Скачать книгу

vâkıf olmuyor nâdân!

      Rişar

      Gittiğim doğruluk denir bir yol.

      Bildiğim bir dil, ismi İspanyol.

      Fitnece, kahbe zence, zâlimce

      Bilmemek zül değil hayâlimce!

      Tezer

      (torbayı alarak)

      Fevt-i fırsat, imâte-i evkaat

      Kendini öldürüş demek kat kat.

      Rişar

      Fırsatı fevt olunca bir töhmet;

      Hîle îcâd ediş midir hizmet?

      Vakti tazyî’olursa bir küfrân,

      Cem’-i nakd eylemek midir şükrân?

      Tezer

      Ba’zı hoştur zemîm olan şeyler;

      Hîle bir orduyu halâs eyler.

      Rişar

      Ettiğin hîle sanki hizmet mi?

      Halk için mûcib-i selâmet mi?

      Sana âid olunca menfaati.

      Kim alır ettiğin mürâcaati?

      Hîlemiz halk içinse pek a’lâ;

      Bizi elbette afveder Mevlâ.

      Halbuki her teşebbüsün ancak

      (torbayı alarak)

      İddihâr-i nükuud için olacak;

      Bu cihetle o hîle töhmettir;

      Belki küfrân-ı nân-u-ni’mettir.

      Hırs eden dâimâ görür usret;

      Ya’ni mahrum olup çeker hasret.

      Tezer

      Şu da vardır ki ye’s ile hırmân

      Yine tahrîs eder fakiri hemân.

      (dest-sây-ı nevâziş olarak)

      Düşünürsen nişanlın olduğumu.

      Bilmen îcab eder ki bulduğumu

      Hep seninçün ben iddihâr ederim;

      (torbayı alarak)

      Sana vermekle iftihar ederim!

      Rişar

      Maksadın hangi borcunu ödemek?

      Tezer

      Babana hoş görünmeli…

      Rişar

      Ne demek!

      Pederim, var mı hâcet-i ifhâm,

      (torbayı alarak)

      Her işi hoş görür.

      Tezer

      (handan, torbayı alarak)

      Ne hoş evham!

      Olduğum halde bâkir-i tâhir,

      Beni reddeyliyor, sebep zahir:

      Buna hep mâlim olmamak illet.

      Nazarında zaruretim zillet.

      (Rişar önüne bakar.)

      Şükredin ki tesâdüf etti melik,

      Olacak bertaraf bu bîkeslik.

      Buna insan bulur mu bir diyecek?

      Daha dün bulmuyor idik yiyecek;

      İki bedbaht idik esîr-i rıbaak!

      Bu tebeddül nedir? Rişar, bak bak,

      İki bedbahta avn-i Rabbânî

      Rehnümûn etti bir cihanbânı!

      Nitekim böyle bir hakîre ile,

      Bin hakaaret görür fakîre ile

      Bîr cihangîri kâmyâb etti!

      Rişar

      (galeyan ile)

      Muterifsin! Demek ki iş bitti.

      (Tezer güler.)

      Abdirahman gibi, aman yâ Rab!

      Bu vefâsız kızın da gönlü arab!

      Nâsırı kâmyâb edersin ha!

      (torbayı alarak)

      Gülüyorsun utanmadan da daha!

      Tezer

      Güldüğüm şiddet-i teellümden.

      Pür-gamim ettiğim tazallümden.

      Güldüren hep bükây-ı kalbîdir!

      Rişar

      (temeshur ile)

      Eser-i iştikây-ı kalbîdir!

      Tezer

      Şiddet-i âteş-i ukuubetden.

      Kalbe târî olan rütûbetden.

      İhtizâza gelir de her bir rîk,

      (torbayı alarak)

      O teessür eder yüzü tahrîk.

      Rişar

      (torbayı alarak)

      Keşfine gıbta-hân olur hükemâ!

      Tezer

      Bu hakîkat.

      Rişar Tezer

      Hatâ!.. Hatâ ammâ

      Sehvini eylemek için tasrîh,

      Edemem gönlünü senin teşrîh!

      Gülüşün giryeden gelip ileri,

      Hande zannetme bende giryeleri!

      (torbayı alarak)

      Şu niçin olmasın muvâfakatin?

      İşte bir haftalık müfârakatin

      Bedeli oldu bir avuç altun.

      (Rişar torbayı alır.)

      Tezer’in de senin gibi meftun.

      Sensiz olmaz geberse de handân.

      Zinde kalsa saray olur zından.

      Sen bir ol da cihan cüdâ olsun.

      (torbayı alarak)

      Sana bin saltanat fedâ olsun!

      Rişar

      Beni bundan fedâ edip gitti!

      Tezer

      Meskenetten Hudâ halâs etti;

      Saltanattan da kurtarır bir gün;

      Sonra olsam da kaailim sürgün.

      (Rişar torbayı alır.)

      Cünha-ı sâbıkam ne? Gaybûbet.

      Buna mecbûren eyledim rağbet.

      Sohbet-i