Cafar Oğlu duysun Vırıtlar
“Kel Cuma’ye yazdığı bir şiiri var. Kasım Hacı dayısıymış. Kasım Hacı, Kel Cuma’ye gızı vermiyor. Bunnar da gaçırmak istiyor. Fakat adamın mavızarı varımış, beklemiş. Gaçıramamışlar. Gaçıramayınçık rahmantlık Cafar Memmet, Kel Cuma’ye diyoku: “Yavrum Cuma bir iki beyit yazak mı saña ne diyoñ” diyo. Cuma “yok yok” diyo. Cafer Memmed “amma Cuma sen bunu hak ettin” diyo. Kel Cüma yazmış oluyo güya:
Gaçarsın benden Evren ceylanı
Felek sürdürmemiş başa devranı
Helete’yi, Hacıları, Savranı
Gezdim saña bañzer yokdur Emine.
Güz gelinci sökün eder kerkezi,
Evren deller güzellerin merkezi
Azaplı’yı, İnekli’yi, Çerkez’i
Gezdim saña bañzer yokdur Emine.
Ötüşüyor Kara Daş’ın feriği
Kırka yakın Eminemin beliği
Balkar, Garacaoluk, Bozlar, Çeliğ’i
Gezdim saña bañzer yokdur Emine.
Tahtalı’ya göçer Kürd’ün keçiği
Ben severdim güzellerde açığı
Abbasları, Bıdakları, Buçuğu
Gezdim saña bañzer yoktur Emine.
Daşlı deller Sırıklı’nın yolları
Yabanıdır insan bilmez illeri
Gızılbaş Nurkağı, Meydan, Gulları
Gezdim saña bañzer yokdur Emine.
Evlerinin önü ziyaret kala
Ağlarım ağlarım bakarım yola
Tak beni Eminem tak beyaz kola
Altın bileziğin olam Eminem.
(Şaş Ali Barak ağabeyden 20 Nisan 2019 Tarihinde Helete’de kendi evinde derledim.)
TOPAL ÖKKEŞ (BARAK)
Bizim Helete’de şiir söyleyen çok. Herkes her şeye şiir söyleyebilir. Fakat gerçekten iyi şair olanlar, usta işi şiir söyleyenler de var. Topal Ökkeş amcam “şair”lerden biri. Topal Ökkeş, 1927 doğumlu, diploması yok ama her şeyi biliyor. Uzun zamandır derlemek istediğim şiirlerinden aklında kalanları sağ olsun bana okudu. Ben de sesini kaydedip yazıya geçtim.
Topal Ökkeş amcanın, 20’li yaşlarında (1951 yılında) bir ayağı sakat kalmış. O yüzden köyde “Topal Ökkeş” olarak biliniyor. Şiirlerinin de bu adla bilinmesini istiyor. “Kimliğimde 1932 doğumluyum, 1927 doğumluyum doğrusu. Atatürk’ün öldüğünde büsbüyüktüm. O yıl Yumuğ’un oğlunu vurdular. Yatıya giderken delikanlı idim. Babamla melengiç sıyırırdık Kızıl güllerde. O zaman en azından 10-12 yaşında olmalıyım. Tustur’un vurulduğunu da bilirim. 36’da vurulmuş. Hiç haberin olmadan bitiyor. Ay gün yıl. 93 sene uçtu geçti.” diyor Ökkeş Amcam.
Topal Ökkeş amcanın şiirlerinin çoğu çeşme başında, yayla yolunda karşılaşılan hayalî güzellerle atışmalı “dedim dedi” şeklinde ve bir giriş hikâyesi var. “Şiirlerimin içinde bir tek harf bile başkalarına ait değil. Bir harf bulunsa bile kalemimi kırarım. 19-20 yaşlarımda birine sevdalandım. O beni sevdi ben onu sevdim kavuşamadık. Dert o zaman başladı. Onun hayaliyle karşılıklı atışıp duruyoruz o günden bu güne.” diyor: Aşk, memleket sevgisi şiirlerin temel konusu. Şiirler dörtlükler hâlinde ve çoğu 6+5=11’li hece ölçüsüyle yazılmış. Kafiyeleri de oldukça kuvvetli. Şiirlerin aslında başlıkları yoktu, rediflerine bakarak ben ad verdim.
Sen koca çınarsın dalların güzel
Kaşın gözün ile dillerin güzel
Bahçanızda türlü türlü çiçekler açmış
Menekşe sümbülden güllerin güzel
Güzel olanın güzel olur sözleri
Çok severler baharları yazları
Tut ağacından yapılmıştır sazları
Sen ağaca bakma tellerin güzel
Helete’nin dağı boranlı karlı
Yanağı gamzeli gerdanı benli
İçimdeki dertler türlüdür türlü
O yarayı saran ellerin güzel
Bir yar sevdim şu dağların başında
Gele gele sarp gayayı yol ettim
Geldim göçmüş issiz buldum yurdunu
Dizlerimi vura vura kül ettim
Ağlayarak geri döndüm yolumdan
Bir domurcuk alamadım gülümden
Gırılmış sazımın kötü halından
Saçlarımı yola yola tel ettim
Gar getti mi şu dağların ardından
Bari bir top sümbül alam yurdundan
Vallaha ölüyom daha derdinden
Ağlamaktan gözlerimi kör ettim
İlkbaharda duman çöker dağlara
Coşkun akan deresine ne deyim
Yaylanın yolunda bir güzel gördüm
Beni vurdu yarasına ne deyim
Ganıyan yarama gözyaşın çaldı
Şunu baala diye mendilin verdi
Çırpını çırpını yanıma geldi
Bir tas su verişine ne deyim
Acımaktan gözyaşını tutamaz
Dünyanın malına beni satamaz
Sevdiğini alamıyan yatamaz
Boynun büküp duruşuna ne deyim
Bir duman göründü dağın ardından
Hanı senin ölen vardı derdinden
Türlü türlü çiçek bitmiş yurdundan
Bekliyo yolunu göçersin diye
Yel eser de sızılaşır dalları
Bülbül feryad edip bekler gülleri
Sazındaki nağme veren telleri
Açmış da kolların geçersin diye
İlkbaharda erken çıkar yoluma
Bakır helkeleri almış goluna
Doldurmuş badeyi almış eline
Bekliyo yolunu içersin diye
Dedim ki,
Bilmem Gölalaa belki Sıraca
Bahar geldi bizim daalar alaca
Ava çıktım senin gimi turaca
Teltii çekersem eller gırılsın
Gız