bî-lâfz iken olur menkuul,
Ne kadar olsa tecriben mermûz,
Keşfeder Nâsır-i cihân-âmûz;
Ona râz-i kader hüveydâdır,
Fikri gayb-âşnây-ı ferdâdır;
Aldanır şey değil, emîn ol emîn!
(Şiddetle gider.)
Tezer
(yalnız)
Ne kadar ihtiyar idi bu demin,
Ki temâsımdan eyliyordu ibâ!
(güler)
Mütenâsib midir, nedir acabâ?
Şimdi bir merd-i pür-tüvân oldu!
Ehl-i cennet gibi cüvân oldu!
Bu benim feyz-i vaslım olsa gerek!
(Yine güler.)
İyi ya, bir gece kabûl ederek,
Beni olmaz mı etse hem-sohbet?
O zaman öğrenir beni elbet!
Hele olsun biraz daha meclûb;
O zaman öğrenir nedir matlûb.
Tâzeyim ben, Rişar’da gönlüm var!
İLAVE-İ FASIL
Bir ağaçlık altında
Rişar
(istikbâl ile)
Lâyık-ı avdet oldu mu bu civâr?
Tezer
(müsâfaha-künân)
Bahtiyarız bugün Rişar!
Rişar
Acaba?
Bence âmâlim olmak üzre hebâ!
Tezer
Bir zekâ, bir de hüsn olup âlet,
Beni etmekle mazhar-ı devlet,
Olduk âlâm-ı fâkadan salim.
Rişar
Bana dünyâyı verseler, zâlim,
Seni vermez idim fakat hayfâ!
Derdime yoktu başka yolda şifâ,
Seni almak için seni verdim!
Yaşamak üzre medfene girdim!
Tezer
(mütefekkir)
Ne de şâhâne tab’ı muhteremi!
Rişar
Bir büyük kalbe düşmanın keremi
Sû’-i te’sîr eder, mücerrebdir;
Seni memnûn ederse ağrebdir!
Borcumuz şâha nefret olsun hep,
Ki değildir bizimle hem-mezhep.
Tezer
Çok yazık ki o sâhib-ül-ihsân
O kadar merhametli bir insân
Ki gören zanneder nebî çıkmış,
Bize mezhebce ecnebî çıkmış!
Beni âğûş-ı lûtfuna alarak
Etti bir bahr-i nûra müstağrak;
(bir kese irâesiyle)
İşte bir torba sîm-ü-zer!..
Rişar
Eyvah!
Pek ucuz!.. Pek ucuz, Tezer, eyvah!
Tezer
(torbayı itâle ile)
Sana da ben bağışlasam, Rişar’ım,
Ne yaparsın?
Rişar
(evvela mütekebbirane)
Suâline şaşarım!
(sonra mütereddidane)
İstemem!.. Halbuki…
(torbayı alarak)
Ne çâre?.. Kader.
(nevâzişle)
Şuraya vaz’eder teşekkür eder,
Seni de okşarım!..
Tezer
(handan)
Daha?
Rişar
O kadar.
(torbayı muayene ile)
Her fesâda bu torbadır masdar!
Tezer
Hele senden benim müfârekatim,
Abdirahman ile mürâfakatim
Hep geçinmek belâsıdır, ma’lûm.
Rişar
Ne denir, hükm-i tâli’-i mazlûm.
Rızk için artık olmayız nevmîd;
Bu sebepten Hudâya bin tahmîd!
Firkate oldu münkalib fâka;
Bu sebebten de lâ’net âfâka!
Tezer
İşte bak zâhir oldu hikmet-i fâl:
Eyledim şâhı âkıbet iğfâl.
Şimdi de azm edip bilâ-te’hîr,
İyice etmeli anı teshîr;
Bir iki ay daha karâr ederim,
Sonra bir yol bulup firâr ederim,
Ki makarrım senin huzûrun olur.
Emr-i tezvîcimiz netîce bulur.
Rişar
(müteheyyic)
Yine gitmek mi istiyorsun? Aman!
Tezer
Ayn-i fırsat değil midir bu zaman?
Rişar
Torbamız elverir ölünceye dek.
Neye lâzım yine desîse ve dek?
Tezer
(torbayı alarak)
Ya niçin biçmeyim ekilmiş iken?
Rişar
Vergiyi biçmeden verirse eken?
(Tezer güler.)
Kalbe nâzır değil mi Hak her gâh?
Senin olmaz mı hîlene âgâh?
Arz-ı hâl ettiğin zamanda murâd
Para almaktı,