ve çatışmalarda erkeklerin ölmesi nedeni ile kadınların evlilik şansının düşmesi, savaştan sağ dönen erkeklerin daha genç kadınlarla evlenmek için eski karıları ile ayrılmak istemeleri gibi unsurlar nüfus artış oranını baskılamıştır. Belki Avrupa’da yükselmeye başlayan Nazi tehdidi olmasaydı Sovyet seçkinleri bu aile yapısının toplumu götürdüğü yerden rahatsızlık duymayacaktı. Fakat dünya üzerinde güç olarak var olma meselesi sağlıklı ve düzgün eğitim almış nesillerle ölçülüyordu. Savaşacak ve ülkeyi koruyacak vatansever nesiller düzgün bir aile ortamında ve iyi ilk eğitim müfredatıyla yetiştirilebilirdi. Yukarıda Stalin döneminde boşanmalara getirilen zorluk ve Sovyet propaganda afişlerini izaha çalışılan tablo üzerinden okumak gerekmektedir. Sovyetleri aile politikalarındaki değişikliğe Avrupa’da ve dünyada var olan güç dengeleri zorlamıştır.
Mar Bayciev’in kaleme aldığı “Gelin ve Damat” dramasını bu uzun izah üzerinde değerlendirmek gerekmektedir. Hruşev serbestliği döneminde artan boşanma davaları Parti istememesine rağmen artmış ve bir gerçeklik hâline gelmiştir. Bayciev geleneksel Kırgız aile yapısı ve evlilik kavramını kadın ve erkek türleri üzerinden sorgularken Komünizmle zaman zaman barışamayan geleneksel Kırgız toplumunun dinamikleri eserde yerini almıştır.
Eserin yazıldığı dönemi anlamak için bakılması gereken ilk unsur kadınlardır. Kadın dönemin bütün sıkıntılarını üzerinde barındırır ve yansıtır.27 “Gelin ve Damat” ile “Uzun Yol Treni” adlı dramalarda da dramların yazıldığı dönemdeki sosyolojik problemler kadın kahramanlar üzerinden okuyucuya aktarılmıştır. Dramalarda yer alan Batmakan, Kadın, Genç Kız, Gülsün, Erkin’in annesi Sovyet toplumunda yaşayan kadınların örneğini teşkil etmektedir. Bu kişilerin canlı örneğiyle o dönemde karşılaşmak mümkündür.
Ekim Devrimi’nin ardından Çarlık Rusya yıkılmış ve yerine Sovyetler Birliği kurulmuştur. Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla sosyalist bir yönetim şekli uygulanmaya başlanmıştır. 1918 ile 1921 yılları arasında kişilere ait olan mallar devletin malı hâline getirilerek özel mülk edinme hakkı ortadan kaldırılmış ve tüm güç tek merkeze bağlanmıştır. Bunun sonucunda üreten kesim kendine üretmeyi bırakmış ve devlete üretmeye başlamıştır. Sosyalist sistemin getirdiği ve uygulamada yaşanan yanlışlıklar sebebiyle üretim, tüketim, arz talep vb. birçok noktada sorunlar yaşanmıştır. Birçok alanda yaşanan sorunlar nedeniyle 1921’de devlet komünizmi uygulama şekillerinde bazı değişikliklere gitmiş, NEP (Yeni Ekonomi Politikası) ortaya çıkmıştır. Önceden üretilen ürünün devletin malı olarak görülmesi ve devlete teslim edilmesi hususu NEP ile birlikte ürünün ederi kadar vergi vermek karşılığında üreticide kalması sağlanmıştır.
Sovyetler Birliği’nin kurulmasından itibaren sosyalist sistemde kalkınmaya yönelik birçok adım atılmıştır. Atılan adımlar bir sorunu çözerken başka bir soruna sebep olmuştur. Sovyet sisteminin yaşadığı sorunların en büyük etkeni sistemin ihtiyaçlarını insanın ihtiyaçlarının önünde tutmasıdır. Sovyet sistemine göre, insan sistemin ihtiyaçlarını karşılayan işçiler olarak görülmektedir. İnsanın mülk edinmesi kendini o yere bağlı hissetme ve geleceğe dair kaygılarının azalmasına sebep olmaktadır. Sovyet sisteminde ise mülk edinemeyen insanlar kendilerinin ve çocuklarının geleceğine dair kaygı içerisinde yaşamaktadır. Devletin değişen ve sistemin sorunlarına tam anlamıyla çözüm sağlamayan politikaları insanlarda buhrana sebep olmuştur. Bu sıkıntılardan uzaklaşmak isteyen insanlar kaçışı içkide aramışlardır. Bu teşebbüs edebiyata da yansımıştır. 1970’te yayımlanan Beyaz Gemi’de bu konuya dikkat çekilmiştir. Romandaki çocuğun kendini suya bıraktığı gece evde sarhoşların bulunması, Orozkul’un sarhoş olup karısını dövmesi bunlara örnek gösterilebilir. Yine 1966’da yayımlanan Elveda Gülsarı’da Gülsarı’nın içki kokan binicisi sebebiyle huysuzlanması, içkinin Sovyet halkı üzerindeki etkisi ve edebiyata yansımalarındandır.
Resim 5: İçki karşıtı afiş.
İçkinin halkta oluşturduğu olumsuz yansımanın yanı sıra sisteme ve devlet yönetimine belirli oranda olumlu yansıması bulunmaktadır. İçki içen kişideki bilinç, belirli bir süre bilinçsizliğe dönüşür. Bu da kişinin düşünme yetisini belirli süre kullanamaması sonucunu ortaya çıkarmaktadır. Bu süreç zarfında kişi çevresindeki kişi/kişilerin bilinci doğrultusunda hareket eder veya etmek zorunda kalır. 1986 yılında yayımlanan Dişi Kurdun Rüyaları’nda Boss ve ekibinin yöneticilerin istediğini yapması buna örnek gösterilebilir. Yazarlar Birliği’nde yazarlara uygulanan şey bu durumun farklı bir uygulama şekli olarak görülebilir. Yazarlara eserlerinde neyi konu edeceklerinin dikte edilmesi tıpkı içkinin sonucu olarak ortaya çıkan bilinç kaybıyla benzerdir. Yazarların ideolojinin istediği şekilde eser vermek zorunda olması bir nevi yazarın düşün(e)memesine veya istenileni düşünmesine –aslında yine düşünmemesine- sebep olmaktadır. Düşünmeyen insanın bir konu hakkında iyi veya kötü eleştiride bulunması beklenemez. Bu kişiler kendilerine söylenilen veya kendilerinden istenilen şeylere doğrudan doğruya itaat eder ve yapar. Sistemin sebep olduğu içki kullanımı ve buna bağlı alkolik kişi sayısı durumu açıklar niteliktedir. Gorbaçov’un yönetime geçtiği “1985 yılı verilerine göre SSCB’de hastalık anlamında alkolik sayısı 4,5 milyon, alkol bağımlılarının sayısı ise 20 milyondur.28 İçki tüketimindeki artış ve alkoliklerin sayısının yükselmesinden yöneticiler de endişe duymuşlardır. Bu bağlamda aşırı içki tüketimine karşı çeşitli kampanyalar yapılmış, devlet tarafından bazı kısıtlamalar getirilmiştir. Ancak tüketimin fazla olması sebebiyle yapılan uygulamalar ekonomiye olumsuz olarak yansıdığı için bu kısıtlamalar esnetilmiştir.29
Sosyalist sistemin çökmekte olduğunu gören Gorbaçov, bu katı kuralları esnetmiş ve yeni bir yapılanma ortaya koymuştur. Gorbaçov sosyalist sistemi çöküşe götürecek birçok uygulamayı kaldırmak istese de Sovyetler Birliği dağılmıştır. Birliğin dağılmasında devlet politikaların yanı sıra Sovyet halklarının millî şuur bilinci doğrultusundaki bağımsız devlet kurma isteği de önemli etken olmuştur.30
Mar Bayciev’in “Uzun Yol Treni” adlı dramasında birbirinden farklı karakterler üzerinden vurgulanmış bir Sovyet sosyolojisi resmi vardır. “Rüşvet”, “Liyakatsizlik”, “İçki tüketiminin ulaştığı tehlikeli boyutlar”, “Plan ekonomisinin başarısızlığı”, “Komünist sisteme olan inancın dramatik şekilde zayıflaması.” olarak nitelendirilebilecek bu başlıklar etrafında Bayciev sistemin çökmek üzere olduğunu nesillerin olayları duyuş görüş ve anlamlandırma farklılıkları üzerinden haber vermiştir.
Adı konulmamış oligarşik bir parti sınıfının ülkeyi getirdiği toplumsal uçurumun izahı olan “‘Uzun Yol’ Treni’nin orijinal adının “Son Sefer” olması bununla ilgilidir. Şayet bahsi geçen parti oligarşisinin ülkeyi sürüklediği uçurum evrensel bir perspektiften okunursa gelecekte neler olacağına dair ipuçları kitabın içindeki eserlerde mevcuttur.
GELİN VE DAMAT
Gülsün: Kadın
Erkin: Erkek
Hâkim
Anne
Olay