Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar
kuşatma altına almıştı. Anadolu’da müttefiki olan ve daha önce askerî yardım sağlayan Aydınoğlu Umur Bey’in donanması papanın kurduğu Lig müttefikleri donanması tarafından İzmir’de yakılmış ve İzmir papalık müttefiklerinin işgali altına alınmıştı. Saruhan Beyliği asker sağlayabilecek durumda idi ama bu kuvvetin hem Selanik hem de Sırp kralına karşı bir askerî sefer için yeterli olmayacağı gayet açıktı. Onun için 1345’in ilk aylarında VI. Kantakuzenos, Orhan Bey’e iş birliği teklif etti.
Kantakuzenos, Türkçe bilen tarihçi bir hükümdardı. Yaptıkları görüşmeler sırasında üç kızını da Orhan Bey ile tanıştırdı. İkinci kızı olan Theodora’yı, 1346 yılında Orhan Bey ile evlendirdi. Orhan Bey’i düğün yeri olan Silivri’ye getirmesi için 30 gemilik Bizans donanması kullanılmış ve 3 gün 3 gece süren düğünden sonra aynı filo Orhan Bey’i ve maiyetini geri götürmüştür. Ertesi yıl Orhan Bey yeni karısı Theodora ile bu sefer Üsküdar’da kayınbabası ile buluşmuştur.
Kantakuzenos, Selanik’teki fanatik Hristiyanların egemenliğine son vermek için 1350 yılında harekete geçti. Bunun için damadı Orhan Bey’den destek istedi. Orhan Bey, 20 bin kişilik Osmanlı süvari kuvvetini VI. Kantakuzenos’un oğlu Matthaios Kantakuzenos emrine vererek Selanik’e gönderdi. Ancak yolda Türk birlikleri geri dönmek zorunda kaldı. Türk askerlerin ayrılmasıyla gücü azalan Matthaios’a Selanik yakınlarında Umur Bey’e ait Türk asıllı 22 gemilik bir korsan filosu destek verdi. Böylece Matthaios, Selanik’i ele geçirmeyi başardı.
Rumeli’deki İlk Üs, Çimpe Kalesi Oldu
VI. Kantakuzenos ile eş imparator V. Palaiologos’un arasındaki iktidar çekişmesi, Türklerin Rumeli’ye ayak basması için bir fırsat yarattı. Edirne’yi yöneten VI. Kantakuzenos’un oğlu Matthaios, Sırpların da desteğini alan V. Palaiologos’un saldırısına uğradı. Bunun üzerine İstanbul’da bulunan VI. Kantakuzenos, damadı Orhan Bey’den destek istedi. Bu istek, Rumeli topraklarını keşfetmek için Orhan Bey’e aradığı fırsatı verdi. Oğlu Süleyman Paşa’nın komutasında büyük bir birliği VI. Kantakuzenos’un emrine verdi. Bu Osmanlı birliği ile takviyeli Bizans ordusu, VI. Kantakuzenos’un başkomutanlığında Edirne’ye yürüyüp şehri kurtardı. Edirne’de bulunan Osmanlı birliği, birkaç ay sonra da Sırp ve Bulgarlardan oluşan bir orduyu, donmuş Meriç Nehri üzerinde yenerek imha etti.
Türk birliklerinin elde ettikleri bu başarılar karşılığında, 1353 yılında Gelibolu Yarımadası’ndaki Çimpe Kalesi, Süleyman Paşa’ya askerî üs olarak verildi. Türkler için kansız bir şekilde ele geçirilen bu topraklar, yeni bir hayat vadediyordu. Gelibolu Yarımadası’nın en uç merkezi Bolayır idi. Süleyman Paşa, Bolayır’da uçları teşkilatlandırdı. Ece Bey ve Gazi Fazıl kumandasındaki kuvvetler kuzey ucunda Gelibolu’yu abluka altına aldı. Kuzeyde Süleyman Paşa’nın kendi komutasındaki uç bölgesini, geleneksel Türk stratejisine uygun biçimde sağ kol, orta kol ve sol kol olarak örgütledi. Orta kolu Malkara’ya, sol kolu Keşan’a, sağ kolu Tekirdağ’a doğru teşkilatlandırdı. Süleyman Paşa, bölgeye Anadolu’dan derhâl asker ve halk getirip yerleştirme ve bir köprübaşı kurma konusunda büyük çaba gösterdi. Hisarlardaki Bizans askerleri Anadolu’ya sürüldü. Bizans askerinden boşaltılan hisarları korumak için de babası Orhan Bey’den asker istedi. Birkaç ay içinde, Gelibolu Yarımadası Türklerle şenlendi. Gelibolu Kalesi’nin surları yeniden inşa edilerek savunması güçlendirildi.
Osmanlılar’ın Avrupa’ya geçişinde köprübaşı olan Gelibolu’nun Türklerin eline geçmesi, Bizans Eş İmparatoru VI. Kantakuzenos’ta büyük bir pişmanlığa neden oldu. VI. Kantakuzenos, yaptığı hatayı telafi etmek için Çimpe Kalesi’ne karşılık 10 bin altın tazminat ödemek için Orhan Bey ile görüşmek istedi. Ancak yaşlılığını ve hastalığını ileri süren Orhan Bey, bu isteği kabul etmedi.
Bizans’ın İç Karışıklıkları, Genişlemeyi Kolaylaştırdı
Çimpe Kalesi’ni Türklere kaptıran VI. Kantakuzenos, İstanbul’daki iktidar sorununu çözmek için eş ortağı V. Palaiologos ile mücadele başlatıp onu ortak imparatorluktan atarak Bozcaada’ya sürgün etti. Venediklilerin yardımıyla Bozcaada’da fazla kalmayan V. Palaiologos, Türklerle iş birliği yaptığı için VI. Kantakuzenos’a tepki duyan Rumlardan oluşturduğu ordusuyla yeniden İstanbul’da idareyi ele geçirdi. VI. Kantakuzenos, V. Palaiologos’a daha fazla direnmeyerek 4 Aralık 1354’te kendiliğinden hükümdarlık hakkından feragat etti. Onun bu hakkından feragat etmesi üzerine, oğlu Matthaios, Türklerle iş birliği yaptı. Bizans içindeki bu iktidar çekişmesi de tamamen Türklerin lehine gelişmelere yol açtı.
Gelibolu Yarımadası’nı güçlü bir savunma üssüne çeviren Türkler, Bizans sarayındaki istikrarsızlıktan da yararlanarak Trakya’daki Bizans şehirlerini arka arkaya ele geçirdiler. Bolayır başta olmak üzere, Kuzey Marmara’daki Bolayır, Keşan ve Tekirdağ da 1354 yılında Türklerin egemenliğine girdi. Süleyman Paşa’nın bu şehirleri ele geçirmesinde 1-2 Mart 1354 tarihinde meydana gelen büyük depremin de yardımı oldu. Korkunç depremde bu şehirlerde yaşayan Rumlar, yıkılan evlerini terk ettiler. Süleyman Paşa da boşaltılan şehirleri süratle Türkmenlerle doldurdu.
Ceneviz-Venedik Savaşı Rumeli’ye Geçişi Kolaylaştırdı
Tabii, 1351-1355 yılları arasında Cenevizler ile Venedik Devleti arasındaki savaşın oluşturduğu şartlar da Osmanlılar’ın Rumeli yakasındaki yerleşmesini kolaylaştırdı.
İstanbul’da Galata’daki Ceneviz kolonisi, varlığını sürdürebilmek için Marmara’nın güneyinde büyüyen Osmanlı Beyliği’ni kendisinin doğal müttefiki olarak görüyordu. Venedik donanması, 1351 yılında Galata’yı kuşatma altına aldı. Galata, Bizans ile iş birliği yaparak kendisine saldıran Venedik karşısında ancak Orhan Bey ile iş birliği yaparak dayanabilirdi. Ceneviz donanması, bu savaş sırasında erzak ikmalini Orhan Bey’e ait limanlardan yaptı. Orhan Bey de İstanbul kıyılarında tutunmak için Bizans ve Venedik’e karşı Cenevizlilerle ittifakı zorunlu görüyordu. Osmanlı’nın Rumeli’ye geçip tutunmasında bu ittifakın büyük yardımı oldu. Bu noktada Ceneviz’le Venedik-Bizans ittifakı arasındaki savaş, Orhan Bey için uygun şartlar hazırladı. 1351 yılının Kasım ayında Ceneviz amiraliyle buluşan Orhan Bey, Galata’nın savunması için Cenevizlilere 1000 okçu gönderdi. Cenevizliler de bu iş birliğinde Osmanlı kuvvetlerinin Rumeli’ye geçişinde, gemi desteği sağladı. Orhan Bey, Türkmenleri Gelibolu Yarımadası’na taşırken bir defasında 60.000 altın ödedi. Böylece Türklerin Çanakkale Boğazı’ndan geçişini kolaylaştırdı.
Türkler ele geçirdikleri toprakları ellerinde tutmak için geniş bir iskân politikası uyguladılar. Anadolu’ya akın akın gelen Türkmenleri süratle yeni fethettikleri topraklara nakleden Türkler, böylece yeni yaşam alanında kalıcı hâle geldiler.
Bu arada Orhan Bey’in Trakya topraklarında da genişlemesini sürdürmesi, Cenevizlilerin yanı sıra Aydınoğulları Beyliği ve Saruhan Beyliği’nden de destek gördü. Böylece Osmanlı kuvvetleri 1356 yılında Çorlu’ya kadar ulaştılar.
Osmanlı Devleti’nin Trakya’daki yayılmasını engellemek için Venedikliler, Sırplar ve Macarların da katılımıyla Bizans Devleti’yle bir savunma ittifakı kurmak istediler. Ancak bu ittifak Rum halkın Katolikleşmeyi, İslamlaşmaktan daha tehdit edici görmesinden ötürü gerçekleşmedi. Bu durum da Türklerin Trakya topraklarında tutunmasını kolaylaştırdı.
Veliahdı Süleyman Paşa Şehit Oldu
Osmanlı Beyliği’nin, Trakya topraklarındaki en büyük kaybı, fetihlerin uç beyliğini yapan Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa’nın, Çorlu yakınlarında sürek