Yasin Topaloğlu

Türkiye’yi Sarsacak 10 Gün


Скачать книгу

haberi ABD’nin Ankara Büyükelçiliğinden önce alıp hem FBI’ya hem CIA’deki refiklerine bildirmişlerdi.

      Hemen her ülkede onaramayacakları darbeler almışlardı.

      Sözde dostları birer birer terk etmeye başlamıştı hareketi.

      Devşirdikleri kalemşörler, başta Ahmet Turan Alkan, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Nazlı Ilıcak, Ali Bulaç olmak üzere hepsi tekkeyi terk etmişlerdi.

      Osman Şimşek “Nereye gömecekler acaba?” diye sordu kendi kendine.

      Uzaktan kumandayı aldı.

      Gayriihtiyari 1’i tuşladı. Samanyolu Haber 1 numarada kayıtlıydı.

      Hocası dünyayı hep Samanyolu Haber’den izlerdi.

      Ama o da artık “havuz medyası”na katılmıştı.

      Silmemişti hâlâ.

      Nostaljik olarak devam ettiriyordu.

***

      Emine Erdoğan, Çamlıca Camisi’nin haziresine gömüleceğini söylemişti eşinin.

      Recep Tayyip Erdoğan bir insan ömrüne sığdırılamayacak kadar çok iş başarmıştı.

      İstanbul Büyükşehir belediye başkanı seçilmişti ilk olarak.

      Üç hükûmet kurmuş, başbakanlığını yapmıştı.

      Halkın seçtiği ilk cumhurbaşkanı olmuştu.

      Türkiye başkanlık rejimine geçmiş ve iki defa başkan seçilmişti.

      Bir tek muhtar olamamıştı!

      Başkanlığının ikinci döneminde de TBMM, dört partinin yasa teklifi ile Meclisin manevi şahsiyetine mündemiç, ilga edilmiş hilafeti ihya ederek kendisini Cumhuriyet Dönemi’nin ilk halifesi ilan etmişti.

      Tel Aviv’den Londra’ya, Berlin’den Paris’e, Riyad’dan Tahran’a, Yeni Delhi’den Pekin’e, Moskova’dan Washington’a dünya ayağa kalkmıştı.

      Fener Rum patriğinden Vatikan’a, Anglikan Kilisesi’nden Mormonlara kadar TBMM’nin hilafeti ihya etmesi protesto edilmişti.

      Ama 100 milyon nüfuslu Türkiye’nin ve yeryüzündeki tüm Müslümanların tek bir yürek olarak hilafeti sahiplenmesi karşısında çok da çığırtkanlık yapamamışlardı.

      Özellikle Hint Müslümanları -Keşmir başta olmak üzere- destek yürüyüşleri yapmıştı.

      Arakan, Keşmir, Doğu Türkistan, Aşkabat, Duşanbe, Taşkent, Bişkek, Şam, Halep, Musul, Kerkük, Necef, Tahran, Bakü, Kahire, İskenderiye, Trablusgarp, Marakeş, Somali, Bosna, Kosova, Berlin, Kudüs, Kuzey Londra, Kuzey Kıbrıs, Nahçıvan ve Köln’de kalabalık yürüyüşler tertip edilmiş, dünya Müslümanlarının hilafete destekleri Türkiye’ye moral olmuştu.

      Recep Tayyip Erdoğan halife olarak Yemen, Irak, Suriye, Libya, Mısır, Sudan, Nijerya, Somali ziyaretleriyle buralardaki iç savaşlara son vermiş ve bu ülkeler İslam Milletleri Topluluğuna katılarak yeni bir dünyaya adım atmışlardı.

      İslam dinarı tedavüle sokulmuş, dünyanın beşten büyük olduğu ortaya çıkmış, Malezya, Mısır, İran ve Türkiye BM Güvenlik Konseyine girmişti.

      İslam ülkeleri arasında gümrük birliğine geçilmiş, Nahçıvan Paktı kurularak savunma alanında yeni bir dünyanın temeli atılmıştı.

      Şii-Sünni çatışmaları İran’la girişilen müşterek çabalar sayesinde sona ermiş, Vahhabilik, Suudi Arabistan’ın resmî ideolojisi olmaktan çıkmıştı.

      Türk ordusu 120 yıl sonra Kudüs’e girmiş ve üç dinin mukaddes şehrini yeniden huzurun ve esenliğin başkenti yapmış, Mescid-i Aksa’daki İsrail postalları sökülüp atılmıştı.

      Mekke ve Medine yeniden eski sadeliğine kavuşmuş, Kâbe’nin etrafına hoyratça yapılan binalar sessiz sedasız yıkılarak Mekke’ye yakışan sükûnet sağlanmıştı.

      Dünyanın en ücra köşesinde yaşayan bir Müslüman’ın gözyaşından ve kanından halife kendini sorumlu ilan etmişti.

      ABD, Avrupa ve Rusya’da İslam düşmanlığı sona ermiş, bu durum Hristiyanlar için de bir ferahlık getirmişti.

      Kudüs’ün yeniden üç dinin huzur şehrine dönüşmesinden sonra, İsrail ordusu silahlardan arındırılmış, başkenti Tel Aviv olan bir Yahudi kantonu kurulmuştu.

      Mervan Barguti, İsrail zindanlarından çıkmış, Filistin devletinin ilk devlet başkanı seçilmişti.

      Halid Meşal başbakan, İsmail Haniye dışişleri bakanı olmuştu.

      Fergana Vadisi’nden Fizan’a, İsfahan’dan Keşmir’e, Halep’ten Kosova’ya, Bosna’dan Hakkâri’ye tüm İslam havzasında büyük bir kalkınma seferberliği baş göstermişti.

      Müzikten mimariye, edebiyattan şehirleşmeye İslam medeniyeti yeniden dünyaya hayat vermeye başlamıştı.

      Yoksulluk ve faizle mücadele başlatılmış, Kahire başta olmak üzere mezar evlerde, gecekondularda, çarpık konutlarda yaşayanlar insan hak ve onuruna yaraşır yerleşim birimlerine taşınmıştı.

***

      Recep Tayyip Erdoğan sabah namazını kıldıktan sonra iki sayfa Kur’an okumuş, ardından günlük programına göz atmıştı.

      Rusya devlet başkanını saat 11.00’de kabul edecekti.

      Rus devlet başkanı, ABD başkanının ricasını iletecekti.

      Başkan, Türkiye’nin IMF’den ayrılma isteğini yeniden gözden geçirmesi için aracılık yapıyordu.

      Oysa kendisi bırak IMF’de kalmayı, eski dünyanın sömürge aygıtı bu kurumun lağvedilmesinden yanaydı.

      Sert bir lodos dalgasının sesiyle pencereden Boğaz’a baktı.

      Hilafet ilan edildikten sonra Dolmabahçe Sarayı’nı hem konaklamak hem de devletin işleri için kullanmaya başlamıştı.

      Emine Hanım yan dairede kalan torunlarına bakmaya gitmiş olmalıydı.

      Güneş doğmuştu.

      Pencereye yürüdü.

      Bahar göz kırpmaya başlamıştı.

      Ne çok bahar görmüştü.

      Saatine baktı.

      Güneşin doğmasının üzerinden yaklaşık bir saat geçmişti.

      İki rekât kuşluk namazı kılmak istedi.

      Seccadesine yöneldi. Tekbir aldı. İlk rekâtta Yasin Suresi’ni okumaya başladı.

      Uzun uzun okudu. Gözleri yaşardı.

      Rükûya eğildi, secdeye vardı.

      Ve secdeden kalkamadı.

      Emine Hanım ilk gördüğünde namaz kıldığını düşündü.

      Hafif yan tarafa doğru düştüğünü görünce kalp krizi geçirdiğini zannetti.

      Yanına yaklaştı.

      Recep Tayyip Erdoğan kuşluk namazı kılarken secdede vefat etmişti.

      Emine Hanım, yarım asırdan fazla yol arkadaşlığı yaptığı eşinin ölümüne içli içli ağlamaya başladı.

      Zor zamanlardan geçerek, zor zamanlarda konuşmuşlar, çile çekmişler, birbirlerine göz kulak olup kol kanat germişlerdi.

      Ayrılık günü gelmişti demek.

      Sakin bir şekilde kocasını seccadeye yatırdı.

      İslam milletinin 21. yüzyıldaki