Memmed İsmayıl

Unuttuğun Yerdeyim


Скачать книгу

gezersin?

      Yoksa sen getirdin mi den bana?

                                  Geldin, sevgi mektubunu

      Hatırlattın sen bana.

                                  Ne yandaysa bir sineyi

      Yarıp çıkan yüreksin.

                                  Ya talihin kısmetine

      Uçup gelen meleksin?

      Susturulmaz, söndürülmez,

      Uyutulmaz duygusun.

      Ya vatanın bir parçası,

      Ya anamın ruhusun.

      Ey güvercin, neden böyle

      Narahatsın, narahat?45

      Ne bilirsin bir alıcı

      Kuş gibidir bu hayat?

      Yüksek Binaların Kuşatmasında…

      Yüksek binaların kuşatmasında

      Darlanır,

                                      Kahırlanır,

                                                               Yeri dar mescit.

      Kulağı göklerin imdat sesinde

      Leylek boğazını uzatır mescit.

      Ömrü uzun imiş sırlı yalanın

      Allah’a inam da o sırdan gelir.

      Sanırsın minberde öten mollanın

      Sesi sekizinci asırdan gelir…

      Gör neye benziyor o minareler,

      Batmış gemilerin dor ağacına.

      Molla da minbere çıkıp her seher

      Sesinden çekilir darağacına.

      Fikri de değişmiş yüreği gibi

      Sözü sohbeti de dilinde kalmış.

      Bulut da Allah’ın eteği gibi

      Yırtılıp mollanın elinde kalmış…

       Sınak 46

      Tanrı’nın yaddaşından47

      Dünyanın o başından

      Ana rahmi tünelin

      Sıcak karanlığından

      Gelip gurbete düşmek…

      Senin giydiğin bedenle

      Aynadan sana bakan senli ve sensiz senle

      Gölgen ile görüşmek!

      Kalpte

      Ömür adlı galip de

      Havasına, suyuna,

      Hele alışmadığın bir dünyada yaşamak

      Ve… Sonra ömür boyu nişanın yiter diye

      Göbeğinde ananın

      Ve geldiğin dünyanın mührünü taşımak,

                                                                                                                         Sınak!

      Doğum- ölüm

      Bir düşün

      Bir ömürlük yol geçer

      Tire aralığında

      Bu iki zıt görüşün.

      Geçtiğin yollar boyu bazen izin yok ise

      Düşman bakışlar ile bakma sen ayağına.

      Hoş gününde kendin geldin, dar gününde

      Allah aldı kucağına…

      Rehberin, yol yoldaşın

      Tanrı’dan ve anandan kalan yurt borcu sevgi.

      Yüreğinin içindedir, yüreğinden yakındır,

      Uzak, uzak yıldızlardan

      Biri kadar uzaktır

      Sev ki,

      Sevmek: Yeni baştan doğmaktır…

      Çetini gözlerine bakmak, ellerine dokunmaktır,

      Ellerine dokundun,

                                    Gözlerine baktın,

      İçindeki şeytanı azatlığa bıraktın!

      Gözlerine bakmak, ellerine dokunmak,

                                                                                                        Sınak!

      Ve ömür…

      Sınaktır,

      İki taşın arasına koymak geçmişini

      Yılan gibi kabuğundan soyunmak

      Önce değişmek,

                                              Sonra çektirebilmek

      Ağrıyan dişini,

                                          Sınak!

      Gözünle güneşi içine tepmek

      Havayı havayla

      Yerküreye döndürmek ciğerlerini,

      Ölümü bile, bile

      Bilmemek ölümün vaktini ve yerini

      Ölmek,

      Hafızayı silmek,

      Ve her şeyi unutmak…

      Gittiğin hayat yolu değil, ölüm yoludur

      Arayıp bulacağın ölümdür.

      Bu dünya yitik yeri, ister küselim,

      İsterse hayıfsınak.

      Yaşamak sınaktır,

                                                     Ölüm, ondan da

                                                                                                            Sınak!

      Baba Resmi

      Demiryol vağzalı48…Katar ayağı49

      Ortada sükûta serpelenen kar.

      Arkada arkasız civanlık çağı

      Nerden bilecekti, önde neler var…

      Ayrılık… Yüreği sıkılan vahtmış

      Ufukta