diye deli dolu eserdin
Sana yan bakanın boynun keserdin
Halk içine yayılmış bir eserdin
Bu Muharrem Oluk dendin evladım.
İşte en doğrusu benim yolum den
Nerde acıkırsan orda bulun yen
Her yer evin oldu dünya benim den
Arkadaş gönlünü kırman evladım.
Eller gibi işe güce koşmadın
Kim öğüt verirse onu taşladın
On sekiz yaşadın kaza işledin
İşte sen çürüttün beni evladım.
Katil kaçtı söyleniyor dillerde
Allah olur muymuş böyle kullarda
Neçe zahmet çektim karakollarda
En sonunda ele geldin evladım.
Şimdi bu eselli mahkûmdur yeter
Yoklasan babalık başıma kakar
Artık dertli anne canından bıkar
Yalan dünya bana zindan evladım.
Vilayet Maraş´ta üç sene yattın
Dedin ki anne ben Maraş´a kalktım
Bir de ora vardım duruma baktım
Sonra Diyarbekir dedin evladım.
Çıktım üstüne de seyran eyledim
Güzeller içinde gördüm bir torun
Nasıl metedeyim böyle güzeli
Başı iprim iprim telli bigüzel.
Kaşları kara da sürmeyi netsin
Torunum güzelmiş yaylaya getsin
Sılanın yolunda göy otlar bitsin
Göy ot bitmeyince yazlar mı gelir.
Kaşların kara da bellerin ince
Ispatlı tanıklı güzelsin onca
Daramış saçların dökmüş gulunca
Şöyle bir salınki bel incinmesin.
Ümmühanı Sümen kocası Güççük Gurt jandarmalar tarafından vurulunca da şu ağıdı yakar;
Apışkan’ın kuz yüzünde
Geyik oynar düz yüzünde
Güççük Gurdu da vurmuşlar
Silahı sarpın yüzünde.
Domuzdere’nin dumanı
Cenderme bilmez amanı
Güççük Gurdu da vurmuşlar
Ot biçimi orak zamanı.
At, davar ot içinde
Gümüş nal pallar gıçında
Vırıtlar yaylaya göçer
Güççük Gurt yok içinde.
ÇELİK (İSMAİL ALPER)
Benim çocukluğumda, 1970’li yılların başında, Helete’de akşamları gittiğimiz Ülkü Ocağı vardı. Ülkü Ocağının başkanı rahmetli Çelik amca idi. Demek ki zamanının Ülkü Ocağı başkanlığına layık görülecek kültürü ve milliyetçiliğ vardı Çelik amcanın. Almanca, Arapca dillerini iyi derecede bilirdi. Heleteli şairler içerisinde en heccavı (yergicisi) elbette Çelik amca idi. Şiirle ona laf atanlar hemen cevabını alırdı. Köyümüzün şairlerinden Ali Vırıt ve Çağlayanceritli şair Ali Ataş ile sıkı atışmaları vardır. Çelik amca “Aliler” dediği bu iki şaire birlikte hiciv yazıyordu. Atışmaları elimizde bulunmasına karşılık, çocukluk arkadaşım Çelik amcanın oğlu Enver kardeşime sordum, maalesef müstakil şiirlerinin bulunduğu defteri kaybolmuş. Elimizde pek az şiiri kalmış. Çelik amcanın şiirleri atışmalar bölümünde görülebilir.
Çelik amca hasta olmuş. Eşi Eşe teyzemiz kendisine yeterli ihtimamı göstermemiş olacak ki şu dörtlüğü söylemiş:
Ocağın başında duruyor maşa
Çuvalın büyüüne diyorlar haşa
Karşımda oturan hanımım Eşe
Şu benim hallerimi niye sormuyor?
Sayın hocam Şıh Mehmet Belikırık’tan soruldu:
Kusurundan köşe bucak
Kaçabildin mi ömründe?
Sadık dostlarına kucak
Açabildin mi ömründe?
Yüksekte gördün kendini
Sel alıp gitti bendini
Şu dünyada menendini
Seçebildin mi ömründe?
Nerde doldurdun testini
İyi yırtmadın üstünü
Sana acıyan dostunu
Seçebildin mi ömründe?
Görünce zengin boyunu
Tutturdun köçek oyunu
Fakirin helal çayını
İçebildin mi ömründe?
Sendedir manevi sanat
Değerin bildirmez inat
Mevlam vermiş iki kanat
Uçabildin mi ömründe?
Kendini çok üstün sanıp
Hotfuruşluğuna kanıp
Sağlam insanlarla konup
Göçebildin mi ömründe?
Allah sana vermiş nimet
Tersine sendeki inat
Bir dostuna değer fiyat
Biçebildin mi ömründe?
Kızma bu Alper’in lafı
Anlayabildinse kafi
Hiç insanlıktan sınıfı
Geçebildin mi ömründe?
Helete’ye yeni tayini çıkmış Mustafa Demir Hoca’ya Rahmetli Çelik emminin yazdığı şiir:
Daha gelir gelmez aldım haberi
Bu ne biçim hoca ben bilemedim
Gölyeri’nde yolmuş benim biberi
Bu ne biçim hoca ben bilemedim.
Bildiğimiz hoca halka vaaz eder
Bazen ciddî olur bazen naz eder
Haram kötü diye kendi söz eder
Bu ne biçim hoca ben bilemedim.
Benim gözüm onun nûrunda idi
Bilgi birikimi varında idi
Sakalı makalı yerinde idi
Bu ne biçim hoca ben bilemedim.
Baktığında işi haraba benzer
Düz yolları bile yörebe benzer
Sesi