Tölögön Kasımbekov

Kırgın


Скачать книгу

toplanmıştı “akıllısının” etrafına.

      Efendilerine hemen verecek gibi askeri üniforma, beyaz taylağın yününden yapılan cepken ve beyaz şapka yoktu bu sefer.

      Yakası ve kolu yoktu bu giysisinin. Mekke’de buna “kefen” denilirmiş, Kırgızca’daki “kepin” de oradan geliyor.

      Gidecekken:

      “Allahuekber,

      Allahuekber…

      Lailaheillallah,

      Muhammed’ün rasullullah

      Eşhedü Enla İlahe İllallah

      Ve eşhedü enne Muhammeden

      Abduhu ve Resuluhu

      diyerek her Müslümanın ölmeden önce memnunluğunu, duasını söylemeye başlayan Şabdan’a halkı da eşlik etti, biri nefesini zor alarak, diğeri ise yüksek sesle söylüyordu.

      Bu kimdi?

      Boz rahvan at geldi:

      –O-o dediler tanıyanlar, işte ta kendisi geldi.

      Giydiği düz yakalı boz cepken, zayıf sarışın yüzüne yakışan güzel kuzu kürkü tebetey giymiş, kömür gibi kara bıyığı da sanki çizilmiş gibi bakımlı biriydi.

      –Şimdi başla!

      –Şimdi başla Kalmırza!

      Kalmırza da başladı:

      –E-e-e

      Kudretli Allah’ım

      Peygamberi Muhammed,

      Sünnet yolunu seçmiştir

      Muhammed’e biz ümmet

      Ümmete Müslüman demek büyük

      Mekke’ye gitmek büyük görevdir…

      Kırk yıldır hansınız

      Bu yıl 61 yıl yaşındasınız,

      Dua okuyanınızı

      Allah’ım kabul etsin

      Uyuyanı kaldıran

      Ağlayanı avutan

      Zavallıdan hatır soran

      Yarın hâl hatırını soran

      Kavga edeni durduran

      Dağılanı toplayan

      Kendine zorluk çektiren

      Müslümanlık oğlunu

      Kahramanını kötülüğe itmez

      Aksakallı olup gelin abiciğim

      Halk için söyleniyor birçok söz

      Sayak’tan medet olmuş diye

      Esengul’dan orman olmuş diye

      Gökyüzündeki yıldız gibi

      Kendisi yakın Kırgız’a

      Daha devam edersem

      Siz demirden kurdunuz korunma duvarını

      Tezahüratla alkışladı halk:

      –Çok güzel!

      –Harikulade Kalmırza!

      –İşte halk bedelini, insan değerini şarkıcılar bilir demek budur.

      –Doğru doğru. Yüzyıllar boyunca yaşanacak bir sözdü bu.

      Şabdan hiç kıpırdamadı, kimseye bakmadı. Övdüklerinden şımarmadı sadece bir tarafa bakarak oturdu. Eskiden olan bir olay şimdi de göz önüne geldi.

      O zaman daha hiçbir şey görememişti. İşte o zamanlarda Kalmırza şarkıcı olarak tanınmaya başlamıştı. Yabancı halk karışırsa yabancı felaket de karışırmış meğer! Merak edip kumar oymaya başladı sonra da alıştı ama birini kandırmak gibi niyeti olmayan köylü bu kumar yüzünden tek atından ve çocuğundan ayrıldı. Borcu çoğaldı, sonunda onu öldürecek olanlardan kaçmış.

      Bir anda Şabdan’a hiç çekinmeden bakarak yürüdü.

      E-e

      İskambil oynayarak anladım her şeyi

      Hiç geri dönmeyecek oldum

      Kumara girip çıkamadım

      Hanım

      Karşında duruyorum

      Size söyleyeceğim var

      Beş yüz tenge borcum var…

      Kurtulmayacak

      Başıma düşen farzım var.

      –Ver! Dedi Şabdan yanındaki yardımcısına verdi hemen. Bu cömertlik ve iyi kalp karşısında durmadan şarkıcı devam etti şarkısına:

      –E-e

      Hayvanı var, Patatesi, ekmeği var

      Karısı iç donu giymeyen

      Yere oturup çiş etmez

      Eğri burun, derine kaçmış gözleri

      Ben

      Ruslardan aldım şarkıyı

      Hanım

      Benim kimden neyim eksikmiş

      -E-e

      Kara-Koyun yayılan

      Gübresine soğan diken

      Elbisesinde yaka yok

      Lastiğinde topuk yok

      Yelve gibi kokan

      Dungandan aldım şarkıyı

      Hanım

      Benim kimden neyim eksikmiş?

      E-e

      Kadınını kızı gibi öven

      Kızını kuş gibi terbiye eden

      Bağırarak konuşan

      Büyükleri önemsemeyen

      Çağırarak konuşan

      İyiyi önemsemeyen

      Kazaktan aldım şarkıyı

      Hanım

      Benim kimden neyim eksikmiş?

      E-e

      Mısır unundan yapılan ekmeği koynunda

      Büyük ketmeni koynunda

      Ağır adımlarla yürüyen

      Deri ile yaşamını geçiren

      Sarttan aldım şarkıyı

      Hanım

      Benim kimden neyim eksikmiş?

      E-e

      Gençliğimde kumar ayarttı

      Yanıltı beni şeytan

      Niyetimin iyi olduğunu görüp

      Beş yüz tenge para verdiniz

      Siz beni kurtardınız.

      Hanım

      Sizden aldığım bana nasip olsun

      Gerisini Allah’ım size versin…

      Gören ve duyanlardan biri güldü biri başını salladı, bu cömertliğe ve şarkıdaki anlama doyan halk alkışladı uzun zaman.

      Kendisi de kızaran Kalmırza atından inip elini uzattığında Şabdan yavaşça gülümseyerek: “başka halkı eleştirme” dedi kulağına fısıldayarak.

      Bugün de Karacaak (Kalmırza’nın diğer adı) atından iner inmez Şabdan’ın elini göğsüne koyarak donup kaldı ve yine şarkısına başladı:

      –Ö ö…hü…ü.

      Bilge