Çulpan Zaripova Çetin

Alimcan İbrahimov'un Eserlerinde Tatar, Başkurt, ve Kazak Türklerinin Kültürel Değerleri


Скачать книгу

oldular. Ayaz İshaki’nin Sönnetçé Babay (Sünnetçi Dede), Ostazbike (Ustazbike), Kiyev (Damat), Kötélgen Bikeç (Beklenen Gelin), Aldım-Birdém (Aldım-Verdim), A. İbrahimov’un Tabigat Balaları (Tabiat Çocukları), Tatar Xatını Niler Kürmi (Tatar Kadını Neler Görmez), Almaçuar gibi eserlerinin, Tatar Türklerinin o dönemdeki hayatını yansıtan ve bugün de millî değerleri ve hayat tarzı ile bu milleti dünya çapında tanıtmaya devam eden, Tatar Türklerinin hayat ansiklopedisi niteliğini taşıyan eserler olduğu tartışılmaz bir gerçektir. Bu eserler Tatar köyünün, Tatar halkının tarihî geçmişini, yaşam tarzını, geleneklerini, örf âdetlerini ve kültürel değerlerini gelecek nesillere ulaştırmakta önemli rolü üstlenmektedirler.

      Tatar millî edebiyatına temel atan ünlü yazar, bilim adamı, eleştirici, gazeteci, öğretmen, tarihçi ve siyaset adamı Alimcan İbrahimov, hikâye, öykü ve romanlarında hangi konuyu ele alırsa alsın her şeyden önce Tatar halkının hayatını, yaşam tarzını anlatmaya çalıştı ve halkın umutlarını ve isteklerini daha gerçekçi bir şekilde ortaya koymak için halk edebiyatından ustaca yararlandı. Örneğin, 1922 yılında yazılan ve bütün Türk boyları için ortak olan at sevdasını ele alan Almaçuar adlı eserinde A. İbrahimov, her şeyden önce Tatar çiftçilerinin günlük hayatını, toprak ve at ile uğraşını, üzüntü ve sevinçlerini, köylülerin hayat felsefesi ve hayat tarzını, alışkanlıklarını, Tatarların sabantuy8 adlı millî bayramını anlatır. Ünlü Rus bilim adamı P. Kogan, A. İbrahimov’un Almaçuar adlı hikâyesini “Nesir sanatının cevheri” diye nitelendirir. A. İbrahimov’tan sonra gelen, aynı onun gibi eserlerinde Tatar köyü ve çiftçi hayatını yazan A. Şamov, M. Emir, Ö. Beşirov, F. Hüsni, E. Yeniki gibi ünlü Tatar yazarları da bu eserde işlenen konulara, genel olarak İbrahimov’un yaratıcılığına, usta kalemine sık sık müracaat ederler. Tatar edebiyat uzmanı G. Xalit’in de yazdığı gibi “sosyal olayları, insanlar arası ilişkileri ve tiplerin sadece onlara özgü karakterini günlük hayat, örf ȃdetler, etnik boyalar (efsaneler, inanışlar, inançlar, türküler, atasözleri, deyimler) aracılığıyla açabilme ustalığı A. İbrahimov’un kabiliyetine özgü bir sıfat.9 Tatar halk edebiyatını öğrenmeyi ve edebî eserler yaratırken onlardan yararlanmayı A. İbrahimov başka yazarlardan da talep eder ve onların bu yönde yakaladıkları olumlu tecrübeleri hemen görür ve değerlendirirdi.10

      A. İbrahimov sadece Tatarların değil birçok Türk boyunun medeni ve tarihî bilincinin gelişimini sağlayan yazarlardandır. A. İbrahimov’un bütün yaratıcılığı ve faaliyetleri kardeş halkların dostluğunu sağlamlaştırmaya yönelikti. Eserlerinde de ne kadar ustaca Tatar halkının hayatını ve geleneklerini yazdı ise aynı şekilde diğer kardeş boyların günlük hayatı ve kültürel değerlerini de yazdı. Türkmen şairi Berdı Kerbabayev onu ilk öğretmeni olarak tanıyarak “Sovyet hâkimiyeti yerleştirilen yıllarda Orta Asya edebiyatlarına nazaran Tatar edebiyatı çok ileriye gitmişti. Bunda A. İbrahimov önemli yer almaktaydı” dedi.11 Büyük Azerbaycan yazarı Samed Vurgun, A. İbrahimov’u Sovyetlerin içinde yer alan bütün Doğu halklarının büyük yazarı olarak nitelendirir. Başkurt yazar ve edebiyat uzmanı Kirey Mergen de Tatar Türklerinin büyük oğulları A. Tukay ve A. İbrahimov’un usta kalemleri ile birçok Türk boyuna üstat ve kıble olduğunu anlatır. Başkurdistan’ın halk şairi Seyfi Kudaş, onu üstadı olarak tanır, diğer ünlü Başkurt edibi Davut Yultıy ise A. İbrahimov’un Başkurt Sovyet edebiyatının temelini atmakta doğrudan emeği olduğunu söyler.12 Bu konuda Tatar yazarı Fervaz Minnullin’in sözleriyle bir sonuç yapacak olursak, “A. İbrahimov’un yaratıcılığı Kazak, Kırgız, Başkurt, Azerbaycan ve Özbek yazarları için de örnek ve tecrübe ekolü oldu.13

      Tatar edipleri XX. yy. başında kendi tarihleri dışında diğer halkların geçmişine, hayatına ve örf ȃdetlerine de müracaat ettiler. Örneğin, 1908 yılında Kasıym Bikkolov, Tatar okuyucularına Orta Asya halkını, onların hayatını tanıtan Törkistan (Türkistan) adlı romanını yayımladı. G. Monasıypov Tarançı Kızı Yeki Helimnéŋ Bérénçé Möhebbeté (Tarancı Kızı Ya da Halim’in İlk Aşkı) adlı romanında Uygur ve Çin halklarının geçmişini anlatır. Gali Refikıy’ın Vakıtlı Nikah (Süreli Nikâh, 1913) adlı hikâyesinde Selim ile Kaşgar kızı Hakime’nin kaderi örneğinde yerli örf ȃdetlerle ilgili zengin malumat verilir. Bu tür eserler Tatar edebiyatını içerik bakımından zenginleştirdi, edebiyatta yeni konuların açılmasına zemin hazırladılar.14

      A. İbrahimov Başkurdistan topraklarında bulunan Soltanmurad köyünde doğup büyüdü, köy hayatının düzenini, örf ȃdetlerini, çiftçi hizmetinin bütün inceliklerini ve zorluklarını kendi omuzlarında hissetti. Bu yüzden onun yaratıcılığında köy ve çiftçi hayatı önemli yer alır. Daha fazlası, doğup büyüdüğü toprakta konuşulan dilin zenginliği, doğa, günlük hayat, gelenekler, evcil hayvanlar, çiftçilik hayatı, tarla işleri, giyim kuşam ile ilgili Ural bölgesinde yaşayan Tatar ağızlarında (Minzele, Sterlitamak, Zlatoust, Perm vb.) bulunan diyalektik sözleri başarılı bir şekilde ve yerinde kullanarak halk dilinin zengin bir kaynak olduğunun altını çizer.

      A. İbrahimov, köy mektebinde eğitim almaya başladığı yıllardan itibaren Başkurt çocuklarıyla bir arada oynayıp kardeş Başkurt halkının geleneklerine ve kültürel değerlerine büyük saygı ve sevgi içinde yetişir. 1906 yılında Ufa şehrinde Zıya Kamali tarafından yeni usul Galiye medresesi açılır. A. İbrahimov orada ilk öğrencilerden olarak eğitim görmeye başlar. Bu medreseye ileri görüşlü Başkurt ve Tatar öğrencileriyle beraber eğitim almaya Kazak, Kırgız, Özbek, Dağıstan, Çerkez ve diğer halklardan da öğrenciler gelir. Aynı yıl Galiye medresesine kendisini gelecekte ünlü Tatar-Başkurt şairi olarak tanıtacak olan Mecit Gafuri de başlar ve A. İbrahimov ile yakından arkadaş olur.

      Ünlü Başkurt halk şairi ve aksakalı Mostay Kerim’in de anlattığı gibi, A. İbrahimov “Başkurdistan toprağında doğup büyüyen, Başkurdistan’ın havasını soluyan, yırlarını15 söyleyen, sularını içip yetişen bir edipti.”16 Bu yüzden A. İbrahimov’un birçok eserinde olaylar Başkurdistan toprakları sınırları içinde bululan köy ve şehirlerde gerçekleşir ve yazar Başkurt halkının hayatını, millî özelliklerini, zengin halk edebiyatını ve eşi benzeri olmayan doğasını en içten duygularla tasvir eder (Yöz Yıl Élék (Yüz Yıl Önceden), Karak Mulla (Hırsız Molla), Tabigat Balaları (Tabiat Çocukları), Yeş Yörekler (Genç Yürekler), Tatar Xatını Niler Kürmi (Tatar Kadını Neler Görmez), Yaŋa Kéşéler (Yeni İnsanlar), Almaçuar, Başkort Kızı Gölbike (Başkurt Kızı Gülbike) vb.). Ünlü Başkurt yazarı, dram ustası ve gazeteci Davut Yultıy 1920-1930’lu yıllarda şöyle yazar: “Bugüne kadar Başkurdistan’ın zengin doğasını Alimcan İbrahimov gibi tasvir eden başka bir edip doğmadı. Alimcan, Başkurt’un zengin doğası, güzel karakterleri ile nasıl Tatar edebiyatında ve tarihinde büyük eserler yarattı ise aynı zamanda saf Başkurt hayatından Tatarlar için yarattığı Gülbikeleri, Almaçuarları ile Başkurt edebiyatına da temel atmaya yardımcı oldu diyebiliriz.17

      1910 yılında Sterlitamak şehrinde Kalem kütüphanesinde yayımlanan Tatar Xatını Niler Kürmi adlı öyküsünde Başkurdistan gerçekleri daha dolu ve özel bir yankı bulur. Eserde olaylar, malını Başkurt halkının hakkını yiyerek biriktiren Kanton Şibay ailesi ile bağlantılı olarak gelişir. A. İbrahimov bu öyküde bir araya gelip