Hasan Yılmaz

Ertuğrul Bey’den Sultan Vahdettin’e Tarihin En Kudretli Hanedanı Üç Kıtanın Efendileri Osmanlılar


Скачать книгу

bir sırada doğuda Timur tehlikesi baş gösterdi. Moğollardan sonra Anadolu Türkleri için ikinci büyük tehdide dönüşen Timur, Büyük Selçuklular’ın ve İlhanlılar’ın vârisi olmak iddiasıyla Anadolu üzerinde hâkimiyet kurmak istiyordu.

      Timur, 1394 yılında Anadolu topraklarına girdikten sonra, seferlerini batıya yönelten Bayezid’e saldırmak konusunda tereddüt geçirdi. Ancak iki hükümdarın arasını açan, Anadolu beyleri oldu. Timur’dan kaçıp Bayezid’e sığınan beyler ile Bayezid’den kaçıp Timur’a sığınan beyler, iki hükümdar arasındaki düşmanlığı körükledi. Timur, kendisinden kaçıp Bayezid’e sığınan Sultan Ahmet Celayir ve Kara Yusuf’un iadesini istedi. Ancak Bayezid, bu istediği sert bir dille reddetti. Bunun üzerine Timur, orduları ile önce küçük bir emirlik olan Erzincan’a, ardından 1400 yılı Ağustos ayında Osmanlı’ya ait Sivas’a geldi. Şehir teslim olsa da Timur, kanlı bir şekilde yağmalattı.

      Timur ile Bayezid kuvvetleri, 28 Temmuz 1402’de Çubuk Ovası’nda karşı karşıya geldi. Yapılan savaş Timur’un zaferiyle sonuçlandı. Savaşta esir düşen Yıldırım Bayezid, 8 Mart 1403’te Akşehir’de vefat etti.

      Ankara Savaşı, Osmanlı Devleti’nin çöküşüne neden oldu. Anadolu’da beylikler dönemini yeniden başlatan bu savaştan sonra, 100 yıllık mücadeleyle kurulan birlik ortadan kalktı ve Osmanlı tarihinde Fetret Devri denilen dönem başladı. Böylece, Bayezid’in doğuda ve batıda Türklerin ve Müslümanların en büyük devleti olma ideali ortadan kalkarken, Osmanlı Devleti, yeniden I. Murat dönemindeki sınırlarına çekilmek zorunda kaldı. Anadolu’daki topraklarını kaybeden devlet, ancak Rumeli’de tutunabildi.

      Fetret Devri, Yıldırım’ın oğulları Süleyman, İsa, Musa ve Mehmet Çelebi arasında hükümdarlık mücadelesine sahne oldu. Yıldırım’ın en küçük oğlu Kasım, Süleyman Çelebi tarafından Bizans’a rehin bırakıldı. En büyük oğlu Mustafa da savaştan sonra Bizans’ın eline düştü. Bizans, onu özellikle II. Murat döneminde Osmanlı sarayını ele geçirmek için kullandı. Bir dönem Edirne’yi de ele geçiren Mustafa Çelebi’yi, II. Murat uzun mücadelelerden sonra yakalatarak idam ettirdi. Mustafa Çelebi’nin Osmanlı taht mücadelesindeki lakabı Düzmece olarak kaldı.

      I. MEHMET (1413-1421)

      Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu kabul edilen Çelebi Mehmet, 1386 yılında dünyaya geldi. Yıldırım Bayezid’in Devlet Hatun adlı bir cariyesinden doğan dördüncü oğlu olan Çelebi Mehmet, Türk tarihindeki en önemli görevini, Osmanlı Devleti’nin ikinci kurucusu olarak yerine getirdi.

      Çelebi Mehmet, 13 yaşındayken Tokat, Sivas ve Ankara’nın bağlı olduğu Amasya merkezli Rum vilayetine vali olarak gönderildi. Kardeşi Ertuğrul, Ankara Savaşı’ndan önce 1400 yılında, diğer kardeşi Mustafa da 1402 yılında Timur tarafından yakalanarak Semerkant’a götürüldü. Ankara Savaşı’nda babasının yanında Timur’un ordusuna karşı savaşan Mehmet, savaş sonunda yaşanan hezimetin ardından daha önce valilik yaptığı Amasya-Tokat bölgesine kaçarak devleti yeniden birleştirmek için yeni bir mücadeleye girişti.

      Devlet, Babadan Oğullarına Mirastı

      Hâkim Türk geleneğine göre bir hükümdarın çocuklarından her birinin babasının yerine geçme hakkı vardı ve veraseti düzenleyen bir kanun olmadığı için onun meşruiyeti tartışılamazdı. Hükümdarlık için mücadele eden şehzadelerin, giriştikleri mücadeleyi kazanmaları için halk dua ederdi. Her ne kadar ilk başlarda Mehmet kendinden büyük kardeşi Süleyman’ın otoriteyi temsil ettiğini kabul etse de yaşta büyüklük prensibi bağlayıcı değildi.

      Ankara Savaşı, Türk tarihinde belirleyici bir dönüm noktası oldu. Bu savaştan sonra devletin yeniden toparlanması için çeyrek yüzyıllık bir mücadele verilmesi gerekti.

      Osmanlı Devleti’nde, 1402-1413 yılları arası, “çelebi” unvanıyla anılan şehzadeler arasında mücadeleye sahne oldu. Ankara Savaşı’ndan sonra ilk valilik yaptığı Amasya-Tokat bölgesine çekilen Mehmet Çelebi, Batı Anadolu beyleri ve Kastamonulu İsfendiyar Bey’in ittifakını temin eden abisi İsa ile girdiği savaşı kazanarak Bursa’yı ele geçirdi. Daha sonra abisi İsa’yı yakalayarak 1403 yılında Eskişehir’de öldürttü.

      Mehmet Çelebi, abisi İsa’dan kazandığı Bursa’yı, diğer abisi Süleyman ile yaptığı savaşta kaybetti. Bunun üzerine yeniden Tokat-Amasya üssüne çekilerek kardeşi Musa’yı Rumeli’ye gitmeye teşvik etti. Musa, Eflak Voyvodası Mircea’nin davetini kabul ederek 1406 yılında deniz yoluyla Eflak’a ulaştığında abisi Süleyman, Rumeli topraklarının hâkimi idi. Musa, Rumeli topraklarına gidince Süleyman da arkasından Rumeli’ye gitti. 1410 yılının Şubat ayında abisi Süleyman ile yaptığı savaşı kazanan Musa, daha sonra yaptıkları iki savaşı kaybederek geri çekilmek zorunda kaldı. Bunun üzerine, ani bir saldırı ile Edirne’yi ele geçirdi ve abisi Süleyman’ı 17 Şubat 1411’de öldürdü.

      Bursa’yı Yeniden Ele Geçirdi

      Abisi Süleyman’ın, kardeşi Musa’nın peşinden Rumeli’ye geçmesini fırsata çeviren Mehmet Çelebi, Bursa’yı yeniden ele geçirdi. Ancak Musa abisi Mehmet Çelebi ile yaptığı anlaşmaya uymayarak bağımsız hareket etmeye başladı. Bu arada uç beylerine karşı yaptığı hırçınlıklar nedeniyle, Bulgar, Sırp, Bizans gibi bağlı devletleri kendinden soğutarak abisi Çelebi Mehmet’in yanına geçmelerine neden oldu. Mehmet Çelebi, Musa’ya karşı 1411 yılında giriştiği iki saldırıdan da sonuç alamadı. Bunun üzerine 5 Temmuz 1413’te uç beyleri ve bağlı devletlerin de desteğiyle yeni bir saldırı düzenleyerek onu saf dışı bıraktı. Böylece Osmanlı Devleti, 11 yıl sonra yeniden tek otorite altında birleşti.

      Timur’un Ayrılışı Birleşmeyi Hızlandırdı

      Ankara Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun yeniden beyliklere bölünmesiyle birlikte, Bursa da beyliklerin ele geçirmek istedikleri şehir olarak öne çıktı. Candaroğulları, Karamanlılar, Germiyan, Saruhan ve Aydın beyleri, Osmanlı şehzadelerinin başşehir kabul ettiği Bursa’yı elde etme mücadelesine giriştiler. Beylikler, Moğol istilası sonrasındaki statüye dönmek istiyorlardı. Ancak Timur’un ayrılışıyla beyliklerin planları suya düştü. Çin seferine çıkmak üzere Timur’un Anadolu’dan ayrılmasıyla birlikte beylikler de Osmanlı karşısında güçsüzlüklerini fark ettiler. Hatta bazıları varlığını devam ettirmek için Bursa’yı hangi şehzade ele geçirdiyse onun egemenliğine girmeyi kabul etti.

      Ankara Savaşı’ndan sonra, Balkanlar’da haraç ödeyen bağlı devletler de bağımsızlıklarını elde etmişlerdi. Bu devletler, şehzadeler arasındaki iktidar mücadelesini kendi lehlerine kullanmaya çalışarak bir şehzadeyi diğerine karşı destekliyorlardı. Osmanlı şehzadeleri arasındaki iktidar mücadelesini de Eflak Voyvodası Mircea ve Bizans İmparatoru II. Manuel’in politik manevraları uzatıyordu.

      1413 Yeniden Birleşme Yılı Oldu

      Şehzade Musa, kaybedilen toprakları geri almak için uç beyleriyle mücadeleyi sürdürürken diğer şehzadeler Süleyman ve Mehmet, Hristiyan hükümdarlarla ilişkilerini bazen uzlaşarak, bazen taviz vererek devam ettirmeyi tercih ettiler. Bu süreçte merkezî rol oynayan devlet Bizans Devleti oldu. Bizans Devleti, 1403 yılında Süleyman Çelebi ile yaptığı antlaşma doğrultusunda, Bursa’daki Mehmet üzerine yürümeye karar verdiğinde küçük kardeşi Kasım ve kız kardeşi Fatma’yı imparatora rehine olarak bırakmıştı. Daha sonra yatıştırma politikasının bir parçası olarak Süleyman, oğlu Orhan’ı imparator II. Manuel’e rehin olarak gönderdi. İmparator da önce Musa’ya karşı ve o 1413 yılında bertaraf edildiğinde Mehmet’e karşı, Süleyman’ın meşru halefi olarak Osmanlı tahtını talep