John C. Ferguson

Çin mitolojisi


Скачать книгу

Batı’nın reisi, yani Hsi Po olmuş ve Fêng’de kendisine bir başkent yapmıştır. Fêng, Zhou beyliğinin en önemli merkeziydi ve Çin’in merkez bölgesi yüzyıllar boyunca buranın yakınları olarak kabul edildi. Burası Çin’in güvenilir tarihi kayıtlarının ortaya çıktığı dönemde Çin’in merkeziydi. Merkezin Zhou hanedanının kurucusu tarafından seçilmesiyle ilgili bu anlatı, sözlü geleneğin bir örneği veya ilk kayıtların tutulmaya başlandığı zamandan edebi bir buluş olarak kabul edilebilir.

      Wu Wang’ın soyuna daha fazla değer atfetmek için Zhou Beyi olan babası Wên Wan ve annesi Tai Ssu hakkında pek çok hikâye kayda geçirilmiştir. Bir sonbahar günü kırmızı bir kuş gagasında bir yazıyla başkente gelir ve yazıyı Zhou Beyi’nin kapısına bırakır. Bey kuşu saygıyla karşılayıp yazıdan Zhou hanedanının mevcut hanedanı yok etmesi gerektiği hükmünü çıkarır. Bir av gezisine çıkmak üzereyken yardımcılarından biri, seyahatinde bir bozayının hakkından gelemeyeceğini fakat ilahi öğüt tarafından destekleneceğini söyler. Av partisi gezintilerle devam eder ve sahilde Lü Shang (Tai Wang Kung) isimli, balık tutan bir adama rastlar. Bey adama yedi yıldır kendisiyle karşılaşmayı istediğini söyler. Lü Shang bu sözcükleri duyar duymaz ismini değiştirip kendisini Wang yani “Umut” olarak takdim ederek suyun içinde, üzerinde Chang’ın, Bey’in şahsi isminin, yazılı olduğu bir mücevheri aradığını söyler. Bu, hanedanın oğlu tarafından kurulması gerektiğini gösteren bir işarettir.

      Wu Wang’ın babasından bahseden bir başka hikâyede, rüyasında güneş ve ay ile giydirildiğini görmüştür. Baharın ilk ayında beş gezegen bir aradaymış. Gagalarında yazı taşıyan bir erkek bir dişi anka kuşu başkente gelmiş. Gagalarında şöyle yazıyormuş: “İmparator ilke sahibi birisi değildir. İnsanlara zulmedip imparatorlukta düzensizliğe yol açmaktadır. Gök’ün kendisine daha fazla müsamahası yoktur. Yer’in güçlü ruhları onu terk ettiler. Beş gezegenin birliği dört denizdeki her şeyi aydınlatacaktır.” Bu mitle, Wu Wang’ın soyunu anlatan hikâyedeki kehanet ve mucize ile ilgili önceki iki mite astroloji eklenmiştir.

      Wu Wang’ın da olağanüstü bir görünüme sahip olduğu söylenir. Hem alt hem de üst dişlerinin her biri kemikten oluşmuştur ve bir çobanın hiç uyumayan gözlerine sahiptir. Mêng Nehri’nin üstünden geçerken beyaz bir balık nehrin ortasında teknesine atlar. Wu Wang öne doğru eğilip onu alır. Balık yaklaşık bir metre boyundadır ve gözlerinde kırmızı çizgiler vardır. Bu çizgilerde şöyle yazdığı söylenir: “Chou Hsin öldürülebilir.” Sakıncalı karakterlerin ilkinin üzerine kral, hanedan anlamına gelen bir karakter yazmış ve diğer bütün sözcükler anında silinmiş. Bu olay üzerine balığı yakarak kurban edip olayı Gök’e bildirmiş. Gök’ten derhal bir ateş inmiş fakat bu ateş yavaş yavaş boşlukta süzülmüş, gagasında bir tanecik olan kırmızı bir kuşa dönüşmüş. Bu tanecik ülkenin refahı için hayırlı bir alamet, ateş ise yeni imparatorun dualarına doğrudan bir cevap olarak kabul edilmiş. Olaydan sonra Wu Wang doğuya gidip bütün ülkeyi kolayca fethetmiş. Bunu öyle kolay başarmış ki askerlerin kılıçlarının kanla lekelemesine gerek kalmadığı söylenir. Böylece insanlar onu sevmeye başlamış, erdemli ve soylu bir hükümdar olarak tanımışlar. Mahsuller bollaşmış, ağaçlar ise bir imparatorluk sarayı inşa edilebilmesi için kereste vermiş.

      Wu Wang öldüğünde varisi Chêng Wang henüz küçükmüş ve Zhou Beyi Tan yedi yıldır kral naibiymiş. Yeni hanedan için kurumlar ve müzik tesis etmiş. Ruh benzeri kuşlar ve anka kuşları ortaya çıkmış, gizemli fasulye yeniden yeşermiş. Kral naibi yeni kral ile birlikte Ho ve Lo nehirlerini ziyaret etmeye gitmiş. Suya bir mücevher atıp bütün merasimleri bitirdikten sonra kral köşesine çekilip günün bitmesini beklemiş. Sonra ihtişamın ışınları parlayıp bütün Ho’yu kaplamış ve gri bulutlar gökyüzünde süzülmüş. Yeşil ejderha ağzının içinde, üzerinde bir figür olan koyu renkli bir kabuğu adak taşına yerleştirip gitmiş. Kabuğun üzerinde naibin suretini çıkardığı ideogramlardan oluşan kırmızı çizgiler varmış. Bu yazı, imparatorluk talihinin yükselişi, Çin ve Han hanedanının çöküşü hakkında bir kehanetmiş. Kral eline bir ut alıp şarkı bestelemiş. Alçak gönüllü kralın bestelediği şarkı, gereken erdeme sahip olmadığını ve anka kuşlarının ortaya çıkışının tamamen, nüfuzu halen en aciz kullarının evlerine kadar uzanan eski kralların erdemine bağlı olduğunu anlatır.

      Bambu Kitapları’ndaki ve Shujing’deki hikâyelerde bulunan farklılıklara odaklanmak gereksizdir. Bu farklılıklar daha çok kronolojik bilgiler, Shun hükümeti ve Yü’nün çabaları hakkındaki anlatılarla ilgilidir. Mitolojinin bakış açısına göre en büyük farklılık Bambu Kitapları’nda geçen doğaüstü ve hayret verici olaylar hakkındaki eksiksiz hikâyelerde mevcuttur. Konfüçyüs Shujing’ı düzenlerken metni azaltmış ya da gizeme olan güvensizliği gereğince bunları tamamen yok etmiştir. Bambu Kitapları, doğaüstü olayları vurgulamış ve eski mitlerin gelecek nesillere ulaşmasını sağlamıştır. Bu, daha sonraki zamanların inançlarını anlama konusunda çok önemlidir.

      Zhou hanedanının kurucusunun babası Wên Wang’a atfedilen Değişimler Kitabı’nın içerdiği zıtlıklar ile Wên Wang’ın dördüncü oğlu Chow Kung’a atfedilen Chow Li, Çin’in eski dönemlerindeki olağanüstü fikir ayrılıklarının en iyi örnekleridir. I King okültizm hakkında bir kitaptır. Bu kitapta pa kua yani “Sekiz Diyagram” altmış dörde genişletilmiştir. Orijinal sekiz diyagramın her biri kesintisiz ya da kesik hatlardan oluşur; bu ikisinin birleşiminden oluşan diyagramlara da rastlarız. Diyagramlar kehanet ritüellerindeki alametlerin yorumlanmasında kullanılıyordu. Çin ulusunun bütün esrarengiz incelemeleri ve uygulamaları bu kitaptan çıkmıştır. Devletin kuruluşundan ve görevlerinden bahseden Chow Li’de göze çarpan zıtlıklar mevcuttur. “Tanrının Oğlu” (t’ien tzu) olarak kabul edilen imparatorun etrafı, vezirleri ve feodal beyliklerin reisleri tarafından sarılmıştır. Hükümetinin altı bölümünün (liu pu) başında vezirleri bulunur. Her bir vezirin görevi maddeler halinde özenle belirlenmiştir. İmparatorluk sarayının planları detaylıca verilmiştir. Kıyafet, yemekler, özel durumlarda kullanması gereken kelimeler ve merasimlerde sergilenmesi gereken tavırlar gibi imparatorun kişisel hayatının bütün rutini özenle belirtilmiştir. Bu kitaptaki her şey gerçek hayatla ilgilidir. Eski Çinlilerde böyle zıt sistemlerin bir arada var olabilmesi, her şeyi mantık dahilinde ele almaya alışmış Batılılara anlaşılmaz gelmiştir. Bir bireyin iki farklı görüşü eşit derecede onaylayabildiğini görmek Batılıları hâlâ şaşırtsa da Çin medeniyetinin gelişimini anlamanın püf noktası tam bu durumun altında yatmaktadır. Çin medeniyetinin ihtişamı, yüce ile sıradan olanın, değerli ile tuhaf olanın, gerçek ile bilinen yanlışların karışımında yani uyumsuzluğunda yatmaktadır. Antik dönemde bu düşünce yapısı, Chow Li’deki muhteşem merasimleri ve I King’deki basit gizemleri uyumsuzluklarına hiçbir şekilde hayret etmeden benimsemiştir. Aynı düşünce yapısı yüzyıllar boyunca etkisini göstermiştir. Çin zihniyetinin kendine özgü yapısını anlamadan, devlet merasimlerindeki gelenek ve kurumlara şiddetle karşı çıkan bir halk arasında mitlerdeki inançların kabul edilişini anlamak mümkün değildir.

      Dördüncü Bölüm

      İlk Dini İnançların Karışımı

      Erken dönem Çin inançlarındaki iç içe geçişler, Chow Li’de Dini Merasimlerin Efendisi için belirlenmiş yeşim taşlarıyla, bu nesnelerin Dr. Berthold Laufer tarafından “Yeşim Taşı” üzerine yazdığı kitabının beşinci bölümünde yorumlandığı gibi pekâlâ gösterilmektedir. Gök’e, Yer’e ve “Pusulanın Dört Yönü”ne bağlı olan altı tane açık yeşil nesne vardır. Yeşil renkli yuvarlak tablet pi, Gök’e bağlıydı.