Rita Sultangaliyeva

Sabit Mukanov Romanlarında Diyalog Kullanımı


Скачать книгу

savunduğu ilkelere de uygundur.

      Edebi karakter oluşturmak, büyük bir sorumluluk isteyen iştir. Edebi karakteri, kahramanın şahsiyetini ortaya koymanın yöntemleri çeşitlidir. Tanınmış edebiyatçı Z. Kabdolov ‘Söz Sanatı’ adlı eserinde edebi karakteri oluşturma usulleri ile onların işlevi hakkında: “Edebiyatta insanın iç dünyası, sadece karakterini tasvir etmekle ya da yardımcı unsurlara başvurmakla ortaya konulamaz. Şahsiyeti ortaya koymak için gereken usullerin hepsi, bu amaca hizmet eder. İnsanın üzüntülerini, sevinçlerini, görünüşünü, hareketlerini tasvir etme, diyalogları ve monologları oluşturma, çeşitli tabiat olaylarını aktarma… Bütün bunların hepsi, neticede insanın edebiyattaki dış görünüşünü belirleyip, iç dünyasındaki sırları açığa kavuşturmak içindir.” [6, 115 s] diye yazmıştır.

      Her yazarın kendi imkânları ve ustalığı çerçevesinde kahraman oluştururken çeşitli usul ve yöntemleri kullandığı bellidir. Bununla ilgili olarak kahraman dilini benzersiz olarak ortaya çıkarma, karakterini tanıtma özellikleri de her yazarda çeşit çeşittir. Onların içinde kahramanın özel konuşması, monolog ile diğer kahramanlarla iletişime geçtiği andaki iç düşünceleriyle hayallerinin onun dilinde (konuşmasında) ortaya çıkması, ya da diyalog usulü, insan kişiliğini tanıtmada kullanılan tasvir araçlarının içinde (portre, karakter tasviri v.d.) özel bir yere sahiptir. Diğer edebi usul ve yöntemlerin hepsi de aslında kahraman hakkında sadece ek bir bilgi verir.

      “M. Avezov diyaloglarının ruhsal gücü yüksektir. Bu diyaloglar, kahramanların düşünceleri ile duygularındaki değişiklikleri ortaya koyar. Kahramanların konuşmaları özelleştirilmiştir. Her konuşma karakterlere uygundur ve olaylar karşısındaki moral derecelerinin görüntüsünü yansıtır. Diyaloglar, kahramanların çeşitli bakış açılarını, gelişmelere verdikleri tepkilerini ve türlü ilişkilerini tanıtır.” [47, 80 s]. ХІХ. yüzyıl kırsal yaşamındaki sözün büyük gücünü olduğu gibi gösterebilmek için usta tasvirci, kendi dramaturjisinde geniş bir şekilde fark edilen düşüncelerini kısa ve net olarak dile getirmektedir. Bunu yaparken, büyük yeteneğini ortaya koyar, dünyaya bakış açısını aktaran tasvirleri ustaca gösterir. Ğabit Müsrepov sanatında, diyaloğun elverişliliğini psikolojik amaçlar için özel olarak oluşturulmasından görebilmekteyiz. Yazarı ayrıcalıklı yapan ‘diyalog – ayrıntı’, Ğ. Müsrepov nesrindeki Beyimbet Maylin geleneğinin derin izlerini taşımaktadır. Hacmi açısından küçük türlerde, hatta “… olayın başlamasını, gerginleşerek gelişmesini, zirveye tırmanışını, çözümünü” [48, 34 s] tam olarak açığa kavuşturan diyaloğun sıradan köylüyü, yarı aktif birini, kurnazı, hilekâr yöneticiyi, böbürlenen okumuş kimsenin ruh halini, karakter yapısını zeki bir şekilde, tam repliklerle inandırıcı olarak tasvir ettiğini biliyoruz. B. Maylin’in çağdaşları dönemini ortaya koyan Ğabiden Mustafin’in ‘Fırtınadan Sonra’ romanında, insan psikolojisini tam olarak yansıtabilen, mizah yanı açık olan konuşma anları çok sık görülür. Elbette bu, tasvircinin yukarıda bahsi geçen ilkelerin yönünü özel sanat ve üslup ayrıcalığıyla geliştirdiğini, mükemmelliğe ulaştırdığını gösterir. Öğrenme ve uyum sağlama dönemlerinin bütün yazarların sanatsal yanını zenginleştireceği tartışılmazdır.

      Muhtar Avezov eserleri hakkında birçok araştırma yapmış olan araştırmacı E. Lizunova, Turgenev’in Avezov sanatına tesir eden esas etkenlerden biri olarak, karakter oluşturmada özgün diyaloğun rolünün büyük olduğunu düşünüyor: “Yazarın son eserlerinde, ele alınan ideolojik çatışmaları vermek için oluşturulan diyaloglar mevcuttur. Örneğin, hayatın anlamını arayan, iç dünyalarının önemli yanını göstermeye çalışan Abay, Kunanbay ile diğer kahramanlar arasındaki diyaloglarda bu açık olarak görülmektedir.” [49, 192-193 ss].

      Bilim adamı, sonraki devirlerde nesrin dramlara yaklaşması hakkında E. Kazakeviç’in kavramını onaylayarak: “Bizim düşüncemize göre, tartışma diyaloğu ve düello diyaloğu, bu yakınlaşma sırasında önemli görevler üstleniyor. Mustafin romanları, birçok karakterin düşündüğünü söyleyebilmesi, onların kendi iç dünyalarını açabilmesi sebebiyle ilginçtir. Yazar bu yöntemi çok sık kullanır. Mustafin, dram diyaloglarının büyük ustasıdır.” [50, 249 s] diyor. Bununla birlikte “Ğ. Mustafin’in ‘Fırtınadan Sonra’ romanındaki ortam, durum, tartışma, karakter yapısına uygun konuşma içeriği, kuruluşu, dil kalıplarındaki farklılıklar, yeni latifeler, yeni hal ve durumlara tepkiler dikkat çekmektedir.” [13, 262 s] der, B. Maytanov.

      Dil bilim adamı H. Karimov, diyaloğun ‘insan tiplerini oluşturmadaki’ görevini onun başlıca hizmeti olarak incelemektedir. “Çünkü diyalog, insanlar arasında oluşan ve hayatta karşılaşılan türlü türlü ilişkileri tasvir eder. Kahramanlar, replikleri aracılığıyla birbirlerine tesir eder, herkes kendi karakterini açıkça ortaya koyar.” [51, 33 s]

      Bilim adamı, kahramanların sohbete katılma aşamasına göre diyaloğu üçe ayırır: Saf (temiz) diyalog, karışık diyalog ve çok sesli diyalog. İki kişi arasındaki konuşmalar, (hangi yönde olursa olsun) saf (temiz) diyalog; sohbet kahramanları iki kişiden fazla olursa karışık diyalog; konuşma bir grubun sohbetine dönüşürse o, çok sesli diyalog diye adlandırılır. Saf (temiz) diyalogda yazar konuşmasının verilmesi şart değildir. İki insanın sohbetinde, konuşanların kim oldukları genelde belli olur. Oysa karışık diyalog, böyle değildir. Sohbet, birkaç kişinin katılımıyla gerçekleştiğinden, söz sahibinin kim olduğunu belirten yazar konuşması mutlaka gerekmektedir. Çok sesli diyalogda sohbete katılanlar bir grup oluşturduklarından yazar sözlerinin gerekliliği sınırlıdır.

      K. Abdikova J. Aymavutov, ilim adaylığını savunma tezinde “Romanda (Akbilek) karakter oluşturmanın, onu bireyselleştirmenin yöntemlerinden biri, diyalogdur. Tölegen’in konuklarına dikkat edelim, diyalog gerginleşerek başlayıp sonrasında tartışma romanlarındaki ideolojik davalara benzer.” [52, 59-60 ss] diye yazmıştır. Bununla birlikte araştırmacı, yazarın diyaloğa yüklediği görev hakkında: “Düşüncelerini sonuna kadar gizlemeden dile getirip sırrını açığa vurmak, onun (J. Aymavutov’un) kahramanlarına göre bir özellik değildir. Genellikle onlar güvensiz karakterlerdir. Bu yüzden diyalog, onun kahramanlarının siyasi ideolojik programını, gerçek bakış açısını ve dünya görüşünü açıkça göstermek amacıyla kullanılmıyor. Bunların hepsi, yazarın karakter betimlemelerinde, açıklamalarında ve mimik tasvirleri sırasında açığa çıkıyor.” [52, 60 б] der.

      Daha sonra K. Abdikova, romandaki kahramanların çeşitli konuşma anlarını inceliyor. Yazarın kullandığı ‘sessiz’ diyalog örneğinin üzerinde dikkatle durarak, “Aymavutov’da konuşulan diyaloğun dışında işaretlerle anlatılan ikinci bir diyalog vardır. Konuşulmayan ‘sessiz’ diyaloğun kahramanlar için anlamı büyüktür. Çünkü gizli sırlar, gerçek duygular genellikle onun içinde gizlidir.” [52, 68 s] diyor. Bu çeşit diyalog özelliği, yazarın ustalığıyla ve romanın tür özelliğiyle alakalıdır. Çünkü J. Aymavutov’un ‘Akbilek’ romanı, psikolojik romandır. Sabit Mukanov’un ‘Botagöz’, ‘Sır Derya’, ‘Kayan Yıldız’ romanları, sosyal ve tarihi eserler olduğundan, bu çeşit diyaloga pek rastlanmaz. Ayrıca, yukarıda sözü edilen yazarların eserlerindeki diyalog çeşitlerinin hemen hemen hepsi, S. Mukanov’un ‘Bota-göz’ romanında bulunmaktadır diyemeyiz. Fakat yine de yazar, kendine has tekrarlanmaz üslup özelliklerini koruyarak, duygusal ve etkileyici yanının çok olduğu, kahramanın psikolojik durumundan haberdar eden, kahramanların arasındaki ilişkileri açığa kavuşturan, ustaca düzenlenmiş çeşitli diyalog örneklerini göstermiştir.

      Edebiyat araştırmacısı K. Abdezoğlu, diyaloğun edebi eserdeki işlevi hakkında yorumlar yaparken, “Yazar, yarattığı karakteri diyalog aracılığıyla açıp önümüze