Goldwin Smith

Jane Austen'ın Hayatı


Скачать книгу

yaşam sunmayı; kadınların da geldikleri evlerden daha rahat bir yaşama sahip olmayı isteyebileceklerini söylemiştir. Fakat burada aşka ihanet söz konusu değildir. Jane objektifti, hatta görünüşe bakılırsa Shakespeare de öyleydi. Ne de olsa romantik ve duygusal romanların kadın karakterlerinin hikâyeleri nadiren fakirlikle sonlanır; genellikle varlıklı, genç bir centilmenle evlenirler. Jane’in altı kadın kahramanından üçü orta gelirli din adamlarıyla mutlu olmuştur. Biri, maaşı ve elde ettiği ganimetlerden başka serveti olmayan bir deniz subayıyla evlenmiştir. Bir diğeri, daha büyük beklentilere sahip olmasına karşın kalbini kazanan orta halli mülk sahibi bir adamla evlenmiştir. Altıncısıysa yüksek bir aileden gelen, sosyal açıdan nüfuzlu, muhteşem bir malikâne ve muazzam mülklere sahip yaşlı bir adamı reddederek zengin bir hayatı elinin tersiyle itmişti. Tüm bunlara, günümüzün karşılıksız aşklarını düşündüğümüzde bile kadın kalbinin servete kanması denemez. Kadın karakterlerin yalnızca aşkla hareket ettiği birden çok durumda anlatılmıştır. Mansfield Park’taki Fanny “Kadının aşkındaki coşku, yazarınkinden bile büyüktür. Kadın için sevdiği adamın elyazısı bile, yazdıklarından bağımsız olarak, bir mutluluk kaynağıdır,” demiştir.

      Sör Robert Harry Inglis, Jane Austen’a derinden hayranlık duysa da, Jane’den bahsederken dine referans vermemesine hayıflanmadan edememiştir. Belki de Bayan Barbauld veya Hannah More modasından sonra Jane’in de dinden bahsetmesini istiyordu. Oysa dinden bütünüyle bahsedilmediğini söyleyemeyiz. Mansfield Park’ta iki genç kızın, dini inançlarının teoriyle birlikte pratiğe dökülmesini sağlamak için onları yetiştirenlerin ihmalinden dolayı mahvolduğu söylenmiştir. Diğer bir hikâyede bir âşığın pazar günleri gezmeye çıkma alışkanlığı olduğu için reddedildiği iddia edilmiştir. Gelgelelim o dönemde, Piskopos Porteus veya Simeon’un çevresi gibi özel çevreler hariç, duyguları ne olursa olsun soylular din hakkında konuşmazdı. Bunun nedeni temelde kayıtsızlıktı; ancak bir ölçüde dine duyulan saygı da bunda etkiliydi. Oldukça dindar bir karaktere sahip Johnson’ın dini bütünlüğünden şüphe edilemez; buna karşın Johnson pek dinden bahsetmezdi, çalışmalarında da dinden bahsettiğini görmüyoruz. Jane Austen’ın vefatında dindar olduğunu biliyoruz, dolayısıyla yaşarken de dindar olduğuna veya görev bilincinin temelinde dinin yer aldığına şüphe yok. Diğer her şeyde olduğu gibi din konusunda da ılımlı ve coşkusuzdu. Ateşli Blair’dansa ılımlı bir vaiz tarzını tercih ettiğini bizlere göstermiştir. Bunun, ruhani veya edebi zevki hakkında övülmeye değer bir şey olmadığı düşünülebilir. Bir zamanlar çok ünlü olan Blair, artık alay konusu haline gelmiştir. Kullandığı retorik sanatların bazen dayanılmaz bir hal aldığı doğrudur. Fakat Blair’ı okuyacak sabrı olanlar, popülerliğinin bir nedene dayandığını görecektir. Ahlak anlayışı sağlam, hayat ve görev anlayışları akla yatkındır; dünyevi insanların ulaşabileceği bir dindar insan ideali oluşturmuştur. Johnson, İskoç bir Presbiteryen olmasına rağmen Blair’den saygıyla söz etmiştir.

      Bugüne kıyasla geçmişte kilise adına çalışmak için uyulması gereken standartlar düşüktü. Metodizmle uykusundan uyanır gibi olsa da devlet tarafından resmen tanınan kilisenin siyasi muhaliflik ile rasyonalizmin demokrasiyle birlikte yükselişiyle canlılık kazandığı söylenemez. Rahiplerin pazar ayinlerini yerine getirmeleri, insanları evlendirip cenazelerini gömmeleri ve muhtemelen yoksullara yardım edip öğüt vermeleri yeterli görülürdü. Görev yerinde ikamet etmemek ve birden fazla görevi aynı anda yürütmek o günlerde yaygındı ve genel kanı buna izin veriyordu. Kilise görevleri herhangi bir tür mülk gibi görülüyor, çekinmeden açıkça alınıp satılıyor, genellikle de ailenin en küçük oğlunun gelir kaynağı olarak görülüyordu. Diğer konularda olduğu gibi burada da Jane Austen’ın romanları, yaşadığı küçük dünyayı sadakatla yansıtıyor. Bir kilise görevini üstlenen adamın, görevini küçük oğluna bıraktığında, onun baba evinde kalmaya devam edip haftada bir atına binerek görev yerini ziyaret etmesindense görev yerinde bulunan papaz evinde ikamet etmesi konusunda ısrarını yansıtan Jane yaşının ilerisinde olduğunu göstermiştir. Jane, kendi babasını kınamadan birden çok görevi üstlenmeyi reddedemezdi. Babasının, birbirine yakın olsa da, iki görev bölgesi vardı. Din adamlarının yaptığı işin sosyal önemine, dünyevi ve hırslı bir kadının bir din adamıyla evlenmeyi istememesi üzerinden vurgu yapıyor, aynı zamanda hatiplik yeteneğine övgüde bulunuyordu. Bay Collins karakteriyle dini dalkavukluğu alaya alması, din adamlarına nefret duyduğunu değil, mesleğe leke süren dalkavuk din adamlarına gülüp geçmeyi dilediğini gösteriyor. Garip olmakla birlikte, Bay Collins bile sadece içten bir karakter olarak betimlenmiştir. Romancılar da dine en ölümcül darbeleri ikiyüzlü dindarları resmederek vurmuşlardır.

      Sör Robert Inglis, Jane Austen’ının ahlaki görüşlerinin saflığına ya da ahlaki yargılarının ve karakter ölçütlerinin sağlamlığına karşı çıkmazdı. Jane, Bulwer’ın yaptığı gibi ahlaki kurallarla oynayarak duygusallığı öne çıkarma fikrinden çok uzaktı. Yapmacıklığı sıklıkla alaya alıyor ve kendini aldatmayı su yüzüne çıkarıyor; bazen, özellikle de gençliğinin verdiği toylukla küçümsemeye varan şeyler söylüyorsa da asla insanları gerçekten küçümseyen biri olmamış ve asla erdemliliğine duyduğumuz inancı sarsmamıştır. Jane, görevi farklı bir tarzda anlatsa da, sevgi ve şefkat döngüsü Wordsworth’ün Kaside

      Конец ознакомительного фрагмента.

      Текст предоставлен ООО «Литрес».

      Прочитайте эту книгу целиком, купив полную легальную версию на Литрес.

      Безопасно оплатить книгу можно банковской картой Visa, MasterCard, Maestro, со счета мобильного телефона, с платежного терминала, в салоне МТС или Связной, через PayPal, WebMoney, Яндекс.Деньги, QIWI Кошелек, бонусными картами или другим удобным Вам способом.

      1

      (İng.) Novel of manners. Bir döneme ait ahlaki kuralları ve yaşama tarzını açıklayan roman türüdür. Türk edebiyatındaki “töre romanı”na benzer. (e.n.)

      2

      Jane Austen’ın diğer İngiliz romancılarıyla kronolojik ilişkisi kitabın sonunda yer almaktadır.

      3

      İkna, Çev: Serim As Özdemir, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2013, s. 25-26.

      4

      Giysi ve başlık yapımında kullanılan oldukça ince bir kumaş türü. (e.n.)

      5

      Bu kanepe, Chawton’daki evinde bulunan değil, Winchester’da konakladıkları yerde bulunan kanepedir.

      6

      Emma, Çev: Nihal Yeğinobalı, Can Yayınları, 2013.

      7

      1800’lerde satılan bir kibritin markası. (e.n.)

/9j/4AAQSkZJRgABAQEAYABgAAD/4QBORXhpZgAATU0AKgAAAAgABAMBA