Ali Akbaş

Bütün Şiirleri


Скачать книгу

de yorulacaksınız günün birinde

      Siz de ihtiyarlayacaksınız yarın

      Neylersin

      Birazcık çenesi düşük olur ihtiyarların

      BAYRAMLIK

      Bugün bayram dediler ya, cumartesiydi

      Küçük evlerden gelen ağıt sesiydi

      Et değil; dert kaynar kazanlarında

      Hava kararınca semt pazarında

      Kediler ve köpeklerle beraber

      Bir nine dolaşır şaşkın, derbeder

      Siyim siyim yaşlar dolar gözüne

      Yaşmağını siper edip yüzüne

      Ezik domatesler, çürük meyveler

      Topluyor evdeki öksüzlerine

      Sen utanma ninem, senin yerine

      Seni bugünlere koyan utansın

      Hırsız bakan, arsız ayan utansın

      Kucağı köpekli bayan utansın

      Kurduğu bankayı soyan utansın

      Bu halkı sürüye sayan utansın

      Bugün bayram dediler ya, cumartesiydi

      Küçük evlerden gelen ağıt sesiydi.

      YATAĞIM 1

      Sadık dostum yatağım

      Usanmaz dert ortağım

      Yaslandımsa yaslandın

      Sen de gurbet yaslandın

      Benimle izbelerde

      Katlanarak her derde

      Sen ne dersen desen de

      En şefkatli yüz sende

      Üstündeki desende

      Yazılıdır kaderim

      Neşelerim kederim

      Senin ile baş başa

      Hepsini ortaklaşa

      İçeriz yudum yudum

      En yakın seni buldum

      Yarasalardan kaçtım

      Derdimi sana açtım

      Kucağında öldüğüm

      Zaman edip kör düğüm

      Sırrımı çözme ele

      Gidersem son menzile

      Kal artık güle güle

      KUŞ DESTANI

      Tûfanda serçeleriz biz

      Her rüzgârda sağa sola savrulan

      Böyle yazar kadîm kuş tarihinde

      Hanımına yastık yaptı nice Süleyman

      Saf tüylerimizden

      Kızına çeyiz.

      Gök gürler

      Rüzgâr ulur

      Sineriz kuytulara

      İliğimize işler teşrin soğuğu

      Yuvamız sur dibi

      Ağaç kovuğu

      Ne dersin koca kartal

      Sürmeli kuğu

      Kızmayın efendimiz

      Yani,

      Şey,

      Biz…

      Avâre serçeleriz.

      Onlar A, B, C

      Çalımla kurulur baş köşeye

      Alfabenin son harfleriyiz biz

      u, ü, v, y, z

      Kısık seslerimizle

      Bîçâre serçeleriz.

      KUŞ SAGUSU

      Şimdi Attâr da yok

      Acep kim yazacak kuşların tarihini

      Kanadından bir tüy koparıp

      Aşınmış taşlar üstüne

      Şu ihtiyar martı mı?..

      Hadi yazdı diyelim

      Sonra kim okuyacak bu arkaik yazıyı

      Rik’a mı, tâlik mi, sülüs mü

      Yoksa bir karaltı mı?..

      Gitsin sulara yazsın

      Bir ebrû gibi berrak sulara

      Suların hâfızası var

      Kuşların hâfızası yok

      Mîladı yok,

      sevinci yok,

      tasası yok

      Vay benim tâlihsiz serçelerim

      Tâlihsiz ve tarihsiz serçelerim

      ANDIZ FIDANI

      Bir yangın yerinde koşuyorum

      Şimdi ben ayağım yalın

      İkide bir közlere basıyorum

      Yanmış çamlar, ardıçlar, yalım yalım

      Yanmış sürmeli fidanlarım

      Kırların güzeli lâleye sordum

      Bağrı yanık, boynu bükük lâleye

      Ağız dil vermedi

      Lal olmuş lâle

      Savrulan küller arasından

      Bir andız fidanını gösterdi

      Son demlerini yaşıyordu fidan

      Üzerinden bir tank geçmişti sanki

      ………………………….

      Durmadan kan kaybediyordu

      Bir fersah ötede derin bir kuyu

      Kırık bir çıkrık,

      Nasıl çekecek suyu

      Bir hıçkırık tutturur çıkrık

      Şıpır şıpır yaş döker köhne kovadan

      Ben ağlarım o ağlar

      Viran bağlar üstüne

      Hızır da içmiş olmalı bu sudan

      Bengübâde mi desem Zemzem mi

      İçen hayat bulurmuş bu sihirli kuyudan

      İçen unuturmuş uykuyu

      Şimdi ben bir fidanda yaşıyorum

      Ona ağzımla su taşıyorum

      Suyu bitse kan veririm

      Ve canımdan can veririm

      Büyü fidanım büyü

      PARADOKS

      Hey

      İhtiyar ihtiyar

      Hastalıktan değil

      Yaptığın perhizden

      Aldığın müsekkinden öleceksin!..

      Aç bağrını kırlara çık,

      Biraz serinle

      Deliren çayları, ötüşen kuşları dinle

      Bak