Ekrem Barak Arıkoğlu

Heleteli Şairler ve Şiirleri


Скачать книгу

kelam çıkmaz onun dilinden

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Şahnanın dereden suyun getirir

      İneani çayırlara yatırır

      Eve gelir erken işin bitirir

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Evlerine vardım yurtları bozuk

      Çobanından sordum dilleri nazik

      Goluna uydurmuş sahte bilezik

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Çadır gurduk Maare’nin tallıya

      Armıtlı Yazı’ya azzık yolluyo

      Bulambaç bişirmiş itin yallıyo

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Meareden Guyu Puñara yol aşar

      Gazmayı almış da çiidem eşer

      Davarı geliyor sıkmıya şaşar

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Guyu Puñardan su getirmiş haymıya

      Gaplığa oturmuş yoort guymuya

      Ööňüne almış da yannık yaymıya

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Ocaa goymuş da pilaf bişirir

      Ocaan altına gırık devşirir

      Misafir gelirken aklın şaşırır

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Yaylasına vardım çimenni otlu

      Obasından sordum dilleri datlı

      Gördüm babasının öö gıratlı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Sevinirdik yurttan yurda göçerken

      Dölek yere gara çadır açarkan

      Yaylalardan sook suyu içerken

      Böylece günümüz geldi de geçdi.

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Evel biz de yaylalara göçerdik

      Sulaklardan sook suyu içerdik

      Duz verirken davalları seçerdik

      Böylece günümüz geldi de geçdi.

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Yaylasına vardım daşlı gayalı

      Haymasına vardım tüfek dayalı

      Akşamdan yuurmuş hamır mayalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      Köm yerine vardım yıkıcak ören

      Galmamış çobanı teleme çalan

      Kirez de bildi ki bu dünya yalan

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böyle bir hanıma köle olmalı

      Böylesi hatına çoban durmalı

      (Kurt Hasan Kiraz Mehmet Kutlucan’ın şiirini Peder Halil Solak kardeşimin sosyal medya paylaşımındaki bir videodan alarak yazıya geçtim.)

      ÜMMÜHANI SÜMEN

      Köyümüzde tanınmış kişilerden olan Ümmahanı Sümen ince Memet (Ufo’nun) torunlarından biridir. Çok güngörmüş, hayatın acı tatlısını her yönüyle yaşamış bir insandır. Uzun süre verem hastalığından muzdarip olmuştur. Aslında onun hayatı romanlara sığmayacak kadar ilginçtir. Muharrem adındaki oğlu hapse düşünce onunla ilgili aşağıdaki şiiri söylemiştir. Ümmühanı Sümen’in burada kendisi için şiir yazdığı oğlu Muharrem, daha sonra Gölbaşı’nda vurularak öldürülmüştür. Kocası Güççük Gurt jandarma tarafından vurulmuştur. Bir insanın karşılaşabileceği her türlü acıyı tadan Ümmühanı teyze ölen kişilerin ardından ağıt da yakardı. Kayıt altına alınmayan şiirleri de kendisiyle beraber gitti. Büyük dedemiz Ufo hakkındaki bilgileri ve şecere kaydını da sağlığında kendisinden derledim.

EVLADIM

      Başlarkene şu hayatın sözüne

      Doğunca bir tuzla yudum evladım

      Ağladıkça meme verdim ağzına

      İsmini Muharrem koydum evladım.

      Babañ asker geldi iki yaşına

      Talih kötü bir iş gelir başına

      Bir de kız kardeşiñ düştü peşime

      Artık derdim çoğalıyor evladım.

      Çokca zalimidi kayın validem

      O sebepten kurtulamam beladan

      Gece gündüz yatamazdım yaradan

      Neçe zalim dertler çektim evladım.

      Dört beş yaştaydın baban gelince

      Ayırırımış anne zalim olunca

      İki yavrum aralıkta kalınca

      Neçe gözyaşları döktüm evladım.

      Genç yaşta gazel düştü bağıma

      Bülbül gibi başlar oldum figana

      Yavrular der döner idim yuvama

      İşte böyle zavallıydım evladım.

      Hayatın tatlısı kaldı geride

      Biz eş bulduk siz kaldınız arada

      Sebebi börtlensin ateşte korda

      Gece gündüz diliyorum evladım.

      Yaşın onu geçti çobanı oldun

      Okudun da sonunu getiremedin

      Anneni babanı tanıyamadın

      Bu durum da ayıp değil evladım.

      On iki yaşadın her şeyi bilirdin

      Baban ne der ise ona dönerdin

      Annen