Rita Sultangaliyeva

Sabit Mukanov Romanlarında Diyalog Kullanımı


Скачать книгу

Zags’ın öncülük ettiği Amerikalı araştırmacılar, diyaloğu kendi içinde hareket halinde olan sosyal süreç olarak değerlendiriyorlar. Diyalog, çift yönlü iletişim sürecidir. Diyaloğun her katılımcısı birer özne (şahıs) ve aynı anda diyalog içinde nesne (hedef) olarak hizmet eder. Diyaloğun en önemli özelliği, konuşan ile dinleyicinin sırayla hareket etmesidir. Konuşma ve dinleme sırasının sürekli değişmesi, Amerika’nın diyalog teorisinde önemli bir hususiyete sahiptir. Edebi diyaloğa sıradan diyalogdaki yazarın tecrübesi de dahil olmaktadır. [37].

      Yukarıda verilen örneklere bakarak, diğer dil bilimlerde edebi diyaloğun çok çeşitli kullanım yollarının olduğunu, kahramanın karakterini ve özelliklerini ortaya koyan bu diyaloglar aracılığıyla yazarın ustalığının görülebileceğini, yapı özellikleriyle ilgili edebi bilgi ve becerilerini çeşitli şekilde kullandıklarını görebiliriz. Edebi diyaloğu hangi açıdan alırsak alalım, çok yönlü olduğundan dolayı kapsamlı bir araştırmayı gerektirmektedir. Bu konuda açıklığa kavuşturulmamış birçok konu bulunmaktadır. Diyaloğun epey ilginç yanlarını dikkate alırsak, onun çeşitli açılardan araştırılmasının bilime çok şey kazandıracağı kesindir.

      “… Dram, hikâye, roman ve şiirlerdeki diyaloğun karakteristik ve poetik (şiirsel) özellikleri, repliklerin değişmesi kuralı ile eksil-tim türleri gibi edebiyat ile tiyatronun bütün türlerindeki diyaloğa has ve ait özelliklerin çoğunluğuna, dilciler bir yana, edebiyat araştırmacılarıyla sanatkârlar da yeterince ilgi göstermemektedir.” [42, 69 б] diyen akademisyen V. Vinogradov’un görüşleri, edebi metnin ayrılamaz parçasını çeşitli yönlerden, sanatın başka türlerindeki işlevsel özelliklerini de göz önünde bulundurarak, incelemek gerektiğini kanıtlamaktadır. Edebi eserin fikrinde, duygusal yönünde, öykü ve bileşim düzeninde diyaloğun yeri oldukça büyüktür. Daha önce bahsi geçtiği gibi, günümüzde bir yazarın eserindeki edebi değişimler hakkında yapılan incelemelerle birlikte, bilim alanında da diyaloğun bağımsız kuramsal bir mesele olarak ele alınıp araştırıldığı bellidir.

      Biz diyaloğu büyük etki ettiği dram ve nesir türleri açısından karşılaştırarak incelemeye çalışalım. Dram eserlerde diyaloğun bazı monologların eşlik etmesiyle bütün hikâyeyi kapladığını biliyoruz. Yazar, açıklamalarının sürdüğü kısımların genel görünüşü ile durumunu ortaya koyarak oyuncuların rollerine tanım verir, kahramanların duygusal, psikolojik aktarımları konusunda önceden fikir verir. Fakat bütün bunlar, sahne metninin dışında olan şeylerdir. Bu yüzden diyalog, öyküde çatışmayı geliştirip sürdürmeli, karakteri ortaya koyma konusunda benzersiz kaliteye sahip olmalıdır. Bunun yanı sıra, dram kahramanlarının sohbeti aracılığıyla zaman ve mekân boyutları genişleyerek, neticede canlandırılan karakterin gelişimi aktarılır. Bundan sonra, adım adım psikolojik analizleri ortaya çıkarılır. Bazen yazar ile lirik birleşir, konuşmalar eserin ana fikrini açıkça gösterir ve karakterler o anki diyaloglara bağlı olarak gelişir, hikâyenin devamını getirir. İşler o günkü durumlar açısından değerlendirilir, geleceğin resmi tahmin edilir. Dramdaki diyaloglar, düşünce ile duyguların ebedi hareketi ve hayatın bir sembolü gibidir.

      Ünlü yazar Antoine de Saint – Exupery’nin dediği gibi: “… iletişim insanoğluna has değerlerin biri olarak sayılmaktadır.” [43, 415 s]

      İletişim konusunun ise diyaloğa dayanacağı aşikârdır. Diyalog aracılığıyla dış dünyanın tasvir edilebildiği, doğa ve portrelerin resmedilebildiği, eşya âleminin ve kahramanların kişisel duyumlarının betimlenebildiği bilinmektedir. Bilim adamları, dram türündeki diyaloğun bu işlevi gerçekçiliği tarafsız bir yaklaşımla muhakeme edebilme görevini tam olarak yerine getiremese de izleyenlerle dinleyicilere olay ve olguların sırlarını doğru bir biçimde anlamaları için epey doğru yol gösterebileceği hususuna dikkat çekmişlerdir.

      İletişim konusunda A. Haraş: “Başka insanlarla iletişim içine girmek, bu insanın hayatının içine sızmak, onun sosyal doğasına, bilincine etki etmek, ruhsal etkinliklerinin sınırlarına dâhil olmaktır.” [44, 52-53 ss] gibi fikirler öne sürmüştür. Bu fikirlerin de bizim araştırma alanımız olan diyaloğun işleviyle ilgili olduğunu görebilmekteyiz.

      Edebi nesir örgüsündeki diyaloğu incelemeden evvel, genel olarak diyaloğun edebiyatın önemli direği, kaynağı olarak sayılan folklorla ilişkisine değinmemek olmaz. Tanınmış bilim adamı Jumabay Abilov bir makalesinde: “Folklor, diyalog komedinin repertuar öğesidir.” [45, 78 s] demiş.

      Bilim adamı, edebiyat alanında da tiyatro bilimlerinde de folklora dayanan tiyatronun yapısı hakkında bir teorinin olmadığını, halk tiyatrosu teriminin bilim alanında var olduğunu ve onun yapılandırılmış kuralları hakkında teorik adlandırmaların oluşmadığını dile getirir. ‘Komedi tiyatrosu diyaloğu, komedi türü diyaloğu gibi adlandırmaların oluşturulması, folklor ile komedi tiyatrosu diyaloğunun ilişkisidir.’ gibi önemli meseleleri de öne sürer.

      Komedi diyaloğu, folklordan ayrı bir kavramdır. İcracılar öncelikle komedi diyaloğunu oluşturur. Bundan sonra sözlü halk edebiyatı meydana gelir.

      Folklor ilk başlarda, komedi diyaloglarının repertuar öğesi olarak gelişmiştir. Bilim adamının fikrine göre, sözlü halk edebiyatının kendisi repertuar öğeye aittir. Sözlü edebiyat türlerinin zamanla geliştiğini ve yavaş yavaş yaygınlaştığını dile getirerek: “Onun ayrı bir edebiyat türü olarak yapılanmasında komedi diyaloglarındaki diyaloglar dizisiyle diyaloğun kendine has özelliğinin büyük etkisi vardır. Komedi diyaloglarındaki manevi değerler ile manevi değerlerin övülmesi, sözlü edebiyatın yeni oluşmakta olan her türü için aralıksız hizmet sunmaktadır. Manevi değerleri övenler, her zaman folklor nasihatçileri ve folkloru yaygınlaştıranlardır. Komedi diyaloglarındaki manevi değerleri övenler olmasaydı, sözlü halk edebiyatı günümüze ulaşmazdı. Burada söz edilmesi gereken önemli konu, folklor türlerinin hepsinin bir dönemde meydana gelmediğidir. Halkın hafızasında manevi olarak yer edip değer gördüğü için sözlü sanatın önemli bir türü haline gelebilmiştir.” [45, 79 s] diyerek düşüncelerini vurgulamıştır.

      Edebiyatçı, “Diyaloglar dizisi, folklorun toplumdaki görüntüsüdür. Diyalogların kendine has özellikleri, folkloru meydana getirir. Manevi değerlerin nasihat edilmesi ise folklorun gerekliliğini ve ona duyulan ihtiyacı ispat etmektedir.” der. Buradan folklorun, komedi diyaloğu sisteminin içinde oluşmuş olduğu, komedi diyaloğun repertuar öğesi olan folklorun icracılık sanatla iç içe kaynaştığı, oradaki toplu yaratıcılığın icracılık fonksiyonunun amaçları ve sorumluluklarına bağlı olduğu meydana çıkmaktadır.

      Bilim adamı kendi düşüncelerini: “Folklor, komedi diyaloglarında belli bir ahenk oluşturan etkenlerin çeşitleri aracılığıyla repertuar öğeye dönüşerek, manevi değerler içinde aralıksız nasihat edilmeye imkân bulmaktadır. Komedi diyaloğunun yapı sistemini kesinleştirmek için dâhil edilmiş terminolojik isimler ile terminolojik tamlamaları, sözlü halk edebiyatının meydana gelmesiyle onun çeşitlerinin korunması yönündeki sistemin de terminolojik isimleri ile çeşitleri olarak kabul etmek gerekmektedir.” [45, 79-80 ss] diye, neticelendirmektedir. İşte, bizim incelediğimiz diyalog, sadece iletişimin, kahramanları tasvir etmenin, tanıtmanın, karakterlerin dil ayrıcalıklarını göstermenin edebi aracı değil, folklorun geçmiş tarihinde kendine has özellikleriyle tek olarak görülen, edebiyat dünyasındaki en önemli sanatsal araçtır. Bu dile getirilen sonuçlardan diyaloğun derinden araştırılması gerektiğini, araştırma alanlarının genişletilmesine ihtiyaç duyulduğunu görebilmekteyiz.

      Edebi nesir düzeninde diyaloğun payı da ağırlığı da oldukça büyüktür. Dram eserlerde diyalog önemli bir ihtiyaçtan meydana gelirken, nesir eserlerde yazarın çeşitli aktarım yöntemlerine uymak