kadar gelebildiği bir gerçektir. Deyimler, yaşadıkları toplumun kültüründe bazı durumları anlatmada kullanılırlar ve o toplumun zekasının gerçek birer unsurudurlar. Örneğin Türkiye Türkçesinde bulunan etekleri zil çalmak, ağzı kulaklarına varmak, çama çıkan keçinin çama bakan/çıkan oğlağı olur, göz süzmek, diş bilemek, iki dirhem bir çekirdek, gönül koymak, gönül almak vb. birçok deyim sözvarlığımızdaki zenginliğin birer göstergesidir. Çünkü varolduğu kültürde yaygın bir şekilde kullanılarak sadece o kültürürün bir parçası olmuşlardır. Ancak aynı ortak kökten gelen bazı lehçeler arasında da aynı deyimler küçük ses değişiklikleriyle ya da aynı anlama gelecek başka sözcüklerle kullanılıyor olabilir. Örneğin; Kazak Türkçesinde yer alan Qızım sağan söyleyin kelinim sen tyňda deyimi, Türkmen Türkçesinde de Gyzym sana aýdýan, gelnim sen eşit şeklinde kullanılmakta aynı deyim Türkiye Türkçesinde; Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla şeklinde günümüzde hala kullanılmaktadır (Aksan, 2015: 40).
Gökdayı, deyimlerin daha iyi anlaşılması ve kalıplaşmaya uğramış diğer dil birimlerinden ayrılabilmesi için öncelikle onun yapısal, anlamsal ve işlevsel özelliklerinden yararlanılması gerektiğini söyler. Yapısal açıdan inceleyerek onların; (1) en az iki sözcükten oluştukları, (2) öbek veya cümle biçiminde bulundukları, (3) kalıplaşmış oldukları sonucuna varmıştır (Gökdayı, 2015: 40). Buradan hareketle deyimlerin en az iki sözcükten oluşması onu diğer sözcüklerden ayırmada yardımcı olacaktır. Bazıları öbek bazıları da cümle biçiminde yer almaktadır bu özellikte onu diğerlerinden ayırmada yardımcıdır. Örneğin, gözü dolmak, baltayı taşa vurmak, çam devirmek, kulak kesilmek deyimleri kendi başlarına kullanıldıklarında anlamlı birer kelime olmaya devam ederler. Ancak söz öbeği halinde iken artık yeni bir anlam kazanmış ve kalıplaşmışlardır. Cümle halinde deyimlere örnek vermek istersek; kambersiz düğün olmaz, dam üstünde saksağan vur beline kazmayı, atı alan üsküdarı geçti gibi örnekler verebiliriz.
Türkmen Türkçesinden de örnek verirsek, söz öbeği halinde olanlara;
Döwleri permana salmak / Devleri fermana salmak (Devleri dize getirmek, hizaya getirmek.) (Yılmaz, 2016: 193).
Öýe baş bolmak / Eve baş olmak (Evin dayanağı olmak, eve reis olmak.) (Yılmaz, 2016: 271).
Hursant bolmak (Sevinmek, mutlu olmak, çoşmak) (Yılmaz, 2016: 421).
Serine tӓç etmek (Kıymetini bilmek, saygı duymak, ihtiram göstermek) (Yılmaz, 2016: 607).
İkilemeler: Türkiye Türkçesi ve diğer Türk Lehçelerinde sıkça rastlanılan ikilemeler; yapısal, sözdizimsel ve anlamsal olarak önemli bir yere sahiptir. Yazı ve konuşma dilinde oldukça sık kullanılarak toplumların dil hazinelerinde önemli bir yer tutmuş ve tutmaya devam etmektedir.
Doğan Aksan, ikilemelerin Yunanca bir terim olan hendiadyoin1 ile adlandırıldığını, Latincede de sadece birkaç örnek barındırdığını, dünya dillerinde ise; Türkçedekine yakın oranda ikilemelere sahip dilin, pek azında yer aldığını -Korece ve Japoncada- söyler (Aksan, 2015: 67).
Akyalçın’a göre ikilemeler, en eski yazılı kaynağımız olan Orhun Abideleri’nde geçmekte ve ilk olarak dilimize buradan ışık tutmaktadır. İkilemeler bu özelliği ile Türkçemizin tarihi boyunca önemini korumuş; şiir olsun düzyazı olsun her ikisinde de anlatımı güçlendirmeye yardımcı olmuştur (2007: 1).
Türkiye Türkçesinde hem yazı dilinde hem de konuşma dilinde oldukça fazla olan ikilemeler Türkçenin zenginliğinin de bir göstergesidir. Yapısal olarak bakıldığında ikilemelerin oluşturulma yöntemi şunlardır:
Aynı adın yinelenmesiyle oluşanlar: Adım adım, emek emek…vb.
Aynı sıfatın yinelenmesiyle ve belirteç görevi görenler: Ilık ılık, soğuk soğuk…vb.
Zıt anlamlıların bir araya gelmesiyle kurulanlar: İyi kötü, aşağı yukarı…vb.
Eşanlamlılarla kurulanlar: Akıllı uslu, doğru dürüst…vb
Çekimli eylemler, ulaç ve ortaçlarla oluşturulanlar: düşe kalka, yatıp kalkıp …vb
Bu örnekler arttırılabilir. Bunlara her ikisi de anlamlı kelimelerle yapılanlar, ev bark, iş güç, para pul, akıl fikir…vb; biri anlamlı biri anlamsız kelimelerle yapılanlar, yırtık pırtık, çer çöp, eski püskü, çoluk çocuk, incik boncuk…vb; her ikisi de anlamsız olan kelimelerle yapılanlar, ıvır zıvır, eften püften,mırın kırın,abuk subuk…vb; yansıma seslerle yapılanlar da eklenebilir şırıl şırıl, çat çut, tıkır tıkır, horul horul, gümbür gümbür gibi ve böylece ikilemelerin ne kadar geniş bir yer tuttuğu görülebilir. İkilemeler yer aldığı toplumun bir parçası olup konuşma ve yazı dilinde belli bir zaman dilimi içerisinde o dile yerleşip süregelmiş kalıplardır. Bu bakımdan bakıldığı zaman deyimlerin de çekirdek kalıplaşma ya da tam kalıplaşma yoluyla oluştuğunu söyleyebiliriz. Ancak anlam bakımından incelendiği zaman diğer kalıp sözlerden ayrılır.
Türkiye Türkçesinde ikilemeler ile ilgili araştırma yapanlardan bazıları; Vecihe Hatipoğlu (1981), Osman Nedim Tuna (1986), Hamza Zülfikar (1995), Ömer Demircan (1996), Doğan Aksan (2001) gibi isimlerdir2.
Tükçenin söz varlığının çeşitliliği ve zenginliğinin bir göstergesi olan ikilemeler; Türkmen Türkçesinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Söz dizimsel ve yapısal olarak bakıldığında Türkiye Türkçesinde olduğu gibi sınıflandırma yapılabilir.
Levent Doğan, Türkmen Türkçesindeki ikilemeleri; anlam bakımından ikilemeler, sözcük yapısı bakımından ikilemeler, şekil ve kuruluş bakımından ikilemeler, görevlerine göre ikilemeler, kelime türüne göre ikilemeler olarak beş ana başlıkta alt başlıklara ayırarak incelemiştir.
A. Anlam Bakımından İkilemeler
A.1. Aynı veya Eş Anlamlı Kelimelerle Kurulan İkilemeler:
Aňsat-aňsat (THN. 86) “kolay kolay”; sag-salamat (TTS. 634) “sağ salim”; çalam-çalam (TTS. 111) “kesik kesik”; toý-tamaşa (TTS. 634) “düğün”; sabyr takat (TTS. 634) “dayanma gücü”; hali-hali (MD. 118) “zaman zaman” (Doğan, 2012: 93).
A.2. Yakın Anlamlı Kelimelerle Kurulan İkilemeler:
Agdar-düňder (TTS. 23) “altüst”; daş-töverek (TTS. 136) “etraf”; gap-çanak (TNAS. 67) “kap çanak”; gam-gussa (ÇTŞÖ. 120) “sıkıntı keder”; gadyr-gymmat (THN. 14) “kadir kıymet”; ýalan-ýaşryk (TTS. 672) “yalan yanlış”; aýal-gyz (TTS. 38) “kadın kız”; bag-bakçalyk (TTS. 42) “bahçelik yer” (Doğan, 2012: 93-94).
A.3. Zıt Anlamlı Kelimenin Tekrarı ile Kurulan İkilemeler:
Gice-gündüz (TTS. 271) “gece gündüz”; ýagşy-ýaman (TA. 255) “iyi kötü”; halal-haram (TTS. 328) “helal haram”; iç-daş (NHF. 138) “iç dış”; yssa-sovga (ÇTŞÖ. 204) “sıcağa soğuğa”; ýakyn-alys (ÇTŞÖ. 308) “yakın uzak”; ýaş-gary (MD. 83) “genç yaşlı”; az-köp (MD .364) “az çok”; açlyk-dokluk (ÇTŞÖ. 438) “ açlık tokluk” (Doğan, 2012: 94).
B. Sözcük Yapısı Bakımından İkilemeler
B.1. Türkçe İsimlerle Kurulan İkilemeler
El-aýak (NHF. 282) “el ayak”; ata-ene (TTS.