Ахмет Мидхат

Cellat


Скачать книгу

kolunuzu bana veriniz de, bize evimize kadar eşlik ediniz. Bu akşam sizi yemeğe davet ediyorum. Babama da sizi tanıştıracağım. Çünkü savunduğunuz ve korumanız altına aldığınız namusun en önemli bir kısmı ona aittir.”

      “Başüstüne Matmazel! Davetinize teşekkürlerimle beraber katılım gösteririm. Gelgelelim ki, kolumu size sunmak şerefi benim gerçekten haddimin ve liyakatimin üstünde bir şeref olduğu için, sizi böyle bir hatadan sakınmak üzere beni bu emrinizden affetmenizi rica ederim.”

      Stefani, kendisini böyle bir hatadan korumak sözüne şaşırdı. Yalnız şaşırmak da değil, kırıldı da. Çünkü Andre Gocafo denilen delikanlı gerçekten kendisi gibi bir kıza kolunu vermeye layık olacak seviyede bir adam olmayabilirdi. Stefani ise Andre’nin prenseslere kol vermeye layık olmasını arzu ediyordu.

      Bununla beraber hiç olmazsa Andre’ye davetini kabul ettirmiş olduğuna memnun olarak delikanlının ikinci ricasını kabul edip, evinin sokak ve numarasını bildirdi.

      Annesi elli altmış adım kadar ilerleyerek kızının arkadan gelmediğini hissedince durmuş ve yine Andre ile konuştuklarını görünce sözlerine karışmamak için geriye gelmemişti. Stefani, Andre’den ayrılarak annesine kavuştuğu zaman annesi sordu:

      “Ne yaptınız?”

      “Akşam yemeğe gelecek.”

      “Gerçek mi söylüyorsun?”

      “Çok gerçek! Kendisini babama takdim edeceğim.”

      O akşam Mösyö Pol Tonak’ın evinde gerek sofrada, gerek salonda geçen sohbetler gerçekten pek tatlı sözlerden ibaretti.

      Mösyö Andre Gocafo o kadar terbiyelice davranırdı ki kalbinde Stefani için alıkonulması, karşı durulması mümkün olmayan bir sevda olduğunu kız da, anası da, babası da anladıkları hâlde, içindeki duygulardan asla renk vermemek için Andre olanca gücüyle kendini zorlardı. Hem de kendisini kontrol altında tutmayı başarırdı. Çünkü Stefani’nin kalbinden Andre için geçen şeyleri hâl ve durumundan, gerek babasınca ve gerek annesince açıkça anlaşılmış olmasına rağmen, o da hâlinden renk vermemeye çalışırdıysa da onun ağırbaşlılığı Andre’nin soğukkanlılığı karşısında âdeta taşkınlık derecesinde kalırdı.

      Eyena Köprüsü üzerinde eşiyle kızını savunmasından dolayı ihtiyar Pol Tonak teşekkürlerini dile getirdiği zaman Gocafo en ciddi bir alçak gönüllülükle dedi ki:

      “Bu davranışı yiğitçe bir fedakârlık saymanız beni fazlasıyla utandırır efendim! Bendeniz hakkımı da, sınırlarımı da bilen adamlardanım. Olaydaki hareket biçimimi övmekten çok ayıplamaya yaraşır görseniz bile itiraza hakkım yoktur. Çünkü Mösyö Leon’un Tonak ailesine olan yakınlığı sebebiyle bağlılığını kabul ettirmek için biraz ileriye gitmesinde hoşgörülmesi ihtimalden uzak değildir. Benim ise dışarıdan işe karışmaklığım…”

      Pol Tonak Andre’nin sözünü kesti ve dedi ki:

      “Bir matmazel kendisine bağlılık ve yakınlık gösterilmesine izin vermediği hâlde o yolda zor kullanmaya kalkışmak terbiyesizliktir. Hem terbiyesize haddini bildirmek her iyi ahlak sahibi olan kişinin en kutsal görevidir. Siz, o görevi yerine getirmekle iyi ahlak sahibi kişilerden olduğunuzu ispatladınız dostum!”

      İşte bu şekilde Andre ile Tonak ailesi arasında baş gösteren ilişki gittikçe kuvvet buldu. Haftada birkaç gece Andre, Tonakların salonuna giderek birkaç saat zaman geçirirdi. Bazı kere gündüz de uğrayıp hatta Stefani’yi yalnız bulduğu ve kız ile özel olarak görüştüğü de olurdu. Ancak hiçbir zaman olmadı ki Andre, Stefani’ye gerek kendi sevdasından ve gerek genel anlamda aşk ve âşıktaşlıktan konu açsın. Her davranışında, her söyleşişinde son dereceye kadar terbiyelice davranarak anası ve özellikle babası, delikanlının bu durumuna dikkat ettikçe onun hakkındaki güven ve güvencelerini ve dolayısıyla saygı ve samimiyetlerini artırırlardı.

      Bununla beraber Andre’nin Stefani’ye olan düşkünlüğü gittikçe artarak, başka bir adam da olsa dayanılması mümkün olamayacak derecelere ulaştığı da anlaşılmayacak durumlardan mıdır? Fakat düşkünlüğü ne kadar artarsa, o düşkünlüğünün olanca kuvveti Stefani hakkındaki hürmet ve saygısının artmasına sebep olurdu. İş bir dereceye gelmişti ki, artık Stefani’nin küçük bir arzusunu bile ilahî bir emir olarak görmek Andre’nin boynuna borç olmuştu.

      Örneğin Andre tütünün son derecede tiryakisi olup, kızın babası Pol Tonak da eski bakkal olması sebebiyle şu tiryakilikte Andre’yi fersah fersah geçmiş bulunduğundan, ikisi beraber tütün içmeye başladıkları zaman odanın içini kara bir bulutla kaplarken, bu alışkanlığın Matmazel Tonak’ın hoşuna gitmediğini kızın bazı davranışlarından anlaması üzerine Andre, tütünü öyle bir kesin şekilde terk etti ki sadece Tonak ailesinin evinde değil, hiçbir yerde, hatta kendi evinde bile ağzına almayarak, bu hizmete yarayan kutusunu, filanını da def ve yok eyledi.

      Tütün meraklısı bir adamın birdenbire bu merakına üstün gelmesi ne kadar zordur! Matmazel Tonak, bir pundunu getirip, bunu Mösyö Gocafo’ya ifade ile “Tütünden benim hatırım için vazgeçtiğinizi anlıyorum. Bundan dolayı minnettarınız olduğumu inkâr edemem.” dediği zaman, Gocafo’nun ne cevap vermesini beğenirsiniz? Demişti ki:

      “Hayır Matmazel! Asla minnettarım değilsiniz!”

      Kendisinden başka hangi delikanlı olsa Matmazel’i bir minnet altında bırakmayı cana minnet sayar ve bu konuda gereken itirafları büyük bir övünçle yapardı da, gel gör ki şu hareketleri kızın gözünde bu kadar hoşa gitmezdi. Stefani ise var olmasına bile neden olmayan hatırı için o sevgili ve tatlı sigaralara elveda öpücüğü gönderilmiş olduğu hâlde, bundan dolayı kendisini minnettar bırakmamasının da, kendine karşı gösterilen bir gönlü hoş tutma çabası olduğundan şüphe edemeyerek bu kadar nezaketten dolayı Andre’ye olan tutkunluğunu bir kat daha kuvvetlendirdi. Matmazel Tonak, bir adamın arkasında açık renk bir ceket görüp, beğendi mi, ertesi gün Andre’nin arkasında açık renk ceket görülüyor. Bir kimsenin elinde herhangi renk ve biçimde eldiven görüp beğenecek olsa hemen Andre’nin eli de o renk ve biçimde bir çift eldivenin içine girer. Şapkada, potinde, kısacası her şeyde Matmazel’in eğilimi hangi yöndeyse Andre’nin de eğiliminin o yöne olduğuna kızın dikkat ettiği ve yalnız dikkat de değil, bu işte görev edinmekte pek ileriye gittiği hâlde, Andre bunların hiçbirisini Matmazel’e hoş görünmek için yapmıyormuş da sanki rastlantı gereği oluyormuş gibi davranırdı.

      Bir gün salonda birkaç kadın daha varken Madam Tonak bir kere kızının, bir kere de Andre’nin yüzüne baktıktan sonra ikiyüzlülüğe ve yaranmaya dair bir söz açarak, mesela bir kimsenin dostlarından birisine hoş görünecek davranış ve tavırlarda bulunup da, sözün sırası geldikçe bu hareketlerinin, o dostunun hatırı için olmadığını öne sürecek olursa, bu durumun ikiyüzlülük ve dalkavukluğa verilebileceğini gayet şaka yollu bir biçimde söylemişti.

      Mösyö Andre, büyük bir dikkatle Matmazel Stefani’nin yüzüne baktı. Bu bakışa kız da dikkat ederek annesini onaylayan bir tavır gösterdi. O günden sonra da Mösyö Andre, Stefani tarafından ima ile ve üstü kapalı olarak açığa vurulan arzuların hiçbirisine uygun davranmaz oldu.

      Delikanlının davranışlarındaki bu değişikliği yüzüne vurmak için fırsat arayıp duran Stefani, bir gün yine kendi salonlarında annesi de varken Andre’ye dedi ki:

      “Mösyö Andre, sigara içmeye ne zaman başlayacaksınız?”

      “Neden sordunuz Matmazel?”

      “Sigara içmeyen erkeklerden pek hoşlanırım da, onun için soruyorum.”

      Delikanlı