hissettirdiği gibi bir huzur veriyor toprak kokusu. Otobüs çamurlu yollardan asfalt yola geçerken sarsıntı kesiliyor, adeta yağ gibi akmaya başlıyoruz şehre doğru. Şehirler hep aynı… Hep kalabalık, telaşlı, soğuk, gürültülü ve yapmacık; aynı zamanda ışıltılı ve aydınlık, sanki içindeki mutsuzluğu örtmeye uğraşan bir kadın gibi gülümsemeye çalışıyor.
Şehirden uzak olsan yaşamak zor, şehirde yaşasan uzaklaşmak imkânsız. İki ucu çıkmaz sokak gibi bağlıyor insanı kendine. Bir yanda yükselen ezan sesine, diğer yanda şehrin şarkıları karışır, bir tarafta cenazesi vardır diğer yanda düğünü, bir caddede dileneni diğer caddede ise bir kaşık alıp bırakılan lüks yemek mekânlarıyla işte oradadır. Hem uyum hem de zıtlık. Geceye karışan gün, gündüze sarkıntılık eden gece.
Biz şehre değil, şehir bize sahip. Bedenlere vurulan moda kilidinin müteahhidi, gezip dolaşmayı paraya bağlayan, sevmeyi bile kalıba sokan değnekçi şehirler…
Конец ознакомительного фрагмента.
Текст предоставлен ООО «Литрес».
Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.
Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.