Ali Akbaş

Bütün Şiirleri


Скачать книгу

tepesinde

      Üç budaklı bir ardıcım

      İmrenirim uçan kuşa

      Maviliği sevmek suçum

      Toroslar’ın tepesinde

      Yeni yetme bir ardıcım

      Ben yanarsam orman yanar

      Çamlıbel’e sığmaz acım

      Toroslar’ın tepesinde

      Eli bağlı bir ardıcım

      Tepemden turnalar geçer

      Katılmaya yetmez gücüm

      Toroslar’ın tepesinde

      Dalı kırık bir ardıcım

      Gönülsüz kızlar gibiyim

      Beni kınamayın bacım

      GECEYE ÖVGÜ

      Alev Erkilet’e

      Gece ılık süt denizi

      Gönül bir ipek yelkenli

      Bir limana çeker bizi

      Itırlı ve yâsemenli

      Kurtlar çekilir kuytuya

      Bir olur dağ ile dere

      Bir mağaradan çıkar rüya

      Dağılır bütün evlere

      Samanyolunda çocuklar

      Düşer bir ceylan izine

      Yüzünü mehtapla yıkar

      Bulanır altın tozuna

      Gece gönlüm çocukça hür

      Gündüz bir topal karınca

      Uçma sırası bendedir

      Kuşlar uykuya varınca

      Her yeni gün bir hediye

      Müjdeler verir her seher

      Kınamayın esmer diye

      Güneş doğurur geceler

      Çıplak ayağıyla yürür

      Usul usul dilber gece

      Saçları dünyayı bürür

      Sırtında atlas ferâce

      Anlarsa anneler anlar

      Gecenin tatlı dilinden

      Açılsın büyük kapılar

      Gelen var Kenan Eli’nden

      Geceyle başlıyor vuzuh

      Belli ki göz değil gören

      Gece nefes alıyor ruh

      Şükür geceyi gönderen

      TÜRKÜLER

      Bayram Bilge Tokel’e

      Bu türküyü

      Bir Yörük gelin doğurdu

      Dağ doruklarında

      Ve süt verdi ona gül sinesinden

      Ses kattı turna sesinden

      Bulutlara beledi

      Söyleyen gür söylesin

      Edep erkân öğretti sonra

      Hazin ninniler söyledi geceleri

      Dağ dağ dolaştı bu ses

      Bu içli seda

      Gâh merhaba oldu

      Gâh elvedâ

      Besledi büyüttü

      Asker eyledi

      Yiğitler hür söylesin

      Bu türkü Yemenlidir,

      Gözyaşı kurumamış

      Adaklı kızın âhı

      Bu türkü Sarıkamış

      Ah bu nasıl kamış

      Kana susamış

      Bölük, tabur söylesin

      Bu türkü Seddülbahir

      Bu türkü Çanakkale

      Bu türkü dinmez sızı

      Bu türkü bir velvele

      Bu yurdun oğlu kızı

      Göğsünü gere gere

      Gümbür gümbür söylesin

      Bütün gözler kara bu türkülerde

      Bütün güzeller ceylan

      Yel vurur kum savrulur

      Müstezatlarla artar gam

      Gözü yaşlı âşıklar

      Biraz mahmur söylesin

      Gidersek gelen söylesin

      Ağlayan gülen söylesin

      Kadrini bilen söylesin

      Türküler öksüz kalmasın

      DENIZ KIZLARININ TÜRKÜSÜ

      Denizin dibinde üç kız oturur

      A canım, üç kız oturur

      Evleri mercan

      İnci yerler sabah akşam,

      Yosun giyerler

      Rüzgâra karışır türküleri

      Denizin dibinde üç kız oturur

      A leylim, üç kız oturur

      Gözleri şehlâ,

      Elleri saydam

      Narin gölgeleri sulara vurur

      Dalgalar onların saç örgüleri

      Denizin dibinde üç kız oturur

      Civanım, üç kız oturur

      Dişleri inci,

      Gözleri umman

      Sahile çıkarlar her gece üryan

      Saçlarını tarar su perileri

      Şehzadem kumsalda bir yüzük bulur

      Bi’danem, bir yüzük bulur

      İçlerinden küçüğüne vurulur

      Başlar serencam

      Denizle konuşur o günden beri

      Dolaşır elinde bir gümüş şamdan

      Sevdalım, bir gümüş şamdan

      Şimdi onun adı deniz feneri

      AHVÂL-I EYLÜL

      Bir Servet-i Fünûn romanından

      Dışarı fırlayan

      Saz benizli bir kızdır Eylül

      Tahtaları kararmış

      Çatısında baykuşlar öten

      Lebideryâ bir yalıdan

      Çıkar her akşam

      Vîrân bahçelerde bir şeyler arar

      Narin, müteverrim

      Ve nâtüvân bir kızdır

      Levnî’nin minyatürlerinden

      Dışarı fırlayan

      Elif endâm bir kızdır Eylül

      Elinde bir karanfil

      Dudağı