Abdülhak Hamit Tarhan

Tezer yahut Melik Abdurrahmân-is-sâlis


Скачать книгу

İspanya yok, fakat hâlâ

      Matem etmekte bir takım cühelâ.

      Ağlasın haşre dek o mağbunlar,

      Bana aslâ dokunmuyor bunlar.

      Ne demekmiş derim vatan, millet?

      Bana siz elverirsiniz devlet!

      Melik

      (mütehevvir)

      Kalbine girmemişse hiss-i vatan,

      Onu sen kaale alma, bâri utan!

      Kız, köpekler bile vatanperver!

      Vatanı sevmiyen aceb ne sever?

      Tezer

      (kalbî)

      Şâh hazzetmiyor müdâhinden!

      Buna olmaz olur mu hayret eden?

      Arabın hükmdârı, hâmisi

      Oluyor hasmımın muhâmîsi!

      (cehrî)

      Önce ettim vazîfemi icrâ;

      Şimdi kaydimde olmuyor, zîrâ

      Vatana yâver oldu devletiniz;

      Halkı halkeyledi adaletiniz;

      Arzıhâlimde cümlesi meşrûh.

      Melik

      Böyle de olsa maksadın mecrûh.

      Vatan etbâ’ için de bir ni’met:

      Bana mı münhasır ona hizmet?

      Yalınız hizmet eyleyim, a’lâ;

      Müsmir olmaz o hizmetim aslâ.

      Bana yardımcı olmayınca umûm,

      Belki her ettiğim olur mezmûm.

      Ne kadar olsa bir melik mukdim,

      Vatana herkes olmalı hâdim.

      Ağlıyanlar fakat neden mağbûn,

      Ki eğer onlar olmasaydı zebûn,

      Vatanı hıfzederdiler elbet.

      Tezer

      O vatan şimdi de değil gurbet.

      Melik

      Neye İspanya yok dedin çoktan?

      Tezer

      Onu sizler var ettiniz yoktan!

      Melik

      Yokluk addettiğin ne olsa gerek?

      Tezer

      Kıral İspanya’dan çıkıp giderek

      Yerine diğeri mukîm olmak.

      Melik

      Buna giryân olan neden ahmak?

      Sence esbâbı varsa et ta’dâd.

      Tezer

      (muztarib)

      Önceki zannı ettim istirdâd!

      Melik Tezer

      Aksini et bana o halde beyân:

      Neden ahmak değil olan giryân?

      İsmi bir devletin değişse eğer,

      Halka bundan ziyan gelir mi meğer?

      (tebelbülden sonra)

      Kırala câ-nişîn olunca melik,

      Ağlamak şüphe yok ki câhillik!

      Melik

      (kalbî)

      Uymuyor bir sözü öbür sözüne!

      Tezer

      (kalbî)

      Girme kaabil değil bunun gözüne!

      Melik

      Yine dâim o milket-û-millet.

      Tezer

      (tecellüd ile)

      Neme lâzım o millet-û-devlet

      Ki bizim borcumuz sana hizmet?

      Sen sağ ol elverir!

      Melik

      Bu bir töhmet!

      (Hiddetle gezinir.)

      Tezer

      (kalbî)

      Her sözüm tab’ına tehâlüfde,

      Âcizim doğrusu teellüfde!

      Şüphelenmekteyim bu bîkesden.

      Tezer

      (kalbî)

      Ya nedir iştibâhı da’vet eden?

      Melik

      (kalbî)

      Olurum şimdi sırrına âgâh!

      (Tezer’e hasr-ı nazar eder.)

      Tezer

      (kalbî)

      Gazabı artıyor! Nedir o nigâh?

      Gözünü kalbine değirmekte!

      (Melik dikkatte dâim)

      Çâre buldum sarâya girmekte;

      Neyleyim gönlüne dehâlet için?

      Melik

      (bağteten)

      Neme lâzım deyince millet için,

      Bana vâr ol demek ne lâzımdır,

      Ki melik millete mülâzımdır?

      Devlet-û-milleti bilen anlar

      Ki melâzımla merciim anlar!

      Bu sözü kaale alsa bir diğeri,

      Tard olurdu anın bugün değeri!

      Bu nühûsetli fikri et ifnâ!

      Bil ki halkı edip de istisnâ,

      Bana -Vâr ol!– demek nühûsettir!

      (Hiddetle yine gezinir.)

      Tezer

      (heyecan içinde kalbî)

      Gözlerimde bu ne yübûsettir!

      Lâleler besliyor yüzümde arab,

      Yok mu bir damla yaş aman yâ Rab!?

      Terlesem de biraz hicâb olsa!

      Bed-duâdır bu, müstecâb olsa!

      Bu ne yâ Rab! Ne âteş-i çirkîn?

      Bunu ancak tufû eder teskîn!

      Ya kanımla söner harârettir!

      (birdenbire pâbûs ile)

      Câhilim, ettiğim cesârettir!

      Afvedin! Kılmayın beni tahcîl!

      Melik

      (men’ ile)

      Halkı benden