Memmed İsmayıl

Unuttuğun Yerdeyim


Скачать книгу

Laçın’ım, yaralı kuşum,

                Kimin var, halini kimden soruşum?!

*****

      Şairleri susmayan

            Bir vatan basılmamış,

      Kalbimde can yerine

            Buna ümit besledim.

      Yolunda şehit olmak

       Bahtıma yazılmamış,

                    Bayrağına sarılıp

       Defnedilmek hasretim…

      Memmed İsmayıl, bazen doğduğu köydeki Esrik çayı gibi delice akar, bazen de denize kavuşan sular gibi durularak Yunus ikliminden seslenir. Onun şiirlerinde epik, destânî eda ile romantik tavır iç içe geçer. Tabiatla ilgili pastoral şiirleri ise hayranlık uyandıracak kadar renkli ve tabiatı birebir temsil eden bir fotoğraf kadar canlıdır… Aşağıda dörtlükleri sizlerle paylaşmak için seçtim:

      Tutup eteğinden Kân-ı Kerem’in

      Güz ormanındaki kış heyecanı.

      Orda öldürülen ümitlerimin

      Her akşam sulara dökülür kanı.

****

      Geldiğin gibi de gitmek güzeldir

      Bedenden sıyrılıp ruh olmak güzel.

      Denize karışıp yitmek güzeldir,

      Tanrı’ya kavuşup yok olmak güzel.

*****

      Nice muhabbete anadır gece,

      Gece sır yığını, sorgu yığını.

      Sevenler gönlünü açar gizlice

      Kim görmüş goncanın açıldığını!

****

      Nerdeyse, bir baykuş ölür acından

      Kalır karanlığın alt katlarında.

      Bir kuş havalanır koz ağacından

      Uyandırır tanı, kanatlarında.

****

      Karışıp bir birine

      Can sesi, cihan sesi.

      Sayısız ses içinde

      Yalnız bir insan sesi.

      Benim yerden göğe dek

      Yayılan ezan sesi,

      Duama âmin deyin.

****

      Her gonca şaire ilham perisi

      Her avuç toprakta yeşerir fidan

      Usulca seslenir gece yarısı

      Senin fikirlerin manyetik alan

****

      Sorma hiç ne olur sonun, evvelin

      Taşta su, dilde söz, odunda ocak

      Senin şiirlerin hamile gelin

      Her okuyanda bir fikir doğacak

      Memmed İsmayıl’daki bu lirizmi, bu coşkuyu yakalayacak kaç şair vardır? Bilmiyorum. Ben, seçme zevkinize müdahale etmek istemiyorum. Amacım, sizleri şairle tanıştırmak, onun şiir dünyasına ait ipuçları vermekti, bunu başarabilmişsem ne mutlu… Görelim bu büyük şair, Unuttuğumuz Yerde mi?

      Memmed İsmayıl’ın bu kitapta yer alan şiirlerini Türkiye Türkçesine uygunlaştıran İmdat Avşar’a ve bu kitabı şiir severlerle buluşturan Avrasya Yazarlar Birliği Başkanı Yakup Ömeroğlu’na sonsuz teşekkürlerimle…

Ali AKBAŞ

      HAKTAN GELEN ŞAİRİN SESİ GURBETTEN GELİR…

      Tanrı Bilir

      Şirinliği nerden alır

                        Bal ne bilsin

      Sorabilirsen,

                        Git de sor,

      Arı bilir.

      Akşam nerde yattığını

                          Sen bilirsin

      Sabah nerde uyanırsın

      Tanrı bilir.

      Dua

      Dizimin kündesinde

      Toprak nasır bağlamış.

      “Ya hu!” “Ya hu!” demekten

      Dudağım sır bağlamış.

      İçimde pırıl pırıl

      Arzular yapraklamış,

      Benim dua okuyan.

      Güzelliği görürse

      Gözünüze gün deyin.

      Gözünüz gün olunca

      Müşküle mümkün deyin.

      Ben bir Allah bendesi

      Ne dersem âmin deyin,

      Benim dua okuyan.

      Fikrinin en mukaddes

      Mayasından doğmuşum.

      Taşından, toprağından,

      Kayasından doğmuşum.

      Ben anamın Tanrı’ya

      Duasından doğmuşum,

      Benim dua okuyan..

      Karışıp bir birine

      Can sesi, cihan sesi.

      Sayısız ses içinde

      Yalnız bir insan sesi.

      Benim yerden göğe dek

      Yayılan ezan sesi,

      Benim dua okuyan.

      Dört emelim dört elim

      Dört elle tutar beni.

      Tan yeri umut yerim

      Gurubu yutar beni.

      Okutana kurbanım

      Hâlâ okutur beni,

      Benim dua okuyan.

      Kader böyle buyurdu

      Kederle gardaşlaştım.

      Ne kadar ki diriyim

      Dizime dek taşlaştım.

      Yüz çevirir Tanrı’ya

      Yarınlarda baş taşım,

      Benim dua okuyan.

      Biz

      Gurbet nağmelerinde

      Yeni mi, eski miyiz?

      Bu elin kaderinde

      İşte biz yaz gibiyiz.

      Bir gün çıkıp gideriz,

      Ayrılık dağlarından.

      Haberimiz duyulmaz

      Gurbet uzaklarından.

      Çekip elin gözünden

      Bizi yasaklıyorlar.

      Bizi kovup bu günden

      Tarihe saklıyorlar.

      Unuttuğun Yerdeyim

      -Bahar, nerden gelirsin?

      -Hakkı