Memmed İsmayıl

Unuttuğun Yerdeyim


Скачать книгу

olduğum, kimliğim…

      Eyfel Kulesi

      Eyfel kulesi mi zirvesi vaktin

      Bir vaht ki, bir asır ondan uzaksan…

      Ona aşağıdan yukarı baktın,

      Bir de yukarıdan aşağı baksan.

      İnsan zekâsına belki de sondur,

      Zirvesi nur alır gün batımından.

      Belki de ikinci bir Vavilon’dur32

      İnsanın Allah’a can atımından…

      Böyle mi olurmuş ruh yükselmesi?

      Eh, bu da aklıma gelen bir histir…

      Paris’te gizlidir varis kelimesi

      Paris, varistir…

      Ona Fransız’ın gözüyle baksan

      Dalanı, döngesi misale döner…

      Eyfel Kulesi’ne şayet bir çıksan

      Paris ayakların altına iner…

      Bir gezen, istiyor gezsin bin kere,

      Ömrün gurubunda bu ne görüştü.33

      Ben ister idim ki gençliğim göre,

      Fırsat, kocalığın eline düştü…

      Çağlayan çağlarım erdi mi sona,

      Hiçbir şey ruhumu, artık oyatmaz.34

      Fikrimi yolundan çevirmez Sena35

      Hevesim Eyfel’in başına çatmaz.

      Dilim de varmaz ki kötüleyeyim

      Tabiri caiz midir? Tabir caizdir…

      Ömrün önü kışa… Ben Paris’teyim

      Yolda gazellerin rengi payızdır…36

      Boğaz

      Zamanenin elinden çektiği az olmadı,

      Ama boğaz olmadı

      Bir kimsenin önünde

      Bahtı gibi kara saçları vardı bir vakit,

      Döküleni döküldü,

      Çallayanı çalladı.37

      Kendi yetirdiğini karşısında görünce,

      Tanrı da cığalladı…38

      Bahtına, ikbaline

      Hiç kimsenin aklına bile getirmediği

      Ani bir kaza düştü.

      Ne yandan kaçıyorsa

      Gidip oraya,

      İki araya

      Dar bir boğaza düştü.

      Bu boğazın toruna kızıl bir balık gibi

      Güneş de dalıp çıkar.

      Akşam battığı yeri, sabah aldatıp çıkar.

      Vuslatla ayrılığın taamını tadıp çıkar…

      Kanatlansa bu suyun altında, balıkları,

      Bu suyun aynasında martıları uçsalar.

      Gelip senden sorsalar her tür alçaklıkları

      Her tür yücelikleri, gelip senden sorsalar…

      …İki deniz arası bir boğaza düşmeler,

      Bir yandan ayrılmalar, bir yandan görüşmeler…

      Ayrılığın gözdağı;

      Ağzına su dolalı,

      Doğuşundan dünyanın açık kalan dudağı…

      Hayalin

      El çatmaz, ses de yetmez sonsuz ufuklarında

      Yolcu yolda, yol açık;

      Boğazdır ana karnı, ölüm de bir boğazdır,

      Çıkabilir isen çık,

      Doğum ölüm arası yolun da bir boğazdır…

      Ümidi boz bulanlık sulara yansıyan nur.

      Sen ey bizi var eden,

      Denizleri boğazdan geçmeye mecbur eden

      Gözlerinin ucuyla bize de bak ne olur…

      Günlerini sayınca ayrılık gemileri,

      Gözden çıkanlarının ardından baka baka

      Kalbi taş olmalısın.

      Boğaz boydan ucadır,

      İki dünya arası açılan bir bacadır,

      Düştün mü, ezel ahir

                                           Ya bir yana çıkmalı,

      Ya harap olmalısın.

      Yılan

      Kaderin nakışıdır

      Senin işin dürüsttü(r).

      Yılan! Hansı yahşıdır39

      Yerin altı, ya üstü?

      Her gün yer altı kından

      Ayrılıp çıkmak nasıl?

      Kendin öz kabuğundan

      Sıyrılıp çıkmak nasıl?

      Ölümün bir parçası

      Ağzında zehir dişin

      Yokluk varlık arası

      Nereden bu gelişin?

      İki arada kaldın

      Burnunda kan kokusu.

      İlk defa kimi çaldın40

      Saldın, yılan korkusu?

      Sürünüp yastı yastı

      Talihini çekerdin.

      Yuvanı su mu bastı

      Gelip rüyama girdin?

      Ben de, lanet şeytana

      Şirin dile inandım.

      Dünya kadar yalana

      Bile bile inandım.

      Dişinin altındadı(r)

      Ölümün memleketi.

      Ömrümün kaçtı tadı

      Bana bir zehir geti(r).

      Kaderimin kışıdı(r)

      Çal beni isti isti.41

      Görüm hansı42 yahşıdı(r)

      Yerin altı, ya üstü?

      Uğur Beklersin

      Sen uğur beklersin, sabır nehs43 gelir,

      Sen avand44 gidersin,