Зия Гёкальп

Türk Medeniyet Tarihi


Скачать книгу

“Şan Han”, “Kızıl Han”, “Ak Han”.

      O hâlde unsurlar nazariyesinin pek eski bir zamandan beri “Tsin” memleketinde mevcut olduğu görünür gibi oluyor. Fakat “Tsin” ülkesi, yabancı bir devlet olduğundan, “Tseou-yen” tarafından kendilerine öğretilinceye kadar Çinliler bunun cahili kaldılar ve ancak “Tsin” prenslerinin bütün Çin’e hâkim olarak, hariçten getirdikleri fikirleri Çinlilere ibram ile arz ettikten sonradır ki, Çinliler bunları kati surette kabul ettiler. Filvaki, “Tseou-yen” daha bidayette beş unsurdan bahsetti ve ondan sonra unsurlar daima beş sayıldı. Fakat pek eski zamanların itikatlarını değiştirmeden muhafaza eden din, “Tsin” ülkesinde yalnız dört hana ibadet edildiğini haber veriyor. O hâlde, o zaman yalnız dört unsur bulunduğu anlaşılıyor.

      Vakta ki “Han” Sülalesi’nin müessisi olan Çinli “Lie-Qu-pang” “Tsin” ülkesini ele geçirdi; “Tsin” beylerinin yukarıdaki dört hana ibadet ettiklerini gördü (kablelmilat 205) ve taaccübünü bu suretle ifade etti: “Ben gökte beş sultanın olduğunu öğrenmiştim. Hâlbuki burada dört taneye inanılıyor. Bunun hikmeti nedir?” Kimse bu meseleyi izah edemediği için, kendisi şu yolda cevap verdi: “Anladım, bunların beşe baliğ olması için ben bekleniyordum.”

      Edouard Chavannes, bu sözleri söyledikten sonra “Yukardaki Hanlar” unsurlar manzumesinin hususi bir hâli olduğunu ve unsurlar “Tsin”lerde dört iken, Çinliler’in ona bir beşinci ilave ettiklerini ve “Tsin”lerin ise Türk olduklarını, Türkler dört cihete merkezi karıştırmazken, Çinlilerin bu ananeyi Türklerden alarak dört cihete merkezi de ilave ettiklerini izah ediyor (Le cycle turc).

      4. Dörtlü Timsallerin Türk Dinindeki Rolü

      Dört Cihetin Totemizmle Münasebeti: Dört cihetin, evvela totemleri olduğu anlaşılıyor. Edouard Chavannes’in eserlerindeki bir kısa fıkra bize, dört cihetin ve merkezin totemlerini bildiriyor: “Li-Ki”’nin “Yue-ling” sahifesindeki aylık emirleri diyor ki: “Semanın oğlu ilkbaharın üç ayında ‘koyun’, yazın üç ayında ‘horoz’, senenin ortasında ‘öküz’, sonbaharın üç ayında ‘köpek’, kışın üç ayında ‘domuz’ eti yer.”

      Dört Cihetin Dört Mevsimle Tekabülü: Vakıa, yukarıdaki ifadede totemler, mevsimlere ait görünür. Fakat dört mevsimin de dört cihetin timsallerinden başka bir şey olmadığı nazara alınınca totemlerin esasen cihetlere ait olduğu anlaşılır; “Tsin” dinine göre, şarkın mevsimi “İlkbahar”, cenubunki “Yaz”, garbınki “Sonbahar”, şimalinki “Kış”tır. Bu suretle, saydığım totemler, mevsimlerden ziyade cihetlerin totemleri olmak lazım gelir.

      Dört Rengin Dört Cihetle Tekâbülü: Dört cihetin, timsallerinden biri de dört renktir. Şarkın rengi “Gök”, cenubunki “Kızıl”, garbınki “Ak”, şimalinki “Kara”dır.

      Dört Hakanın İsimleri: Semanın dört manevi hakanı bu renklerle ifade olunmuştur:

      Şarkta : Gök Han

      Cenupta : Kızıl Han

      Garpta : Ak Han

      Şimalde : Kara Han

      Dört Unsurun Cihetlere Tekabülü: Dört cihetin bir nevi timsalleri de unsurlardır. Şark’ın unsuru “Ağaç”, Cenup’unki “Ateş”, Garb’ınki “Demir”, Şimal’inki “Su”dur.

      Timsaller aşiretlere aittir: Mamafih, bu timsallerin doğrudan doğruya dört cihete ait olmaları doğru değildir. Türk ilinin ilk safhası olan “Küçük İl” dört özden yani “aşiret”ten mürekkepti. Türk ili bir yerde konakladığı zaman, bu dört aşiretten her biri, dört cihetten yalnız bir yerde oturabilirdi veyahut hükmen o cihet kendisine aitti.

      5. Türkçede “Mana”nın Mukabili

      “Mana” Nedir? İptidai cemiyetlerde “Mana” denilen münteşir bir kuvvet vardır ki hangi cisme temas etse, ona, kudsiyet verir. İnsanlar, kudsiyet iktisap eden bu şeyi -ister bir ağaç yahut nebat olsun isterse Şair tabii mevcutlardan yahut hadiselerden bulunsun- ilah addederek ona taparlar. Eski Türklerde “mana” manasına delalet etmek üzere “kut” kelimesi vardı. “Kutlu” demek, “mukaddes” yahut “manalı” demekti. Kutlu olan mevcutlara ibadet edilirdi. Demek ki bunlar ilah mahiyetini haiz idiler. Eski Türkler, “kut”un bir nur sütunu şeklinde semadan indiğini görürlermiş. Tarafımdan “Altun Işık” tesmiye olunan bir nur sütunu her neye temas etse onu kutlu kılardı. Türklerin bir aşk-ı tabii geceleri de vardı. Bu gece esnasında, nur sütunu neye temas etse onu gebe bırakırdı. “Ak Kemik” ve “Altun Kemik” olan illerin hepsi bu suretle üremişlerdi.

      Dört Renk “Mana”nın Dört Nev’ini Gösterir: Türk ili dört aşiretten mürekkep olduğu için “kut”un da dört nevi olmak lazım gelir. Her renk “kut”un bir nevini ifade eder.

      “İl”in Timsalleri: Aşiretlerin birer totemi, unsuru, mevsimi, ciheti ve rengi olduğu gibi; dört aşiretten mürekkep olan “İl”in de bu neviden timsalleri vardı: Mesela “İl”in totemi “öküz”dü. (“Tibet Öküzü” denilen bir nevi “yak”tır. Türkçe adı “Kutas”tır. “İl”in rengi “sarı” yahut “altun”dur).

      “İl”in Mevsimi: “Senenin ortası”dır. Bu sebeptendir ki kurban olan öküz senenin ortasında kesilir. Unsuru “toprak”tır. “Küçük İl” devrindeki Türkler, “İl”in umumi timsali olan mâbuda da “Oğan” adını verirlerdi. Altaylılara göre “Oğan”ın oğulları “Su Han” ile “Demir Han”dır.

      “Su Han”ın “Kara Han”a ve “Demir Han”ın “Ak Han”a tekabül ettiği aşikârdır. (Bunlar arasında “Od Han”la “Ağaç Han” da olmalıdır ki sistem tamam olsun? fakat her nedense iki tanesi unutulmuştur).

      6. “Yer Su”lar Nedir?

      “Küçük Natürizm” devrindeki ilahlara “Yer S u” adı verilir. Bunlar “yer”in ve “su”yun hamileri hükmündedirler. “Küçük İl”de, “Yer Su”ların beş tane olduğunu gördük. Bunlardan, “Oğan” adlı olan bütün “İl”in timsalidir ve diğer “Yer Su”ların babasıdır. Küçük “Yer Su”ların, dört han olduğunu gördük:

      Gök Han: Şarktaki aşiretin.

      Kızıl Han: Cenuptaki aşiretin.

      Ak Han: Garptaki aşiretin.

      Kara Han: Şimaldeki aşiretin “yer su”larıdır.

      “Yer Su”ların rolleri: Her “Yer Su” “kendi aşiretini, kan davasına, akıncılığa, harbe sevk eder. Mahmud Kaşgarî bunlara “Çıvı”21 adını verir. Ona göre, iki zümre kavga edecekleri günden evvelki gecede, bunların “çıvı”ları düello ederlermiş. Hangi “çıvı” galip gelirse, ertesi gün, onun çerisi22 galip gelirmiş. “Oğan”ın vazifesi kan davasına, akınlara mâni olmaktır: Bir ilin dâhilindeki aşiretler arasında akın ile kan davası olamaz. Akın, “İI” haricinde olur. “Oğan” bu kaidelerin nigehbânıdır. Rolü ile ait tesânüdü muhafaza etmektir.

      7. “İl”in Mahiyeti ve Rolü

      “İl” kelimesinin manaları: “İl”23 kelimesinin en eski manası “sulh”tür. “Ilçi” kelimesi, bu manadan gelir; “Ilçi” bidayette “sulhçu” manasına idi. “Toyonizm” bir sulh dinidir. Bir cinsten olan