1916’da Baytursın ve Bökeyhan, I. Dünya Savaşı sırasında Kazakların askere alınmaları ve döndüklerinde onlara toprak bağışlanması konusunda idareyle görüşmeler gerçekleştirirler. Ancak, Kazak bozkırında ve Taşkent’te bu iki lideri dinlemeyen halkın isyanlarının başlaması, Rusların silahsız ve güçsüz insanların yaptığı bu ayaklanmaları kanlı bir şekilde bastırması, Kazakların mallarının yağmalanması sonunda Çin’e ilk büyük Kazak göçü gerçekleşir (Asfendiyerov 1994: 108-109).
21-28 Temmuz 1917’de Orenburg’da yapılan ve ‘Umumî Kırgız Kurultayı’ olarak bilinen Ñ. Kongre’de devlet yönetimi, toprak problemleri ve hukuk sistemi masaya yatırılır, bölgesel ve millî özerklikten bahsedilse de bu konu hiç tartışılmaz. Bu toplantıda eğitim problemleri, din ve kadın konuları da ele alınır. Kongrede bir Kazak siyasi partisinin kurulması da istenir ve tasarı programının hazırlanması için aydınlardan bir grup görevlendirilir. Bökeyhan, Baytursın, Duvlat, Gumarov, Turmukhamedov, Jandibayeva ve Birimjanov tasarı programını hazırlar ve bu program 21 Kasım 1917’de Kazak Gazetesinde yayımlanır (Kendirbai 2002: 1140).
Alaş Orda millî hareketinin ele aldığı önemli konulardan birisi de eğitim olmuştur. Onlar devletten ayrı, uluslararası ve parasız eğitim istiyorlar, öğretim kadrosunun seçimle görevlendirilmesini, ilk okullarda eğitim öğretim dilinin Kazak Türkçesi olmasını, Kazak ortaöğretim okulları ve üniversitelerinin de kurulması gerektiğini ifade ediyorlardı. Bu süreçte parti hâline gelemeyen Alaş Orda özerk hareketi yine de büyük bir güç hâline gelmiştir.
8-13 Aralık 1917’de Orenburg’da yapılan II. Genel Kazak Kurultayı’nda Türkistan’ın millî istiklalini ilan eden müstakil hükûmetin adı ‘Alaş Orda’ olarak verilir, böylece Alaş Orda hükûmeti 13 Aralık 1917’de resmen kurulur, başkanlığına Alihan Bökeyhan, Millî Eğitim Bakanlığına da Ahmet Baytursın getirilir (Oraltay 1973: 31). Alaş Orda Hükûmetinin başkenti olarak Semipalask (Alaş; eski adı Yeditam) ilan edilir.
Özerk Alaş Orda devletinin kurulması ve Kazak ordusunun teşkilatlandırılması bu kurultayda ele alınan konuların içinde yer alır. Bu kongredeki kararlara göre bu topraklar, Alaş halkının kendi malıdır, bu topraklarda yaşayan bütün halk, bu devlet sınırları içerisinde millî ve kültürel özelliklerine sahip olarak devlet kurumlarında da temsil edilecektir. Bu kongrede ayrıca beş üyeden oluşan eğitim komisyonu da seçilmiştir. Komisyon, ‘maarif işlerine ehemmiyet verilmesi, eğitimin herkesin ana dilinde yapılması’ (Oraltay 1973: 30) yönünde kararlar alır ve görevlerini şu şekilde belirler: İlk ve orta okullar için ders kitapları, öğretmenler için rehber kitaplar, eğitim ilkelerini belirleyen kılavuzlar hazırlamak ve eğitim programlarını oluşturmak; Kazak imlası üzerinde çalışıp yazı dilindeki imla kurallarını belirlemek; yararlı kitapları Kazak Türkçesine çevirmek.
‘Türkistan’a istiklal’ talep eden, Beyaz Rusların da Kızıl Rusların da şiddetle karşı çıktıkları bir hareket olan Alaş Orda, 3 Haziran 1920’de Kirrevkom’un emri üzerine ortadan kaldırılır. Sovyetler, başlangıçta kendi iktidarlarını güçlendirmek için Alaş liderlerini kullanmış ve devlet kurumlarında çalışmalarına izin vermiş; Alaş liderleri, takip edilmeyecekleri yönünde bir karar (3 Haziran 1918 VTSIK Kararnamesi) alınmasına rağmen takibat altında tutulmuş ve 1930’lu yıllarda Stalin’in kızıl kırgını sırasında idam edilmişlerdir (Kendirbai 2002: 1147). Alaş aydınları bu süreçte bile eğitimle ilgili çalışmalara imza atmaktan geri durmamıştır.
Alaş Partisi ve Alaş Orda hükûmeti yöneticileri sadece Türkistan’da değil bütün Rusya Türk Müslümanları arasında hatta bütün Türk dünyasında aydın ve bilgili kimseler olarak kabul görmüş, Ceditçilik hareketi içinde yerlerini almış ve taktir edilmişlerdir.
Bu makalenin ilk bölümünü, Alaş Orda’nın ortaya koyduğu dil ve eğitimle ilgili çalışmaların neler olduğu ve hangi çalışmaların yapıldığı konusu oluşturmaktadır.
İlk olarak Alaş döneminde Alaş aydınlarının dil ve eğitim konusunda ne tür kararlar alıp çalışmalar yaptığından kısaca bahsedelim. Alaş aydınları, Kazak bilim dünyasının önemli alanlarından biri olan dilbilimin temelini atmışlardır. Onlar, dili korumak, geliştirmek, kullanım alanını genişletmek konusundaki sorumlulukları dile getirerek Kazak Türkçesinin siyasi, sosyal, toplumsal seviyesine özellikle önem vermişlerdir. Dil, kültür ve eğitime ilk defa bu kadar önem verilen dönem Alaş dönemidir. Alaş aydınlarına göre dil, milleti koruyan en kuvvetli araçtır. Ahmet Baytursın bu konuda: ‘Ana diliyle konuşan, ana diliyle yazan halkın millîliği, halkı bitmeden bitmez. Milletin korunmasına da yok olmasına da sebep olan şeyler içinde en kuvvetlisi dildir’ (Tileşov 2016) der.
Alaş partisi programında ‘okulların kapısının herkese açık olduğu, ilk okulların ana dille eğitim vereceği, Kazak Türklerinin ana dilleriyle eğitim veren orta öğretim kurumları ve üniversite açacağı, okumakla ilgili her şeyin özerk olacağı, hükûmetin eğitim işine girmeyeceği, profesör ve öğretmenlerin seçimle göreve getirileceği, kütüphaneler açılması gerektiği, gazete çıkarmak, kitap yayımlamak için özgürlük verileceği’ yer almaktadır (Süleymanova 2016).
Yazı dilinin millîleştirilmesi ve buna bağlı olarak oluşturulan millî yazılı edebiyat da hem tür hem tarz bakımından da sistemli bir hale getirilmiş, zenginleştirilmiştir. Bunun yanında Kazak basın yayını da bu dönemde millî bir içerikle yayın hayatında yerini alır. Alaş aydınları ayrıca ders kitapları yazmak ve eğitim sistemini düzenlemek konusuna da emek vermişlerdir. A. Bökeyhan tarih, folklor ve sosyoloji alanlarında, A. Baytursın, 1912’den 1929’a kadar devam ettirdiği ders kitapları sahasında, H. Dosmuhammed tıp, biyoloji, dilbilim alanlarında, M. Tınışpay tarih alanında, M. Duvlat dilbilim, edebiyat ilmi ve matematik alanlarında, J. Aymavıt psikoloji ve edebiyat biliminde, T. Şoşanulı dilbilim ve ders kitapları alanında kitap ve makaleleri ile Alaş’ın ilmî yayın hareketini de canlandırmışlardır. Bu eserlerle birlikte yazı dilinin imla kurallarının belirlenmesi, başka dillerin Kazak Türkçesine etkileri, kelime yapımı, söz dizimi gibi alanlarla ilgili konular üzerinde çalışmalar başlatılmış, Kazak Türkçesinin kendi yapısını, sadeliğini, güncelliğini kaybetmemesi ve koruması yönünde fikir alışverişinde de bulunulmuştur. Alaş aydınlarının diğer bir çalışma alanı terim bilimdir. Onların terim türetme yöntemleri ve sistemleri bugünkü Kazak terim bilim alanında hâlâ kullanılmakta ve geliştirilmektedir. Dönemin ediplerinin başka dillerden ve Türk lehçelerinden yaptıkları çeviri ve aktarmalar vasıtasıyla çeviri bilim alanı kurulmuş ve gelişmiştir. Özellikle ilmî aktarmalar hem sayısı hem de türü açısından dikkate değerdir. Kurultaylarda kayda geçirilen karar ve kurallarla birlikte resmi dil de sistemi hale gelmeye başlamıştır. Bu ana dil olan Kazak Türkçesinin devlet dili olma sürecinin başlangıcı da olmuştur (Tileşov 2016).
Alaş dönemi aydınlarının ele aldığı konular, Baytursın tarafından teori olarak planlanan ve gerçekleştirilmeye çalışılan konulardır. Bu alanda teorileriyle Kazak dilbiliminin temellerini de atan, bahsedilen alanlardaki çalışmaları gerçekleştiren ve eserlerde ‘Alaş’ın teorisyeni’ olarak kabul edilen Ahmet Baytursın’dan kısaca bahsedildikten sonra onun Alaş tarafından belirlenen dil ve eğitim çalışmalarına ne kadar ve nasıl katkılarda bulunarak neleri gerçekleştirdiği ele alınmaktadır.
Ahmet Baytursın (1873-1937) bütün Türkistan’ın taktirini kazanmış şair, yazar, eğitimci, gazeteci, dil bilimci ve siyasetçidir. ‘Alaş hareketinin teorisyeni’ olarak da anılmıştır. 1873 yılında Kazakistan’ın Torgay vilayeti Sarıtübek Köyü’nde doğan Baytursın, ilk ve orta okul eğitimini Torgay’da aldıktan sonra Orınbor’daki yüksek öğretmen okulunu bitirmiş ve 1895-1909 yılları