Litvanya’nın Dünü ve Bugünü adlı çalışmasına bakınız.
11
Hetmanlık, Ukrayna askeri hiyerarşisinde en üst rütbedir. Bu sözcüğün, dilimizdeki “ataman” sözcüğünden geldiği düşünülmektedir. (ç.n.)
12
Eleştirmenler beni her zaman eşanlamlı olmayan “soylu” ve “aydın” kelimelerini birbirine karıştırmakla itham edebilir. Fakat unutmamaları gerekir ki bir zamanlar proletarya ve orta sınıflar için eğitim almak imkânsızdı. Litvanya’nın başlıca eğitimcileri olan Katolik ve Ortodoks din adamları yalnızca soyluların çocuklarıyla, yani geleceğin yasa koyucuları ve ülkelerinin yöneticileriyle ilgileniyorlardı.
13
Büyük Leh şair Mickiewicz’in Litvanyalı olduğu düşünülmektedir. Şiirlerinden biri şöyle başlar: “Litvanya, ülkem.”
14
Leh ve Litvan soylularının soy isimleri “ski” sonekiyle biter.
15
Litvanya kökenli büyük Rus aileler arasında özellikle son zamanlara dek hüküm süren ailenin Borussi kabilesine mensup ataları Romanovları; Litvanca isimleri Saltik olan Solitikovları ve Dük Guedimin’in soyundan gelen Golitsinleri saymak gerekir. Polonya’da da Jagellon kraliyet ailesi de dahil olmak üzere aristokrat ailelerin çoğunluğu Litvanya kökenliydi.
16
Verst, 1,0668 kilometreye karşılık gelen Rus ölçü birimidir. 150 verst yaklaşık olarak 160 kilometreye karşılık gelmektedir. (ç.n.)
17
Kalıtsal soyluluk unvanı taşımayan kimse soyluluk kütüğüne kaydedilmezdi. Rus soylular Leh, Litvan, Ukraynalı, Baltık ve Kafkas soylularını birliklerine hevesle kabul ettiler.
18
On sekizinci yüzyılda Ruslar kalıtsal soylularına hâlâ Schliahetstvo diyordu. Bu sözcük artık kullanılmıyor, ayrıca Rus soylularının büyük bir çoğunluğu kalıtsal soyluluk kurumlarının Litvanya kökenli olduğunun farkında değildir.
19
Babamın müthiş arkadaşı yazar Strahov, hatıratında kendisinin Dostoyevski’yle ciddi şeyler konuşmak istediğini, onun şakalarını dinlemeyi sevmediğini çünkü kendi kanısına göre Dostoyevski’nin her zaman à la française (Fransız tarzı) bir mizah anlayışına sahip olduğunu söylemektedir. Fransız mizahının özü olan söz ve imge oyunları daha katı muhabbetleri seven yurttaşlarım tarafından pek değer görmemektedir. Strahov, Dostoyevski’nin yalnızca sohbetlerinde değil yazılarında da à la française mizah yaptığını düşünmekteydi. Hiç şüphe yok ki bu, Dostoyevskilerin zihinlerinin kalıtsal olarak Latinleşmesinin sonucuydu. yalnızca kendi akrabalarıyla görüştü. Ne bir çocukluk arkadaşı ne de babasını ziyarete gelecek eski dostları vardı.
20
Karamzin’in History of Russia (Rusya Tarihi) kitabı, babamın en sevdiği kitaptı. Çocukluğunda bu kitabı tamamen ezberleyene kadar tekrar tekrar okumuş. Bu durum son derece ilgi çekicidir zira Rusya’da yalnızca çocuklar değil yetişkinler dahi ülkelerinin tarihi hakkında çok az şey bilir.
21
Litvanyalılar ormanlarını asla unutmazlar, nesiller önce terk etmiş olsalar bile onlara tapmaya devam ederler. Bir Yazarın Günlüğü’nde Dostoyevski şöyle der: “Bütün hayatım boyunca mantarlarıyla, meyveleriyle, böcekleri, kuşları ve sincaplarıyla ormanı sevdim; ıslak yapraklarının kokusuyla mest oldum. Şu an bunları yazarken bile huş ağaçlarının kokusunu alabiliyorum.”
22
Büyükbabamların dört oğlu ve dört kızı olmak üzere sekiz çocuğu vardı. Bunlardan biri, Vera Halamın ikiz kardeşi ölü doğmuştu. Babaannem yalnızca çocuklarından birini, geri kalan herkesten daha çok sevdiği en büyük oğlu Mihail’i emzirebilmişti. Diğer çocuklar, Moskova çevresindeki köylü kadınlar arasından seçilen sütanneler tarafından emzirildi.
23
Ukrayna’da eşine sıkça rastlanan bir ad olan Kotelenitski ailesine mensuptu. Aydınlardan oluşan bir aileydi, babaannemin amcası olan Vasil Kotelenitski Moskova Üniversitesi’nde profesördü. Hiç çocuğu yoktu, büyük yeğenlerine çok düşkündü, sıklıkla babamı ve erkek kardeşlerini Novinskoye’deki evinde uzunca bir süre kalmaya davet ederdi.
24
Derebeylik toplum düzeninde toprakla birlikte alınıp satılan köle. (ç.n.)
25
Andrey Amcam hatıratında büyükbabamın, oğullarının yalnız başına dışarı çıkmalarına asla izin vermediğini ve onlara hiç para vermediğini söyler. Onların davranışlarını büyük bir kıskançlıkla izler; en masum flörtleşmeye bile tahammül etmezmiş. Bu genç sofular yazdıkları şiirler haricinde kadınlardan bahsetmeye cesaret dahi edememişlerdi. Genç Rusların aşk maceraları erken yaşta başladığından onların bu iffetli halleri Mühendishane’deki arkadaşları için pek tabii ki büyük bir eğlence kaynağı olmuştu. Dostoyevski, kendi adına, arkadaşlarının kinizminden çok çekmiş olmalı. Karamazov Kardeşler’de babam Alyoşa’nın okul arkadaşlarının müstehcen konuşmalarını işitmemek için kulaklarını kapadığını anlatırken muhtemelen kendi tecrübelerinin bir resmini çizmekteydi.
26
O günlerde demiryolu yoktu. Yolcular genellikle at arabasıyla ya da troykayla seyahat ederdi ki bu şekilde Moskova’dan Petersburg’a gitmek neredeyse bir hafta sürerdi.
27
Büyükbabam, oğlunu Petersburg’taki okula yerleştirdiğinde önemli bir idari görevde bulunan akrabası General Krivopiçin’in nezaketine güvenmişti. Ama Krivopiçin Moskovalı akrabasını sevmiyordu ve babam için hiçbir şey yapmayacaktı. Gelgelelim büyükbabamın vefatının ardından General yükümlülüklerini hatırladı, babamı görmek için Mühendishane’ye giderek onu evinde kalmaya davet etti. O zamana dek on sekizine basmış olan Dostoyevski, kardeşi Mihail’e yazdığı mektuplarda kendilerinden sevgiyle bahsettiği bütün Kripoviçin ailesinin gözdesi haline gelmişti.
28
Mühendishane, Petersburg’ta bu isimle biliniyordu. Paul Sarayı aslında kadim bir kaleye benziyordu.
29
Büyükbabamın Moskova’daki konumu bir albayınkine denkti.
30
Arkadaşlarını hor görmesine rağmen onlarla ilişkisini asla kesmedi. Mühendishane’nin eski öğrencileri onun, okula geldiklerinde yeni öğrencileri korumaya her zaman hazır olduğunu, onları büyük çocukların tiranlığına karşı savunduğunu ve derslerinde yardımcı olduğunu hatırlarlar. Sözkonusu dönemde sınıfların belletmenliğini üstlenen genç bir subay olan General Saveliyev hatıralarında okul yönetiminin Dostoyevski’nin güçlü bir karaktere, derin bir haysiyet anlayışına sahip yüksek kültürlü bir genç olduğunu düşündüklerini