadığı Rüstem, tedbir ile tutulmuş, bağlanmıştır.

      Düşman az bile olsa sakın, ihtiyatlı bulun. Çünkü sel suyu, damla damla yağmurun toplanmasından hasıl olur.

      Düşmana kaş çatarak onu ürkütme. Çünkü zayıf ise de dost olması daha iyidir.

      Bir kimsenin düşmanı dostundan çok olursa; onun düşmanı memnun, dostu mahzun olur.

      Kendi kuvvetinden fazla düşman askerine vurma, hücum etme. Çünkü neşter üzere yumruk vurulmaz.

      Hasmın zayıf, sen daha güçlü, kuvvetli isen düşmanı ezmeye heves etme. Âcize karşı kuvvet göstermek mertlik değildir. Fil kadar kuvvetli, aslan pençeli de olsan, bence sulh, cenkten daha iyidir.

      Sulhu devam ettirmek için bütün çareler müfit olmazsa o zaman eli kılıca vurmak caiz olur.

      Düşman sulh isterse baş çevirme. Mutlaka cenk isterse o zaman da atının dizginini büküp yüz çevirme. Cenk kapısını düşman bağlarsa senin şerefin, mehabetin on bin misli artar.

      Düşman cenk ayağını üzengiye korsa (cenk isterse) kıyamette Cenabıhak senden hesap sormaz.

      Birisiyle arada kin, adavet hasıl olursa onunla cenk için hazırlan. Çünkü kin tutan kimseye dostluk göstermek hatadır.

      Alçak kimseye mülayemetle, tatlılıkla söylersen kibri artar. O zaman Arap atlarıyla, yiğit insanlar ile düşmanın tozunu havaya savur.

      Düşman âciz kalarak kapına gelir; dostluk isterse gönlünden kini, başından öfkeyi çıkar. Düşmanın tatlılıkla ve akilane bir tavırla sana müracaat ederse onu sert ve gazaplı bir şekilde karşılama!

      Düşman aman dilerse kerem göster, keremden şaşma, lütfet. Fakat mekrinden, hilesinden de emin olma!

      İhtiyarların reyinden, tedbirinden çıkma. Çünkü yaşlılar çok iş tecrübe etmiştirler. Tunç kaleleri gençler kılıçla, ihtiyarlar akıl ve tedbir ile temelinden yıkıp zapt ederler.

      Filleri yıkan, aslanları mağlup eden gençler; ihtiyar tilkinin hilesini bilmezler.

      Muharebe üzerinde ordunun merkezinde bulunurken, kaçmayı da aklından çıkarma. Çünkü ne bilirsin ki zafer kime nasip olacaktır.

      Muharebede asker bozulacak olursa tek başına müdafaa ve mücadele hevesine düşme, canını ateşe atma sen de bir tarafa kaç.

      Ordunun kenarında isen bir tarafa savuşmaya çalış. Orta yerde kalmış isen düşmanlardan birinin elbisesini giyin, düşman neferi gibi görünmeye çalış; bu suretle kendini kurtarmaya bak.

      Sen maiyetinle beraber bin kişi, düşman da iki yüz kişi olsa gece olunca düşman memleketinde durma. Çünkü geceleyin pusudan çıkan elli kişi, beş yüz kişi kadar heybetlidir.

      Geceleyin yola devam etmek istersen ilk evvel pusu yerlerinden sakın.

      Düşman ile aranızda bir günlük yol kalınca dur, orada çadır kur. O hâlde düşman sana tecavüz edecek olursa gam yeme. Efsariyab (Alper Tunga) da olsa beynini çıkar. Bilmez misin ki düşman o bir günlük yolu katedinceye kadar kuvveti hayli yıpranır. İşte o zaman sen o yorgun askere hücum et. Bu suretle cahil düşman kendisine zulmetmiştir.

      Düşmana hücum ettiğin zaman düşman bayrağını yıkmaya gayret et. Bayrak yıkılınca bir daha toplanamazlar.

      Düşman bozulduğu zaman onu uzun uzadıya takip etme; olmaya ki, yardımcı kuvvetinden uzak düşesin. Hem de düşmanı çok kovduğun zaman büyük kuvvetin geride kalır. Sizin azlığınızdan düşman süvarileri üzerinize atılırlar. Atların ayaklarından çıkan tozlar bulutlar teşkil eder. Düşman etrafınızı kargılar, kılıçlar ile kuşatır.

      Düşman bozulduğu zaman askerin ganimet sevdası ile düşmanın arkasına düşüp gitmesin. Çünkü böyle yapılacak olursa şahın arkası boş kalır. Muharebelerde ordunun canı ise şahtır. Binaenaleyh ordunun şahı muhafazası cenge girmesinden çok hayırlıdır.

      Sulh Zamanı Askeri Okşamak

      Bir dilaver, bir yürekli asker, bir kere kükreyip düşmana saldıracak olursa hâline göre onu terfi ettirmek lazımdır. Böyle celadet gösteren yiğitler terfi ettirilirse ikinci defa da canlarını ölüme atar; harpten korkmazlar.

      Askeri sulh hâlinde hoş tut ki sıkıntı zamanında işe yarasın.