duyarsızlıkla cevap verdi birayı sallarken, “Ah, tamam, orada olacağım.”
Genç Dick, Tim Hagan’dan ayrıldıktan sonra bir saatini dolu dolu geçirdi. Slovakyalı okul arkadaşı Marcovich’i arıyordu. Babasının şehirde en lezzetli, yirmi sentlik yemeğini servis yapmakla ünlü bir lokantası vardı. Genç Marcovich’in, Genç Dick’e iki dolar borcu vardı. Genç Dick ödemeyi bir dolar kırk sent olarak almaya razı oldu ve borcu sildi.
Biraz çekinerek ve endişe ile Genç Dick Montgomery Caddesi’nde gezinmeye başladı. İşlek caddenin tefecilerle bezenmiş birçok dükkânı arasında kararsız kaldı. En sonunda çaresizlikten birinin içine dalarak sekiz dolar ve bir bilet karşılığında en az elli dolar değerindeki altın saatini değiş tokuş yapmayı başardı.
Nob Hill malikânesinde akşam yemeği saat altı buçukta servis ediliyordu. Saat altı kırk beşte eve ulaştığında Bayan Summers-tone ile karşı karşıya geldi. İri yarı, yaşlıca, çökmüş ve nazik bir kadındı. Yetmişlerin ortalarında finansal kriz ile bütün Pasifik sahilini sarsmış ünlü Porter Rickington ailesinin kızıydı. İri yarı yapısına rağmen, kendi deyimiyle, yıpranmış sinirlerinden ıstırap çeliyordu.
“Bu hiç olmadı Richard, hiç olmadı!” diye çocuğu suçladı. On beş dakikadır akşam yemeğin seni bekliyor ve sen hâlâ ne ellerini ne de yüzünü yıkadın.”
“Çok özür dilerim Bayan Summerstone.” diye üzüntüsünü belli etti Genç Dick. “Sizi bir daha asla bekletmeyeceğim. Hatta sizi bir daha asla rahatsız etmeyeceğim.”
İhtişamlı akşam yemeğinde ikisi büyük yemek odasında otururken onun maaşını kendisinin ödediğini bilmesine rağmen Genç Dick, onu fazla yormamaya çabaladı. Bir ev sahibi bir misafirine nasıl davranıyorsa öyle davranmaya çalıştı.
“Burada çok rahat edeceksiniz.” diye söz verdi Dick. “Hele bir yerleşin. Burası güzel bir evdir ve birçok hizmetkâr burada çalışıyor.”
“Ama Richard…” dedi gülümseyerek fakat ciddiyetle. “Benim buradaki mutluluğumu hizmetkârlar sağlamayacak. Siz sağlayacaksınız.”
“Elimden geleni yapacağım.” dedi Dick kibarca. “Hatta daha iyisini yapacağım. Akşam yemeğe geç geldiğim için gerçekten üzgünüm. Önümüzdeki yıllarda benim geç geldiğimi bir daha asla görmeyeceksiniz. Sizi hiç rahatsız etmeyeceğim. Göreceksiniz. Bu evde sanki hiç yaşamıyormuş gibi davranacağım.”
İyi geceler dileyip yatak odasına gitmeden aklına son bir şey geldi ve ekledi:
“Sizi bir konu hakkında ikaz etmek zorundayım. Ah Sing -ahçımız- yıllardır bizimle, ah ne bileyim, belki yirmi beş belki de otuz yıldır babam için yemek hazırlamıştır. Hatta bu ev inşa edilmeden ya da ben doğmadan önce bile. O ayrıcalıklıdır. Kendi bildiğini okumaya o kadar alışık ki ona çok nazik davranmalısınız. Ama bir kez sizi sevdi mi sizi mutlu etmek için elinden gelen her şeyi yapar. Beni de çok sever. Eğer sizi sevmesini sağlarsanız burada çok eğlenceli vakit geçirirsiniz. Ve dürüstçe söylüyorum, ben de size hiç sorun yaratmayacağım. Ben de burada yokmuşum gibi davranıp hiç huysuzluk etmeyeceğim.”
5. BÖLÜM
Akşam saat dokuzda dakikası dakikasına bulabildiği en eski giysilerini giyerek Genç Dick, Ferry Binası’nda Tim Hagan ile buluştu.
“Kuzey’e gitmenin anlamı yok.” dedi Tim. “Orada kış çabuk gelir ve uyumamızı zorlaştırır. Doğu’ya gitmeye ne dersin? Nevada ve bütün çölleri görürüz.”
“Başka yer yok mu?” diye sordu Genç Dick şüpheyle. “Güney’e gitsek ne olur? Los Angeles, Arizona ve Meksika’ya gidebiliriz. Hatta Teksas’ı bile görebiliriz.”
“Kaç paran var?” diye ısrar etti Tim.
“Neden soruyorsun?” Genç Dick karşı atak yaptı.
“Buradan bir an önce gitmemiz gerekiyor ve başlangıçta paramızı kullanarak kaçarsak daha hızlı yol alırız. Bana bak, ben birinci sınıf giyinmişim ama sen öyle giyinmemişsin. Seni arayanlar bayağı gürültü patırtı çıkaracaklar. Sopa ile silkeleyebileceğinden daha fazla dedektifler peşine düşecekler. Onları atlatmamız gerek. Öyle yapmalıyız, evet.”
“O zaman biz de onları atlatırız.” dedi Genç Dick. Bir iki gün oraya buraya kısa geçişler yaparız, göze batmamaya çalışırız ve Tracy’e gidene kadar yol masraflarımızı öderiz. Sonra hiçbir şeye para vermeden Güney’e kaçarız.”
Düzenledikleri bu programı özenle yerine getirdiler. Yolculuğun parasını ödeyerek en sonunda Tracy’e ulaştılar. Bundan altı saat önce ise yerel şerif yardımcısı trenleri arama görevine son vermişti. Fazla tedbirli davranan Genç Dick Tracy’den de öteye Modesto’ya kadar tren ücretini ödedi. Ondan sonra Tim’in telkiniyle bir daha yolculuk için ödeme yapmadı. Onun yerine bagajların arasında saklanarak veya kapalı yük vagonları ve lokomotif mahmuzunun içine gizlenerek yollarına devam ettiler. Genç Dick gazete alıyor ve Forrest’ın milyonlarına sahip olan genç varisin kaçırılmasındaki dehşet verici hikâyeyi Tim’e okuyor ve onu korkutuyordu.
San Francisco’da ise Koruma Heyeti gözetim altındaki varisi için toplamda otuz bin dolar ödüller koyuyordu. Bir su tankının yanındaki çimlere uzanan Tim Hagan da aynı yazıyı okuyordu. Genç Dick’in kişiliğini düşündü. Arkadaşı için onurun maddiyatın ötesinde önemli olduğu ve yaşadığı yer ya da sahip olduğu servetin hiçbir değerinin olmadığını biliyordu. Yüksek bir arazide bir malikânede yaşıyor olabilirdin ya da düzlük bir yerde bir marketin üzerindeki bir konutta.
“Ah!” dedi Tim kırlara doğru göz gezdirirken. “O otuz bin dolar için seni ispiyonlasam herhâlde benim moruk sorun çıkarmazdı. Bunu düşünmek bile beni korkutuyor.”
Tim’in bu konuyu açık açık dile getirmesiyle Genç Dick de fikrini söyleyip bir polisin oğlunun ona asla ihanet etme ihtimalinin olmadığını açıkladı.
Altı hafta sonrasına kadar Genç Dick bu konuyu bir daha açmadı. Arizona’daydılar.
“Bak Tim!” dedi. “Benim bolca param var. Her dakika çoğalıyor ve ben bir sentini dahi harcayamıyorum, gördüğün gibi. Ama Bayan Summerstone benden yılda net bin sekiz yüz dolar alıyor, üstelik benim evimde kalıyor ve benim arabalarımı kullanıyor. Oysa seninle ben itfaiye erlerinin kamaralarındaki arta kalanları yemekten memnunuz. Her neyse benim param sürekli yükseliyor. Yirmi milyon doların yüzde onu ne kadardır?”
Tim Hagan çölün parlayan sıcaklık dalgasına gözlerini dikti ve bu matematik problemini çözmeye çalıştı.
“Yirmi milyonun onda biri kadardır?” Genç Dick sinirlenerek sordu.
“Hımm! İki milyon tabii.”
“O zaman yüzde beş yüzde onun yarısı eder. Yirmi milyon yüzde beş faizle ne kadar kazandırır?”
Tim duraksadı.
“Yarısı iki milyonun yarısı!” diye bağırdı Genç Dick. “Bu orana göre ben her yıl bir milyon daha zenginleşiyorum. Bunu unutma ve beni iyi dinle. Geri dönmek için hazır olduğumda -ama bu yıllar yıllar sonra- her şeye baştan başlarız: Sen ve ben. Sana söylediğimde babana mektup yazacaksın. Beklediğimiz yere bir koşu gelir, beni alır ve arabayla geri götürür. Sonra otuz bin dolarlık ödülü korumalarımdan alır, polis kuvvetlerinden ayrılır ve büyük ihtimalle meyhane açar.”
“Otuz bin dolar çok para.” Tim’in bu kendine özgü umursamaz tavrı aslında minnettarlığını belli ediyordu.
“Benim için değil.” Genç Dick cömertliğini küçümsemedi. “Otuz üç tane