Mehmet Akif Ersoy

Safahat


Скачать книгу

ıssız diyâr-ı dilber…

      Her hatvesi bir mezâr-ı muğber!

      Uçmuş da bakındığım terâne,

      Kalmış sessiz bir âşiyâne.343

      Yer yer medfun durur emeller…

      Gûyâ ki kıyâm-ı haşri bekler!344

      Yâ Rab! Neye böyle bir yığın hâk

      Olmuş yatıyor o buk'a-i pâk?345

      Yâ Rab, ne için o lem'a nâbûd?

      Yâ Rab, ne için bu sâye memdûd?

      Yâ Rab, ne demek harîm-i cânan

      Üstünde bu perde perde hicran?346

      Lâkin görünen kimin hayâli?

      Cânan gibi tıpkı yâl ü bâli…

      Gîsû-yi siyâh-ı târumârı

      Altında cebîn-i lem'a-dârı,

      Zulmetler içinde subh-ı mahmûr;

      Ya gözbebeğinde nazra-i nûr;

      Ya ebr-i bahâr içinde cevvâl

      Bârân şeklinde dürr-i seyyâl;

      Ya sinede her zaman coşan yâd,

      Ya kayd-i bedende rûh-i âzâd.347

      Ey tayf-ı nigeh-firîbi yârın,

      Olmaz mı bir an için kararın?

      Heyhât, serâb-ı şavka döndün…

      Karşımda parıldamanla söndün!348

      Kimden sorayım ki nerde dilber?

      Makber gibi samt içinde her yer.

      Cânan! Cânan!.. dedim, arandım…

      «Bir aks-i nidâ» dedikçe, yandım!

      Yâ Rab, neye hem sağır, hem ebkem,

      Dağlar, dereler, bütün şu âlem?349

      Ey sevdiğimin sevimli yurdu,

      Hâlin, bana şimdi pek dokundu!

      Aç sîneni: yâd-ı nükhetinden

      Bir şemmeye kâilim bugün ben.350

      Bir vakt o şemîm-i nâz-perver

      Tâ subha kadar yanımda bekler

      -Ümmîde verip bekâ sabûhu-

      Sermest-i safâ ederdi rûhu.

      Heyhât o nesîm-i sâf şimdi

      Nâzân nâzân semâya gitti.351

      Ey lâne-i târumâr söyle,

      Cânan sana artık inmiyor mu?

      Ey mâtem-i pâyidâr söyle,

      Sâhandaki nevha dinmiyor mu?352

      Ey ebr-i semâ-güzîn-i seyyâr,

      Yâdında mıdır o nazlı reftâr?

      Ey darbe-i bâda karşı, ra'şân,

      İnşâd-ı enîn eden nihâlân!

      Bir şi'r-i revân olup da cânan,

      Geçmez mi bu gölgeden hırâmân?353

      Ey dilber-i mihribân, zuhûr et!

      Ömrüm gibi ansızın mürûr et!

      Ya kalb-i fezâya bir hutûr et:

      Âfâkımı lem'a lem'a nûr et.

      Bin nevha-i cân içimde pür-cûş,

      Geldim bu garîb yurda, medhûş.

      Feryâdımı yok mu eyleyen gûş?

      Yâ Rab, bu nasıl cihân-ı hâmûş:

      Bir «yok!» diyecek sadâ da yokmuş!..354

      Bir Mersiye

      (Henüz, on dokuz, yirmi yaşlarında iken bu cihan-ı zulmete vedâ ederek, âlem-i nûrânûr-i dîdâra yükselen yâr-i cânım Hilmi hakkında)

      Nihâyet oldu nazardan nihân o nur-i mübîn,

      Peyinde kaldı ufuklarda bir hayâl-i defîn!355

      Zevâl, o emr-i tabîî kemâle derpeydir:

      Fezâda yükselen encüm olur ufûle karîn;

      Fakat bu necm-i emel sanki berk-ı hâtıf idi,

      Ki birden etti gurûbuyla ufku leyl-âkîn.356

      Tenezzül etmedi nâsûta, döndü lâhûta;

      Kemîne pâye-i iclâli oldu ılliyyîn.357

      Hayâli yâd-ı hazînimde, rûhu bâlâ-gerd,

      Vücûdu bister-i makberde iğtirâb-güzîn…358

      Tehallül eyledi gûyâ o nûr-i yekpâre,

      Nigâh-ı bârika-bîn oldu bir de hârika-bîn!359

      Bir âsümân-ı celâlin muhîti oldukça,

      Nazarda arş ile yeksân olursa çok mu zemîn?360

      Kitâbe, seng-i mezarında hep kitab-ı ledün;

      Sirâc, fevk-ı serinde ziyâ-yı nûr-i yakîn.

      Sütûnu merkadinin Hakk'a yükselen tehlîl;

      Revâkı meşhedinin nâzilât-ı arş-ı berîn.361

      Zemîn-i hâkine ferrâş, dest-i nâz-ı nesîm;

      Fezâ-yı kabrine sâkî sehâb-ı nesr-âyîn.

      Nücûm, türbesinin türbedâr-ı bîdârı;

      Bahâr, lâhdine pûşîde sütre-i rengîn.362

      Açılmadan kuruyan gonce-i izârı için

      Seherde nevha-i bülbül terâne-i Yâsîn!363

      Havâda mevcesidir şehper-i melâikenin,

      Eden riyâh değildir bu servilikte enîn.364

      Leyâl o tayf-i latîfin harîm-i ismetidir;

      Şafak ki hâtıra-i iğtirâbıdır, ne hazin!365

      Bütün mekân, nazarımda o rûha nüzhet-gâh,

      Eğerçi yükselerek oldu lâmekânda mekîn.366

      Ey aslına iltihâk eden nûr,

      Sensin bana her tarafta manzûr;

      Olsan da zılâl içinde mestûr,

      Bir