Ali Akbaş

Bütün Şiirleri


Скачать книгу

tutunca kar

      Uluşur dağda aç kurtlar

      Bir kuş olurdu bir deve

      Bacadan geçen bulutlar

      Vurulmuş küçük şehzâde

      Düşmüş doru küheylandan

      Kimseler gelmez imdâde

      Baykuş ötüyor ayvandan

      Ninem nerde nerde masal

      Ağzından bal akardı bal

      Benim aslan çocukluğum

      Yollar ayrıldı hoşça kal

      BIZIM ELIN KIZLARI

      Hey kızlar

      Bizim kızlar

      Ya ayva, ya narsınız

      Karagün çıraları

      Mum gibi yanarsınız

      Hey kızlar

      Bizim kızlar

      Mübarektir adınız

      Elif, Döne, Emine

      Gençliğe doymadınız

      Açık olsun bahtınız

      Hey kızlar

      Bizim kızlar

      Yurdumun semasında

      Adsız yıldızlarsınız

      Rüzgârda bir saz gibi

      Ne diye sızlarsınız

      Hey kızlar

      Bizim kızlar

      Yemen’de, Bingâzi’de

      Bir cephede biterdik

      Bereket siz varsınız

      Yaylada pınarsınız

      ELIF

      Köy dağların ardında kaldı

      Bir gün çıktım yel yepelek

      Köy dağların ardında kaldı

      Türküleri unuttum

      Gitgide ıradı kağnı sesleri

      Bir daha uğramadım

      Hâlbuki Elif’e sözüm vardı

      Hiç varmadım

      Kız dağların ardında kaldı

      Sanırım

      Özlemiş, özlemiş, alışmış Elif

      Artık çoluk çocuğa karışmış Elif

      Bilirim ardımdan atıyorlar

      “İnsanoğlu çiğ süt emmiş emmoğlu

      Sözü savı m’olur?

      Mümkünü yok,

      Dönmez artık

      Dönmez o!..”

      ŞIMDI

      Soluyorsun,

      Duyuyorum kaç gün öteden,

      Ipılık,

      Pembeli düşler içinde

      El ayak çekilmiş geceden

      Uyuyor olmalısın.

      Ben saatin tik takını sayarken

      Tan atıyor.

      Üstün açılmış hafiften

      Dağları unutup örtmek istiyorum.

      Bir ıslak serinlik sabahları

      Üşüyor olmalısın.

      Küçücüktün,

      Tüy gibiydin o günler

      Can ağacım

      Her sabah güne karşı

      Biraz daha boy atıp

      Büyüyor olmalısın.

      PRENSES

      Tebdili kıyafet gezer kız,

      Sınamak için prensi,

      Gören çingene sanır,

      Kirli çöplüklerde bir şeyler arar;

      Ellerine batar cam kırıkları,

      Paslı tenekeler, eğri çiviler,

      Hastâne artıkları,

      Elleri kanar;

      Siler nar çiçeği entarisine,

      Kız ağlar!..

      YORGUN ECEMIZ

      Bu şiir,

      yüksek sesle okunmak için değil;

      bir küpeli kulağa fısıldanmak için yazıldı.

      O yıllarda sen,

      Bir ince kızdın daha,

      Krizantemler kadar taze

      Aynı pencereden baktık yıllarca

      Eşyaya ad, kuşlara kanat taktık

      Başladılar pervâze

      Gökyüzünü biz boyadık maviye

      Yamaçları çiçeklerle donattık

      Mavi, yeşil, mor

      Böğürtlen toplarken elim kanadı

      Hâlâ kanıyor

      …………………..

      Kuş ayaklı, saz benizli ecemiz

      Niye soldu yüzün, gözlerinde nem

      Şen nağmelerinle dolsun gecemiz

      Söyle türkümüzü kaldığın yerden

      ÜÇ GÜMÜŞ TÜY

      Mevsim bahar

      Hava lodos

      Sular sarhoştu

      Kıyıyı dövüyordu dalgalar

      O gün iki kuş

      Bir kumsalda buluştular

      Bir martı

      Bir kartal

      Ak paktı martı

      Köpükten yaratılmıştı

      Kartal, kapkaraydı

      Kayalardan kopmuştu

      Yalçın kayalardan

      Şaşırıp kaldılar

      Bir martı

      Bir kartal

      Maviydi kıyı

      Kubbeler semâviydi

      Martı güzel,

      Kartal yabâniydi

      Uçtular

      Kubbeler kemerler arasından

      Bir martı

      Bir kartal

      Ama bir gurup vakti

      Alev aldı sular

      Kanatları tutuştu kuşların

      Kartal dağlara kaçtı

      Martı denize daldı

      Kumsalda üç tüy kaldı

      Üç gümüş tüy

      Bu böyle bir masaldı

      Bir martı

      Bir