Hasan Yılmaz

Yavuz Sultan Selim’den Halife Abdülmecit’e Yedi İklimin Sultanları Osmanlı Halifeleri


Скачать книгу

olmasına ilişkin birkaç rivayet vardır. Kuvvetli rivayete göre onun Müslüman olmasına kız kardeşi vesile olmuştur. Hz. Muhammed’in amcası Hamza’nın Müslüman olması sebebiyle büyük bir öfkeyle evinden çıkıp Hz. Muhammed’i öldürmeye giderken yolda karşılaştığı Nuaym b. Abdullah’tan, kız kardeşi Fatma ile kocası Said b. Zeyd’in Müslüman olduğunu öğrenince onların evine gider. Onları Kur’an okurken bulan Ömer, okuduklarını kendisine vermelerini istemiş, ancak bu isteği reddedilince kız kardeşini ve eniştesini dövmüş ve kardeşi, kendilerine Kur’an öğreten ve Ömer’den saklanan Habbâb b. Eret’i de çağırarak Müslüman olduklarını Ömer’in yüzüne karşı haykırmıştır. Onların korkudan azade bir şekilde, cesaretle inançlarını haykırmalarından etkilenen Ömer, o anda Müslüman olmaya karar verir ve kendisini Hz. Muhammed’e götürmelerini ister. Hz. Ömer’in Müslüman oluşunun, Hz. Muhammed’in, “Ya Rabbi! İslamiyeti Ömer b. Hattâb veya Amr b. Hişam (Ebu Cehil) ile teyit et.” şeklindeki duasının bir tezahürü olduğu belirtilmektedir. O, İslam’ı kabul eden kırkıncı kişi olunca Müslümanlar ilk defa Kâbe’de toplu olarak namaz kıldılar.

      Hz. Ömer’in Müslüman olması Mekkeli müşriklerin moralinin bozulmasına neden oldu. O, malıyla ve gücüyle her zaman İslam’a inananların sayısını arttırmaya çalıştı. Müslümanlar Medine’ye hicret etmeye başlayınca Ömer de yanında ağabeyi Zeyd, karısı ve oğlu Abdullah başta olmak üzere akraba ve arkadaşlarından oluşan yirmi kişilik bir kafileyle Mekke’den ayrılıp Kuba’ya gitti. Hz. Muhammed’in hicret etmesinden sonra birçok muhacir gibi Kuba’da oturmaya devam eden Ömer, gün aşırı Medine’ye giderek Hz. Muhammed ile görüşürdü.

      Hz. Ömer, seriyye olarak adlandırılan, İslam’ı yayma ve Medine’nin otoritesini kabul ettirme seferlerinin dışında Hz. Muhammed’in çevresinden hiç ayrılmadı. Komutanlığını Hz. Muhammed’in yaptığı bütün savaşlarda, Hudeybiye Antlaşması, kaza umresi ile veda haccında bulundu.

      Hz. Muhammed, Hayber Kalesi’nin fethedilmesinden sonra, 628 yılının aralık ayında Hevâzin Kabilesi’ne karşı gönderdiği otuz kişilik askerî birliğin başına Hz. Ömer’i komutan atadı. Mekke’nin fethinden sonra erkeklerden biat alan Hz. Muhammed, kendisi adına Kureyşli kadınlardan biat almasını ona emretti. Öte yandan Kâbe’deki resimleri yok etme görevini de o yaptı. 630 yılında Bizans’a karşı Tebük Seferi’ne çıkan ordunun ihtiyaçları için mallarının yarısını bağışladı.

      Hz. Peygamber, rahatsızlığı sırasında oluşturduğu orduya Üsame b. Zeyd’i kumandan tayin etti ve Ömer’i onun emrinde görevlendirdi. Mayıs 632’de namaza çıkamayacak kadar rahatsızlığı artınca namazı Hz. Ebu Bekir’in kıldırmasını emretti.

      Hz. Muhammed, hastalığının şiddetlendiği bir sırada kâğıt ve kalem getirilip söyleyeceklerinin kaydedilmesini istemişti. Hz. Ömer’in de aralarında bulunduğu sahabeden bazı kişiler buna gerek olmadığını, Hz. Muhammed’in rahatsızlığının şiddetlenmesi yüzünden böyle bir talepte bulunduğunu, Allah’ın kitabı ve Hz. Muhammed’in sünnetinin yeterli olduğunu söylemiş, bazıları ise aksi kanaat belirtmişti. Bunun üzerine Hz. Muhammed, yanında tartışmamalarını söyleyerek kendisini yalnız bırakmalarını istemiştir. Tarihe “Vasiyetname” veya “Kırtâs Vakası” diye geçen bu olay bilhassa Şiiler tarafından Hz. Ömer aleyhine kullanılmıştır.

      Hz. Muhammed’in ahirete göç etmesi sahabiler arasında büyük bir kedere yol açmış, Hz. Ömer, Mescid-i Nebevi’de, “Resulullah ölmemiştir! Allah onu muhakkak ki tekrar gönderecek ve böyle söyleyen kimselerin ellerini ve ayaklarını kestirecektir!” sözleriyle duygularını ifade etmiş, onu sakinleştiren kişi Hz. Ebu Bekir olmuştur.

      Hz. Muhammed’in vefatının ardından ilk halife seçiminde de Hz. Ömer etkili olmuştur. Halife seçimi için ensarın Sakifetü Beni Saide’de toplanarak halife seçimi konusunu görüştüğünü öğrenen Ömer, yanına Ebu Bekir ile Ebu Ubeyde b. Cerrah’ı da alıp oraya gider. Hz. Ebu Bekir onlara Ömer’i veya Ebu Ubeyde’yi halife seçmelerini önerir. Ancak Ömer ve Ebu Ubeyde, o varken bu görevi üstlenemeyeceklerini belirterek Ebu Bekir’e biat ederler. Hz. Ömer ertesi gün Mescid-i Nebevi’de bir konuşma yaparak Müslümanlardan Kur’an-ı Kerim’e sarılmalarını ve Ebu Bekir’e biat etmelerini ister.

      İslam’ın İlk Kadısı Oldu

      Hz. Ömer, Hz. Ebu Bekir’in hilafeti döneminde ona müşavirlik ve kadılık yaptı. Halife olunca Üsame b. Zeyd kumandasındaki orduya hareket emri veren Ebu Bekir, Ömer’in Medine’de kalmasını istedi ve bunun için Üsame’den izin aldı. Peygamberlik iddiasında bulunanlarla savaşma konusunda bir ihtilaf olmamasına rağmen zekât vermek istemeyen kabileler hakkında ashap arasında farklı görüşler ortaya çıktı. “La ilahe illallah!” diyenlerle savaşmanın doğru olup olmayacağı hususunda Hz. Ömer’in başlattığı tartışma, Hz. Ebu Bekir’in namaz kılmayı kabul edip zekât vermek istemeyenlerle savaşmanın şart olduğu konusunda farklı düşünenleri ikna etmesiyle son buldu.

      Hz. Ömer, Medine’ye saldırmak isteyen asilerin dağıtılmasını sağlayanlar arasında yer aldı. Peygamberlik iddia eden Tuleyha b. Huveylid’in üzerine bizzat yürümeye hazırlanan halifeyi, Hz. Ali ile birlikte bu kararından vazgeçirdi ve ordunun başına Halid b. Velid’in getirilmesini sağladı.

      Halife seçildikten sonra ticaret yaparak geçimini sağlamaya çalışan Hz. Ebu Bekir’e maaş bağlatan da o oldu. Ebu Bekir’in müellefe-i kulûbdan iki kişiye tahsisat ayırmasına karşı çıkarak artık onlara ihtiyaç kalmadığını söyledi. Sahte peygamber Müseyleme ile 632 yılında yapılan Akrabâ Savaşı’nda hafız sahabelerden bir kısmının şehit düşmesi üzerine Kur’an’ın toplanması konusunu Hz. Ebu Bekir’e açtı. Resul-i Ekrem’in yapmadığı bir işi yapma hususunda tereddüt gösteren halifeyi ikna edip vahiy kâtiplerinin yazdığı, dağınık hâldeki ayet ve surelerin Zeyd b. Sabit başkanlığında bir heyet tarafından bir araya getirilmesini sağladı. Hz. Ebu Bekir, Medine’den ayrıldığında ve hastalandığında kendisine vekâlet etti; 633 yılı hac mevsiminde emir-i hac olarak görevlendirildi. Hz. Ebu Bekir namaza çıkamayacak derecede hastalanınca imamlık görevini Ömer’e bıraktıktan sonra kendinin ardından Ömer’in halife olması için Abdurrahman b. Avf, Said b. Zeyd, Osman b. Affân, Üseyd b. Hudayr gibi sahabilerle değerlendirme toplantısı yaptı. Yaptığı görüşmeden sonra Hz. Osman’ı çağırdı ve kendisine bir belge yazdırıp mühürledi. Daha sonra Ömer ile Osman’ı yanına alıp Mescid-i Nebevi’ye giderek halka hitap etti ve “Sizin için halife seçtiğim kişiye razı olur musunuz? Bir yakınımı tayin etmedim. Allah’a and olsun ki bütün dirayetimle düşünüp taşındım ve Ömer b. Hattâb’ı uygun buldum; onu dinleyin ve ona uyun.” diye çağrıda bulundu ve halk onun davetine olumlu tepki verdi.

      Devletin Sınırlarını Hızla Genişletti

      23 Ağustos 634’de biat alan Hz. Ömer, ilk iş olarak bin kişilik bir askerî birlik kurarak Irak cephesinde Sasaniler’le çarpışan İslam ordusuna yardım gönderdi. Sasaniler’e karşı arka arkaya zafer kazanan İslam orduları, hızla sınırlarını genişletmeye başladı. Devletin sınırlarının genişlemesine paralel olarak, fethedilen toprakların güvenliği için karargâh şehirlere ihtiyaç duyuldu. Bu aşamada Kufe ve Basra’yı ordu merkezi olarak kurdurdu. Irak topraklarında tahkimatını tamamlayan İslam orduları, Sûs, Huzistan ve Musul’u da ele geçirerek Irak topraklarının tamamında egemenlik kurdu.

      Aynı dönemde Suriye topraklarında da Bizans’a karşı cepheler açıldı. Hz. Ebu Bekir döneminde kazanılan Ecnâdeyn zaferinden sonra Hz. Ömer devrinde yapılan Fihl Savaşı’nda Müslümanlar Bizans kuvvetlerine büyük kayıp verdirdiler. Daha sonra yürütülen seferlerle Ba’lebek, Humus ve Hama şehirlerini