Сюэцинь Цао

Kızıl Odanın Rüyası I. Cilt


Скачать книгу

prens de yapar, hırsız da!” dedi Zixing.

      “Aynen öyle; benim düşüncem bu!” diye cevap verdi Yucun. “İşten kovulduktan sonra son iki yılımı zevk için farklı vilayetlerde geçirdiğimi ve iki sıra dışı gence rastladığımı sana söylemedim. İşte bu nedenle sözünü ettiğin Baoyu’nün de bu sınıftan olduğuna emin oldum. Başka bir örnek için Jinling’in dışına çıkmak gerekmez. Jinling Devlet Okulunun Müdürü Bay Zhen’i bilirsin sanırım?”

      “Onu kim bilmez?” dedi Zixing. “Zhen ailesinin Jia ailesiyle eskiden beri ilişkisi var, birbirleriyle dostlar. Pek çok kez onlarla iş yaptım.”

      “Geçen yıl ben Jinling’deyken, birileri Zhen ailesine beni özel öğretmen olarak tavsiye etti.” dedi Yucun, gülümseyerek. “Eve girince durumu kendi gözlerimle gördüm. Evin bu derece ihtişamlı ve lüks olacağı kimin aklına gelirdi? Edepli olmanın yanı sıra varlıklı bir aileydiler, böyle bir işe rastlamak çok kolay bir şey değildir. Öğrencim daha çok küçük bir oğlan olsa da ona öğretmenlik yapmak bir Vilayet İmtihanı adayını çalıştırmaktan çok daha zordu. Ayrıntılara girecek olursam çok gülersin. ‘Eğer bu kelimeleri hatırlamam ve anlamlarını kavramam gerekiyorsa iki kızın çalışırken bana eşlik etmesi şart. Yoksa kafam karmakarışık oluyor.’ derdi. Zaman zaman genç hizmetkârlarına, ‘kız’ kelimesinin ne kadar saygın ve saf olduğunu, güzel bir hayvandan, mutlu bir kuştan, nadir bir çiçekten ve sıra dışı bir bitkiden çok daha değerli olduğunu söylerdi. ‘Pis ağızlarınız ve leş dillerinizle söyleyip de onu kirletmeyin sakın. Bu kelime çok önemlidir. Dile getireceğiniz zaman temiz bir su ya da kokulu bir çayla ağzınızı çalkalayın. Bunu yapmazsanız dişleriniz sökülecek, gözleriniz oyulacak.’ derdi. Ürkütücü bir mizacı vardı, inanılmaz inatçı ve yaygaracı olabiliyordu. Dersler biter bitmez kızların yanına gidince, bambaşka birine dönüşüyordu, uysal, cana yakın, duyarlı ve nazik. Bu yüzden birçok kez babası onu cezalandırıp öldüresiye dövmüştü ama hiçbir değişiklik olmadı. Dayak yediğinde acısı dayanılmaz olunca, ‘Kızlar! Kızlar!’ diye bağırırdı. İç odalardan onu duyan kızlar onunla dalga geçerlerdi. ‘Neden dayak yiyince bizi çağırıyorsun? Araya girip senin için yalvarmamızı mı bekliyorsun? Hiç mi utanman yok!’ Onlara çok mantıklı bir cevap verirdi. ‘İlk kez acıyla bağırdığımda bunun ızdırabımı hafifleteceğini bilmiyordum. Bu niyetle bağırdıktan sonra acının gerçekten de azaldığını hissettim, bir sihir gibi işe yaradığını keşfedince acımın en berbat olduğu anda kızlar diye sesleniyorum.’ Buna ne diyorsun? Hiç bu kadar saçma bir şey duydun mu?”

      “Büyükannesi ona deli gibi düşkün olduğundan, zaman zaman torununun bu durumu için öğretmeni ve kendi oğlunu suçlardı. Bu yüzden görevimden istifa edip oradan ayrıldım. Böyle bir çocuk ne babasından ve dedesinden kalan mirasa sahip çıkabilir ne de öğretmenlerinin uyarılarından ve arkadaşlarının tavsiyelerinden faydalanabilir. Ne yazık ki o ailede başka yerde bulunması zor olan mükemmel kızlar var.”

      “Öyle mi!” dedi Zixing. “Jia ailesindeki üç kız da hiç fena değil. Jia Zheng’ın büyük kızı Yuanchun, mükemmelliği, aileye saygısı, yetenekleri ve erdemi nedeniyle sarayda eğitmen olarak seçilmişti. İkincisi, Jia She’nın odalığından olan kızı Yingchun. Üçüncüsü, Jia Zheng’ın odalığından olan kızı Tanchun. Dördüncüsü, Ning Konağı’ndan Jia Zhen’in kız kardeşi Xichun. Dul Büyük Hanımefendi Jia torunlarına o kadar düşkün ki kızlar çoğunlukla beraber ders çalışmak için büyükannelerinin yanına Rong Konağı’na geliyorlar. Hepsi hakkında çok iyi şeyler duydum.”

      “Zhen ailesinde en hayranlık duyulacak şey, pek çok ailenin yaptığı gibi kız çocuklarına Bahar, Kızıl, Koku, Yeşim ya da çiçek isimleri koymak yerine hepsinin isimlerinin erkek çocuk adlarından seçilmesi. Nasıl oldu da Jia ailesi bu genel eğilime uydu?” dedi Yucun.

      “Hiç de öyle değil!” diye karşı çıktı Zixing. “Büyük kızları baharın ilk günü doğduğu için ona Yuanchun adını verdiler. Diğerlerinin isimlerinde de onunkiyle uyumlu şekilde chun11 var. Önceki kuşağın isimleri de benzer şekilde, erkek çocukların isimlerinden alınmış. Bunu destekleyen bir örnek var. Saygıdeğer efendin Bay Lin’in karısı, Rong Konağı’ndan Jia She ve Jia Zheng’ın kardeşidir. Evlenmeden önce adı Jia Min’di. İnanmazsan, geri döndüğünde bir araştırma yapmakta özgürsün, o zaman ikna olursun.”

      Yucun ellerini çırpıp güldü.

      “Şimdi anladım! Daiyu adlı kız öğrencim, okumaları sırasında her karşısına çıktığında min yerine mi derdi, yazarken de bir, hatta bazen iki çizgiyi eksik bırakırdı. Ben de nedenini düşünüp dururdum, şimdi söylediklerinle ikna oldum, hiç şüphe yok annesinin adına saygıdan bunu yapıyordu. Ne gariptir ki bu öğrencim konuşması ve davranışları bakımından eşsizdi, alışılmış genç hanımlara hiç benzemiyordu. Annesinin de sıradan bir kadın olmadığı göz önünde bulundurulunca böyle bir çocuk doğurması gayet normal. Ayrıca Rong ailesinin torunu olduğunu bilince, böyle olmasında şaşılacak bir şey yok. Ne yazık ki annesi geçen ay öldü.”

      Zixing iç geçirdi.

      “Üç kardeşin en genciydi, o da gitti! Önceki kuşağın kız kardeşlerinden hiçbiri yaşamıyor! Genç kuşaklar için nasıl kocalar bulacaklarını göreceğiz.”

      “Evet.” dedi Yucun. “Ama biraz önce Jia Zheng’ın ağzında değerli bir taşla doğan bir oğlu olduğundan ve büyük oğlunun torununu terk ettiğinden söz etmiştin. Peki, ya saygıdeğer Jia She? Onun oğlu yok mu?”

      “Jia Zheng’ın ağzında taş olan oğlu doğduktan sonra, odalığından bir oğlu daha oldu ama onun hakkında hiçbir şey bilmiyorum. Yani yanında iki oğlu ve bir torunu var ama geleceğin onlara ne getireceğini bilen yok. Jia She’nın da iki oğlu var. Büyük olan Jia Lian şimdilerde yirmi yaşlarında. İki yıl önce bir akrabasıyla, amcası Jia Zheng’ın karısı Wang Hanım’ın yeğeniyle evlendi. Bu Jia Lian ikinci derece üst düzey memur unvanını satın aldı. Kitaplara pek merakı yok ama elinden iş gelen ve konuşkan biri; amcası Jia Zheng ile beraber oturuyor ve ev idaresinde ona yardım ediyor. Evlendiğinden beri zengin fakir herkesin saygısını kazanan karısının gölgesinde kalacağını kim tahmin edebilirdi ki? Çok güzel olduğunu ve gayet akıcı bir dille konuştuğunu duydum; öyle becerikli ve akıllı ki hiçbir erkek onun eline su dökemez.”

      Bu sözleri duyan Yucun gülümsedi.

      “Bu benim söylediklerimi doğruluyor. Sözünü ettiğimiz bu insanlar muhtemelen hem iyi hem de kötünün bir karışımından oluşuyorlar ve aynı yoldan geçmişler.”

      “Boş ver şimdi iyiyi kötüyü.” diye bağırdı Zixing. “Öteki insanların hesabını tutmaktan başka bir şey yaptığımız yok. Haydi, birer kadeh daha içelim.”

      “Konuşmaya dalınca gereğinden fazla içmişim zaten.” dedi Yucun.

      “Başkalarının dedikodusunu yapmak şarapla iyi gider!” diyerek güldü Zixing. “Haydi, gel, bir iki kadeh daha içmenin bir zararı olmaz.”

      Yucun pencereden dışarı baktı.

      “Geç oluyor. Yakında şehrin kapılarını kapatırlar, dikkatli olmamız lazım. Neden şehre doğru yürüyerek konuşmaya devam etmiyoruz?” dedi.

      Bunun üzerine iki arkadaş yerlerinden kalkıp hesabı ödedi. Tam çıkmak üzerelerken, arkalarından biri seslendi.

      “Tebrikler, Yucun birader! Sana iyi haberler vermeye geldim!”

      Yucun kimin seslendiğini görmek için döndü.

      Ama ey okur, kim olduğunu öğrenmek istiyorsan, bir sonraki